06 11 2025
Lösemi, kemik iliğinde başlayan ve kan hücrelerini etkileyen bir kanser türüdür. Normal kan hücrelerinin üretimini engelleyerek, anormal veya olgunlaşmamış kan hücrelerinin aşırı üretimine neden olur. Lösemiler, hastalığın ilerleme hızına göre akut ve kronik olmak üzere iki ana kategoriye ayrılır. Bu yazıda, kronik lösemiler üzerine odaklanacak ve bu hastalıkların ne olduğunu, türlerini, belirtilerini, teşhis yöntemlerini, tedavi seçeneklerini ve prognozlarını ayrıntılı olarak inceleyeceğiz.
Kronik lösemiler, akut lösemilere kıyasla daha yavaş ilerleyen kanser türleridir. Genellikle yıllar içinde gelişirler ve belirtiler başlangıçta hafif olabilir veya hiç fark edilmeyebilir. Bu durum, kronik lösemilerin teşhisini zorlaştırabilir. Kronik lösemilerde, anormal kan hücreleri olgunlaşma yeteneğine sahiptir, ancak normal kan hücreleri gibi işlev görmezler. Bu anormal hücreler zamanla kemik iliğinde ve kanda birikerek normal hücrelerin yerini alır ve çeşitli sağlık sorunlarına yol açar.
Kronik ve akut lösemiler arasındaki temel fark, hastalığın ilerleme hızıdır. Akut lösemiler hızla ilerler ve tedaviye başlanmadığı takdirde kısa sürede ölümcül olabilirler. Kronik lösemiler ise daha yavaş ilerler ve genellikle yıllarca belirti vermeyebilirler. Ayrıca, kronik lösemilerde anormal kan hücreleri daha olgunlaşmışken, akut lösemilerde olgunlaşmamış hücreler (blastlar) baskındır.
Kronik lösemiler, etkiledikleri kan hücre tipine göre iki ana türe ayrılır:
KML, miyeloid hücrelerin kontrolsüz bir şekilde çoğalmasıyla karakterizedir. Bu durum, genellikle "Philadelphia kromozomu" adı verilen genetik bir anormallikten kaynaklanır. Philadelphia kromozomu, 9. ve 22. kromozomlar arasında genetik materyalin yer değiştirmesi sonucu oluşur (translokasyon). Bu translokasyon, BCR-ABL füzyon genini oluşturur. BCR-ABL geni, tirozin kinaz adı verilen bir enzimi kodlar. Bu enzim, hücre büyümesini ve bölünmesini kontrol eden sinyal yollarını sürekli olarak aktive ederek miyeloid hücrelerin kontrolsüz bir şekilde çoğalmasına neden olur.
KML, üç evreye ayrılır:
KLL, lenfositlerin (özellikle B hücrelerinin) kontrolsüz bir şekilde çoğalmasıyla karakterizedir. Bu durum, genellikle genetik mutasyonlardan kaynaklanır. KLL'de, anormal B hücreleri normal B hücreleri gibi işlev görmezler ve enfeksiyonlara karşı bağışıklık sisteminin etkinliğini azaltırlar. KLL, genellikle yaşlı erişkinlerde görülür ve erkeklerde kadınlardan daha sık görülür.
KLL'nin evrelendirilmesinde Rai ve Binet sistemleri kullanılır. Bu sistemler, lenf nodüllerinin büyüklüğü, dalak ve karaciğerin büyüklüğü ve kan sayımlarındaki lenfosit sayısı gibi faktörlere dayanır.
Kronik lösemi belirtileri, hastalığın türüne ve evresine göre değişebilir. Başlangıçta belirtiler hafif olabilir veya hiç fark edilmeyebilir. Hastalık ilerledikçe, belirtiler daha belirgin hale gelebilir.
KML'nin erken evrelerinde belirtiler genellikle hafiftir veya hiç yoktur. Belirtiler ortaya çıktığında şunları içerebilir:
KLL'nin erken evrelerinde belirtiler genellikle hafiftir veya hiç yoktur. Belirtiler ortaya çıktığında şunları içerebilir:
Kronik lösemi teşhisi, genellikle kan testleri ve kemik iliği biyopsisi ile konulur.
Kan testleri, kan hücrelerinin sayısını ve türlerini değerlendirmek için kullanılır. Kronik lösemili hastalarda, kan sayımlarında anormal kan hücrelerinin sayısı artmıştır. Örneğin, KML'li hastalarda beyaz kan hücrelerinin sayısı (özellikle granülositlerin sayısı) artmıştır. KLL'li hastalarda ise lenfosit sayısı artmıştır. Kan testleri ayrıca, anemi (düşük kırmızı kan hücresi sayısı) veya trombositopeni (düşük trombosit sayısı) olup olmadığını da gösterebilir.
Kemik iliği biyopsisi, kemik iliğinden bir örnek alınarak incelenmesidir. Bu işlem, genellikle kalça kemiğinden bir iğne ile kemik iliği örneği alınarak yapılır. Kemik iliği biyopsisi, lösemi hücrelerinin varlığını ve türünü doğrulamak için kullanılır. Ayrıca, kemik iliğindeki hücrelerin genetik analizleri de yapılabilir. Örneğin, KML'li hastalarda Philadelphia kromozomunun varlığı araştırılır. KLL'li hastalarda ise genetik mutasyonlar araştırılır.
Kronik lösemi teşhisini doğrulamak ve hastalığın yaygınlığını belirlemek için diğer testler de yapılabilir. Bu testler şunları içerebilir:
Kronik lösemi tedavisi, hastalığın türüne, evresine, hastanın genel sağlık durumuna ve tercihlerine göre değişir. Tedavi seçenekleri şunları içerebilir:
Hedefe yönelik tedavi, kanser hücrelerinin büyümesini ve yayılmasını sağlayan spesifik molekülleri hedef alan ilaçları kullanır. Bu ilaçlar, normal hücrelere zarar verme olasılığı daha düşüktür ve kemoterapiden daha az yan etkiye neden olabilirler.
KML tedavisinde, tirozin kinaz inhibitörleri (TKİ'ler) adı verilen hedefe yönelik ilaçlar kullanılır. TKİ'ler, BCR-ABL füzyon geninin kodladığı tirozin kinaz enzimini bloke ederek kanser hücrelerinin büyümesini ve bölünmesini engeller. TKİ'ler, KML tedavisinde devrim yaratmıştır ve hastaların çoğunda uzun süreli remisyon (hastalığın belirtilerinin ortadan kalkması) sağlamaktadır.
Yaygın olarak kullanılan TKİ'ler şunlardır:
TKİ'lerin yan etkileri arasında mide bulantısı, kusma, ishal, yorgunluk, kas ağrıları, cilt döküntüleri ve sıvı tutulumu yer alabilir. Bu yan etkiler genellikle hafiftir ve tedavi ile yönetilebilir. Ancak, bazı hastalarda daha ciddi yan etkiler ortaya çıkabilir ve bu durumda ilacın dozu azaltılabilir veya farklı bir TKİ'ye geçilebilir.
KLL tedavisinde, hedefe yönelik ilaçlar kemoterapi ile birlikte veya tek başına kullanılabilir. KLL'de kullanılan hedefe yönelik ilaçlar şunları içerebilir:
Hedefe yönelik ilaçların yan etkileri, kullanılan ilaca göre değişebilir. Yaygın yan etkiler arasında enfeksiyonlar, ishal, yorgunluk, mide bulantısı ve kan sayımlarında düşüş yer alabilir.
Kemoterapi, kanser hücrelerini öldürmek veya büyümelerini yavaşlatmak için kullanılan ilaçlardır. Kemoterapi, KML ve KLL tedavisinde kullanılabilir, ancak hedefe yönelik tedavilerin geliştirilmesiyle birlikte kemoterapinin kullanımı azalmıştır.
KML'nin kronik evresinde, TKİ'ler genellikle ilk tedavi seçeneğidir. Ancak, TKİ'lere yanıt vermeyen veya hızlanmış evre veya blastik kriz evresinde olan hastalarda kemoterapi kullanılabilir. KML tedavisinde kullanılan kemoterapi ilaçları şunları içerebilir:
KLL tedavisinde kullanılan kemoterapi ilaçları şunları içerebilir:
Kemoterapinin yan etkileri arasında mide bulantısı, kusma, ishal, saç dökülmesi, yorgunluk, enfeksiyon riski ve kan sayımlarında düşüş yer alabilir.
Kök hücre nakli, hasar görmüş veya hastalıklı kemik iliğini sağlıklı kök hücrelerle değiştirmek için kullanılan bir tedavi yöntemidir. Kök hücre nakli, KML ve KLL tedavisinde kullanılabilir, ancak genellikle diğer tedavilere yanıt vermeyen veya hastalığın ilerlemesi riski yüksek olan hastalarda tercih edilir.
Kök hücre nakli iki türde olabilir:
Allogeneik kök hücre nakli, otolog kök hücre naklinden daha risklidir, ancak aynı zamanda daha etkili olabilir. Allogeneik kök hücre nakli, donörün bağışıklık sisteminin kanser hücrelerini tanımasını ve yok etmesini sağlayabilir (graft-versus-leukemia etkisi).
Kök hücre naklinin yan etkileri arasında enfeksiyonlar, kanama, graft-versus-host hastalığı (GVHD) ve organ hasarı yer alabilir.
Radyoterapi, kanser hücrelerini öldürmek veya büyümelerini yavaşlatmak için yüksek enerjili ışınlar kullanır. Radyoterapi, kronik lösemi tedavisinde nadiren kullanılır. Genellikle dalağı veya lenf nodüllerini küçültmek için veya kemik ağrısını hafifletmek için kullanılır.
Radyoterapinin yan etkileri arasında yorgunluk, cilt reaksiyonları, mide bulantısı ve ishal yer alabilir.
KLL'nin erken evrelerinde, belirtiler hafif olduğunda veya hiç olmadığında, tedaviye hemen başlamak yerine gözlem ve bekleme yaklaşımı benimsenebilir. Bu yaklaşımda, hasta düzenli olarak takip edilir ve belirtiler kötüleşirse veya hastalık ilerlerse tedaviye başlanır.
Kronik löseminin prognozu, hastalığın türüne, evresine, hastanın genel sağlık durumuna ve tedaviye yanıtına göre değişir. Hedefe yönelik tedavilerin geliştirilmesiyle birlikte, KML ve KLL hastalarının prognozu önemli ölçüde iyileşmiştir.
TKİ'lerin kullanımıyla birlikte, KML'li hastaların çoğu uzun süreli remisyon elde edebilir ve normal bir yaşam süresi yaşayabilir. KML'nin prognozunu etkileyen faktörler arasında hastanın yaşı, hastalığın evresi, tedaviye yanıt ve genetik mutasyonlar yer alır.
KLL'nin prognozu, hastalığın evresine, hastanın yaşına, genel sağlık durumuna ve genetik mutasyonlara göre değişir. KLL'nin bazı alt türleri daha agresif seyrederken, bazıları daha yavaş ilerler. Hedefe yönelik tedavilerin geliştirilmesiyle birlikte, KLL'li hastaların prognozu önemli ölçüde iyileşmiştir.
Kronik lösemiler, yavaş ilerleyen ve genellikle yıllarca belirti vermeyen kanser türleridir. Erken teşhis ve uygun tedavi ile hastaların çoğu uzun süreli remisyon elde edebilir ve normal bir yaşam süresi yaşayabilir. Kronik lösemi belirtileri yaşayan veya risk altında olan kişilerin bir doktora başvurarak muayene olmaları önemlidir. Kanser tedavisi alanında kaydedilen ilerlemeler, kronik lösemili hastalar için umut verici bir gelecek sunmaktadır.
Pulmoner hipertansiyon hastaları koronavirüs olursa ne yapmalı?
06 11 2025 Devamını oku »
Amniyosentez kaçıncı haftada yapılır?
06 11 2025 Devamını oku »
Kemik İliği Kanseri Belirtileri Nelerdir?
06 11 2025 Devamını oku »
Pulmoner hipertansiyonu nasıl önleyebilirim?
06 11 2025 Devamını oku »
Kronik lösemiler nedir?
06 11 2025 Devamını oku »
Amniyosentez testinden sonra normal aktivitelerime dönebilir miyim?
05 11 2025 Devamını oku »
Hamilelikte pulmoner hipertansiyonun riskleri nelerdir?
05 11 2025 Devamını oku »
Amniyosentez ağrılı mı?
05 11 2025 Devamını oku »
Pulmoner hipertansiyonun potansiyel komplikasyonları nelerdir?
05 11 2025 Devamını oku »