29 09 2025
AIDS (Edinilmiş Bağışıklık Eksikliği Sendromu), İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü (HIV) enfeksiyonunun ilerlemiş evresidir. HIV, vücudun bağışıklık sistemine saldırarak onu zayıflatır ve enfeksiyonlara ve bazı kanser türlerine karşı savunmasız hale getirir. HIV enfeksiyonu tedavi edilmezse, yıllar içinde AIDS'e dönüşebilir. AIDS'in başlangıç belirtileri, HIV enfeksiyonunun evresine ve bireyin genel sağlık durumuna bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Bu yazıda, AIDS'in belirtilerinin genellikle vücudun hangi bölgelerinde başladığını ve bu belirtilerin neler olabileceğini ayrıntılı olarak inceleyeceğiz.
HIV enfeksiyonu, genellikle üç ana evrede ilerler:
Akut HIV enfeksiyonu, virüse maruz kaldıktan sonraki 2-4 hafta içinde ortaya çıkar ve genellikle grip benzeri belirtilerle kendini gösterir. Bu dönemde virüs, vücutta hızla çoğalır ve bağışıklık sistemi aktive olur. Bu evredeki belirtiler genellikle hafiftir ve çoğu insan tarafından fark edilmeyebilir veya başka bir enfeksiyonla karıştırılabilir. Ancak, bu dönemde virüsün bulaşıcılığı çok yüksektir.
Bu belirtiler, HIV enfeksiyonuna özgü değildir ve başka birçok hastalıkta da görülebilir. Bu nedenle, riskli bir temas sonrası bu belirtilerden herhangi birini yaşarsanız, derhal bir doktora başvurmanız ve HIV testi yaptırmanız önemlidir. Erken teşhis ve tedavi, HIV enfeksiyonunun ilerlemesini yavaşlatabilir ve sağlıklı bir yaşam sürmenize yardımcı olabilir.
Akut HIV enfeksiyonundan sonra, virüs vücutta çoğalmaya devam eder, ancak belirtiler genellikle daha hafif veya hiç olmayabilir. Bu döneme kronik HIV enfeksiyonu veya klinik olarak latent dönem denir. Bu dönemde, HIV pozitif olan kişiler kendilerini sağlıklı hissedebilirler ve yıllarca belirti göstermeyebilirler. Ancak, virüs aktif olarak bağışıklık sistemine zarar vermeye devam eder.
Bu dönemde, HIV pozitif olan kişiler, antiretroviral tedavi (ART) alarak virüsün çoğalmasını kontrol altında tutabilirler ve bağışıklık sisteminin daha fazla zarar görmesini engelleyebilirler. ART tedavisi, HIV enfeksiyonunu AIDS'e ilerlemesini önemli ölçüde yavaşlatır ve yaşam süresini uzatır.
HIV enfeksiyonu tedavi edilmezse, bağışıklık sistemi zamanla ciddi şekilde zarar görür ve AIDS gelişir. AIDS, bağışıklık sisteminin o kadar zayıfladığı bir evredir ki, vücut artık fırsatçı enfeksiyonlarla ve bazı kanser türleriyle mücadele edemez hale gelir.
AIDS belirtileri, bağışıklık sisteminin zayıflığına bağlı olarak gelişen fırsatçı enfeksiyonlar ve kanserlerle ilişkilidir. Fırsatçı enfeksiyonlar, bağışıklık sistemi normal olan kişilerde genellikle hastalık yapmayan mikroorganizmaların neden olduğu enfeksiyonlardır.
AIDS belirtileri, HIV enfeksiyonunun ilerlemesiyle birlikte vücudun farklı bölgelerinde ortaya çıkabilir. Ancak, bazı belirtiler diğerlerinden daha sık görülür ve genellikle erken dönemde ortaya çıkar.
Ağız ve boğaz, AIDS belirtilerinin sık görüldüğü bölgelerdir. Kandidiyazis (pamukçuk), ağız içinde veya dilde beyaz, kremsi lekeler şeklinde kendini gösterir. Ayrıca, ağız ülserleri ve diş eti hastalıkları da sık görülebilir. Boğaz ağrısı ve yutkunma güçlüğü de AIDS'in erken belirtileri arasında yer alabilir.
Lenf bezleri, bağışıklık sisteminin önemli bir parçasıdır ve enfeksiyonlarla mücadelede rol oynarlar. HIV enfeksiyonu, lenf bezlerinde şişliğe neden olabilir. Özellikle boyun, koltuk altı ve kasık bölgelerindeki lenf bezlerinde şişlikler görülebilir. Bu şişlikler genellikle ağrısızdır ve uzun süre devam edebilir.
Cilt, AIDS belirtilerinin sık görüldüğü bir diğer bölgedir. Cilt döküntüleri, kaşıntı, kızarıklık ve kabarcıklar şeklinde kendini gösterebilir. Kaposi sarkomu, deride mor veya kahverengi lekeler veya tümörler şeklinde ortaya çıkabilir. Ayrıca, zona ve diğer cilt enfeksiyonları da AIDS hastalarında daha sık görülür.
Akciğerler, AIDS hastalarında sık görülen fırsatçı enfeksiyonların hedefi olabilir. Pnömosistis pnömonisi (PCP), akciğerlerde görülen ve nefes darlığı, öksürük ve ateş gibi belirtilere neden olan bir pnömoni türüdür. Tüberküloz (TB) de akciğerleri etkileyebilir ve öksürük, ateş, gece terlemeleri ve kilo kaybı gibi belirtilere neden olabilir.
Sindirim sistemi, AIDS belirtilerinin sık görüldüğü bir diğer bölgedir. İshal, karın ağrısı, bulantı ve kusma gibi belirtiler görülebilir. Kandidiyazis (pamukçuk), yemek borusunu da etkileyebilir ve yutkunma güçlüğüne neden olabilir. Ayrıca, kilo kaybı ve iştahsızlık da AIDS hastalarında sık görülen sorunlardır.
Sinir sistemi, AIDS'in ilerleyen evrelerinde etkilenebilir. HIV ilişkili demans (HAD), beyin fonksiyonlarında bozulmaya neden olabilir. Hafıza kaybı, konsantrasyon güçlüğü, davranış değişiklikleri ve yürüme güçlüğü gibi belirtiler görülebilir. Toksoplazmozis ve kriptokokoz gibi fırsatçı enfeksiyonlar da beyni etkileyebilir ve baş ağrısı, nöbetler ve bilinç değişikliği gibi belirtilere neden olabilir.
Riskli bir temas sonrası veya yukarıda belirtilen belirtilerden herhangi birini yaşıyorsanız, derhal bir doktora başvurmanız ve HIV testi yaptırmanız önemlidir. Erken teşhis ve tedavi, HIV enfeksiyonunun ilerlemesini yavaşlatabilir ve sağlıklı bir yaşam sürmenize yardımcı olabilir.
Aşağıdaki durumlarda mutlaka doktora başvurmalısınız:
HIV enfeksiyonunu önlemenin en etkili yolu, riskli davranışlardan kaçınmaktır. Güvenli cinsel ilişki uygulamak, ortak enjektör kullanmamak ve HIV pozitif bir kişiyle temas halindeyseniz gerekli önlemleri almak önemlidir.
HIV enfeksiyonu için bir tedavi olmamasına rağmen, antiretroviral tedavi (ART) virüsün çoğalmasını kontrol altında tutabilir ve bağışıklık sisteminin daha fazla zarar görmesini engelleyebilir. ART tedavisi, HIV enfeksiyonunu AIDS'e ilerlemesini önemli ölçüde yavaşlatır ve yaşam süresini uzatır.
AIDS belirtileri, HIV enfeksiyonunun ilerlemesiyle birlikte vücudun farklı bölgelerinde ortaya çıkabilir. Ağız, boğaz, lenf bezleri, cilt, akciğerler, sindirim sistemi ve sinir sistemi, AIDS belirtilerinin sık görüldüğü bölgelerdir. Erken teşhis ve tedavi, HIV enfeksiyonunun ilerlemesini yavaşlatabilir ve sağlıklı bir yaşam sürmenize yardımcı olabilir. Riskli bir temas sonrası veya yukarıda belirtilen belirtilerden herhangi birini yaşıyorsanız, derhal bir doktora başvurmanız ve HIV testi yaptırmanız önemlidir.
Endoskopi sonrası beslenme nasıl olmalıdır?
06 11 2025 Devamını oku »
Her endoskopide parça alınır mı?
06 11 2025 Devamını oku »
Endoskopi İşleminin Fiyatı Nedir?
06 11 2025 Devamını oku »
Endoskopi Nasıl Yapılır?
06 11 2025 Devamını oku »
Kan Kanseri Ve İlik Kanseri Aynı şey mi?
06 11 2025 Devamını oku »
Endoskopi İşlemi İçin Hangi Doktora Gidilmelidir?
06 11 2025 Devamını oku »
Endoskopi Riskli Bir İşlem midir?
06 11 2025 Devamını oku »
İlik kanserinin son evresinde neler olur?
06 11 2025 Devamını oku »
İlik kanseri kaç yaşında olur?
06 11 2025 Devamını oku »