Nefroloji Yoğun Bakım Ünitesinde Akut Böbrek Hasarı Yönetimi: Güncel Yaklaşımlar ve Tedavi Protokolleri

10 10 2025

Nefroloji Yoğun Bakım Ünitesinde Akut Böbrek Hasarı Yönetimi: Güncel Yaklaşımlar ve Tedavi Protokolleri
Yoğun Bakımİç HastalıklarıNefroloji

Nefroloji Yoğun Bakım Ünitesinde Akut Böbrek Hasarı Yönetimi

Nefroloji Yoğun Bakım Ünitesinde Akut Böbrek Hasarı Yönetimi: Güncel Yaklaşımlar ve Tedavi Protokolleri

Akut böbrek hasarı (ABH), yoğun bakım ünitelerinde (YBÜ) sık görülen ve morbidite ile mortaliteyi önemli ölçüde artıran ciddi bir klinik tablodur. ABH'nin erken tanısı, etiyolojisinin belirlenmesi ve uygun yönetim stratejilerinin uygulanması, hastaların prognozu üzerinde belirleyici bir rol oynamaktadır. Bu yazıda, nefroloji yoğun bakım ünitesinde ABH'nin güncel yaklaşımları ve tedavi protokolleri ayrıntılı olarak incelenecektir.

1. Giriş

ABH, böbrek fonksiyonlarında ani ve hızlı bir azalma olarak tanımlanır. Bu azalma, serum kreatinin düzeyinde yükselme ve/veya idrar çıkışında azalma ile kendini gösterir. ABH, sepsis, hipovolemi, nefrotoksik ilaçlar, cerrahi işlemler ve kardiyovasküler hastalıklar gibi çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilir. Yoğun bakım hastalarında ABH gelişme riski daha yüksektir ve bu hastalarda ABH, hastanede kalış süresini uzatır, tedavi maliyetlerini artırır ve mortaliteyi önemli ölçüde yükseltir.

2. Akut Böbrek Hasarının Tanımı ve Sınıflandırılması

2.1. KDIGO Kriterleri

ABH'nin tanımı ve sınıflandırılması için en yaygın olarak kullanılan kılavuz, Kidney Disease: Improving Global Outcomes (KDIGO) kılavuzudur. KDIGO, serum kreatinin ve idrar çıkışı kriterlerine dayanarak ABH'yi üç evreye ayırır:

  • Evre 1: Serum kreatinin bazale göre 1.5-1.9 kat artış veya idrar çıkışı <0.5 mL/kg/saat, 6-12 saat boyunca.
  • Evre 2: Serum kreatinin bazale göre 2.0-2.9 kat artış veya idrar çıkışı <0.5 mL/kg/saat, ≥12 saat boyunca.
  • Evre 3: Serum kreatinin bazale göre ≥3.0 kat artış veya serum kreatinin ≥4.0 mg/dL veya diyaliz ihtiyacı veya idrar çıkışı <0.3 mL/kg/saat, ≥24 saat boyunca veya anüri ≥12 saat boyunca.

KDIGO kriterleri, ABH'nin erken tanısını ve evrelendirilmesini sağlayarak, tedavi kararlarınınStandardize edilmesine yardımcı olur.

2.2. Diğer Tanısal Belirteçler

Serum kreatinin ve idrar çıkışı, ABH'nin tanısı için kullanılan temel belirteçlerdir. Ancak, bu belirteçlerin ABH'yi erken dönemde tespit etme konusunda sınırlılıkları vardır. Bu nedenle, ABH'nin erken tanısı için yeni tanısal belirteçler araştırılmaktadır. Bu belirteçlerden bazıları şunlardır:

  • Nötrofil jelatinaz ilişkili lipokalin (NGAL): Böbrek tübüllerinden salgılanan bir proteindir. ABH'nin erken dönemlerinde serum ve idrarda yükselir.
  • Böbrek hasarı molekülü-1 (KIM-1): Böbrek tübül hücrelerinin yüzeyinde bulunan bir proteindir. ABH sırasında böbrek tübüllerinde ekspresyonu artar.
  • İnterlökin-18 (IL-18): Bir pro-inflamatuar sitokindir. ABH sırasında böbreklerde üretimi artar.
  • Karbonhidrat antijeni 19-9 (CA 19-9): Pankreas, mide ve kolonda bulunan bir tümör belirtecidir. ABH'de böbrek tübüler hasarının bir göstergesi olarak kabul edilir.

Bu yeni belirteçler, ABH'nin erken tanısına yardımcı olabilir ve tedavi kararlarını yönlendirebilir. Ancak, bu belirteçlerin klinik uygulamaya girmesi için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.

3. Akut Böbrek Hasarının Etiyolojisi

ABH, çok çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilir. ABH'nin etiyolojisi, prerenal, renal ve postrenal olmak üzere üç ana kategoriye ayrılabilir:

3.1. Prerenal Nedenler

Prerenal ABH, böbreklere yetersiz kan akışı nedeniyle ortaya çıkar. En sık görülen prerenal nedenler şunlardır:

  • Hipovolemi: Kan hacminin azalması (örn., kanama, dehidratasyon, kusma, diyare).
  • Kardiyak yetmezlik: Kalbin yeterince kan pompalayamaması.
  • Sepsis: Vücudun enfeksiyona karşı aşırı tepki vermesi.
  • Vazodilatasyon: Kan damarlarının genişlemesi (örn., anafilaksi, ilaçlar).
  • Renal arter stenozu: Böbrek arterlerinin daralması.

3.2. Renal Nedenler

Renal ABH, böbreklerin doğrudan hasar görmesi nedeniyle ortaya çıkar. En sık görülen renal nedenler şunlardır:

  • Akut tübüler nekroz (ATN): Böbrek tübüllerinin hasar görmesi (örn., iskemi, nefrotoksik ilaçlar).
  • Akut glomerülonefrit: Böbrek glomerüllerinin iltihaplanması (örn., post-streptokokal glomerülonefrit, lupus nefriti).
  • Akut interstisyel nefrit (AİN): Böbrek interstisyumunun iltihaplanması (örn., ilaç alerjileri, enfeksiyonlar).
  • Tümör lizis sendromu: Kanser hücrelerinin hızlı yıkımı sonucu ortaya çıkan metabolik anormallikler.
  • Rhabdomyolisis: Kas hücrelerinin yıkımı sonucu ortaya çıkan miyoglobinin böbreklere zarar vermesi.
  • Aterosklerotik renal hastalık: Böbrek arterlerinin aterosklerozu.

3.3. Postrenal Nedenler

Postrenal ABH, idrar akışının tıkanması nedeniyle ortaya çıkar. En sık görülen postrenal nedenler şunlardır:

  • Üreter tıkanıklığı: Üreterlerin taş, tümör veya skar dokusu ile tıkanması.
  • Mesane çıkış tıkanıklığı: Prostat büyümesi, mesane tümörü veya üretral striktür nedeniyle mesane çıkışının tıkanması.
  • Retroperitoneal fibrozis: Üreterleri saran ve tıkayan fibröz dokunun oluşumu.

ABH'nin etiyolojisinin belirlenmesi, uygun tedavinin planlanması için kritik öneme sahiptir.

4. Nefroloji Yoğun Bakım Ünitesinde Akut Böbrek Hasarına Yaklaşım

Nefroloji YBÜ'de ABH'ye yaklaşım, multidisipliner bir yaklaşım gerektirir. Bu yaklaşım, ABH'nin erken tanısı, etiyolojisinin belirlenmesi, uygun sıvı yönetimi, ilaçların dikkatli kullanımı, diyaliz ihtiyacının değerlendirilmesi ve komplikasyonların yönetilmesini içerir.

4.1. Erken Tanı ve Değerlendirme

ABH'nin erken tanısı, hastaların prognozu üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. YBÜ'de yatan hastaların düzenli olarak serum kreatinin ve idrar çıkışı takibi yapılmalıdır. Risk faktörleri olan hastalarda (örn., sepsis, hipovolemi, nefrotoksik ilaç kullanımı) daha sık takip yapılmalıdır. ABH şüphesi olan hastalarda, etiyolojiyi belirlemek için ayrıntılı bir anamnez alınmalı, fizik muayene yapılmalı ve uygun laboratuvar testleri (örn., tam kan sayımı, elektrolitler, kan gazları, idrar analizi, böbrek ultrasonu) istenmelidir.

4.2. Sıvı Yönetimi

ABH'li hastalarda sıvı yönetimi, dikkatli bir denge gerektirir. Hipovolemi, böbreklere kan akışını azaltarak ABH'yi kötüleştirebilir. Aşırı sıvı yüklenmesi ise pulmoner ödem, hipoksi ve organ yetmezliği riskini artırabilir. ABH'li hastalarda sıvı yönetimi, hastanın klinik durumuna, hemodinamik durumuna ve idrar çıkışına göre bireyselleştirilmelidir.

Hipovolemik hastalarda, intravasküler hacmi artırmak için intravenöz sıvılar (örn., izotonik serum fizyolojik, Ringer laktat) kullanılabilir. Sıvı yüklenmesi olan hastalarda ise diüretikler (örn., furosemid) kullanılabilir. Sıvı tedavisine yanıt vermeyen hastalarda, ultrafiltrasyon veya diyaliz gerekebilir.

4.3. İlaçların Dikkatli Kullanımı

YBÜ'de yatan hastaların çoğu, ABH'ye neden olabilecek veya ABH'yi kötüleştirebilecek ilaçlar kullanmaktadır. Nefrotoksik ilaçlardan (örn., aminoglikozidler, vankomisin, amfoterisin B, nonsteroidal antiinflamatuar ilaçlar (NSAID'ler), anjiyotensin dönüştürücü enzim (ACE) inhibitörleri, anjiyotensin reseptör blokerleri (ARB'ler)) mümkün olduğunca kaçınılmalıdır. Eğer nefrotoksik ilaçların kullanılması gerekiyorsa, dozları böbrek fonksiyonlarına göre ayarlanmalı ve böbrek fonksiyonları yakından takip edilmelidir.

ABH'li hastalarda ilaçların farmakokinetiği ve farmakodinamiği değişebilir. Bu nedenle, ilaçların dozları ve uygulama aralıkları dikkatli bir şekilde ayarlanmalıdır. Özellikle diyaliz gerektiren hastalarda, ilaçların diyaliz edilebilirliği göz önünde bulundurulmalıdır.

4.4. Diyaliz Endikasyonları ve Zamanlaması

ABH'li hastalarda diyaliz endikasyonları şunlardır:

  • Sıvı yüklenmesi: Diüretiklere yanıt vermeyen ve hayatı tehdit eden pulmoner ödem veya hipoksi.
  • Hiperkalemi: İlaç tedavisine yanıt vermeyen ve hayatı tehdit eden hiperkalemi.
  • Metabolik asidoz: İlaç tedavisine yanıt vermeyen ve hayatı tehdit eden metabolik asidoz.
  • Üremi: Ensefalopati, perikardit veya kanama diyatezi gibi üremik komplikasyonlar.
  • İlaç zehirlenmesi: Diyaliz edilebilir bir ilaçla zehirlenme.

ABH'li hastalarda diyalizin zamanlaması, tartışmalı bir konudur. Erken diyaliz, böbrek fonksiyonlarının daha hızlı düzelmesine ve mortalitenin azalmasına yardımcı olabilir. Ancak, erken diyaliz, hipotansiyon, enfeksiyon ve kanama gibi komplikasyonlara neden olabilir. Diyalizin zamanlaması, hastanın klinik durumuna, ABH'nin evresine ve diğer komorbiditelere göre bireyselleştirilmelidir.

Son yıllarda yapılan çalışmalar, ABH'li hastalarda proaktif bir diyaliz stratejisinin (yani, diyaliz endikasyonları ortaya çıkmadan önce diyalize başlanması) daha iyi sonuçlar sağlayabileceğini göstermektedir. Ancak, bu stratejinin yaygın olarak uygulanabilmesi için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.

4.5. Diyaliz Modaliteleri

ABH'li hastalarda kullanılan başlıca diyaliz modaliteleri şunlardır:

  • İntermittan hemodiyaliz (IHD): En sık kullanılan diyaliz modalitesidir. Genellikle haftada 3 kez, 3-4 saat süreyle uygulanır. IHD, hızlı bir şekilde sıvı ve elektrolit dengesini sağlayabilir. Ancak, hipotansiyon ve disequilibrium sendromu gibi komplikasyonlara neden olabilir.
  • Sürekli renal replasman tedavisi (SRRT): YBÜ'de yatan ve hemodinamik olarak stabil olmayan hastalarda tercih edilen diyaliz modalitesidir. SRRT, 24 saat boyunca sürekli olarak sıvı ve elektrolit dengesini sağlar. SRRT, IHD'ye göre daha iyi hemodinamik tolerans sağlar. Ancak, daha karmaşık bir tekniktir ve daha fazla kaynak gerektirir. SRRT'nin farklı türleri vardır:
    • Sürekli venövenöz hemofiltrasyon (CVVH): Sadece konveksiyon yoluyla solute uzaklaştırır.
    • Sürekli venövenöz hemodiyaliz (CVVHD): Sadece difüzyon yoluyla solute uzaklaştırır.
    • Sürekli venövenöz hemodiyafiltrasyon (CVVHDF): Hem konveksiyon hem de difüzyon yoluyla solute uzaklaştırır.
  • Periton diyalizi (PD): Karın zarı kullanılarak yapılan bir diyaliz modalitesidir. PD, ABH'li hastalarda daha az sıklıkla kullanılır. PD, hemodinamik olarak stabil olmayan hastalarda veya vasküler erişim sorunları olan hastalarda bir alternatif olabilir.

Diyaliz modalitesinin seçimi, hastanın klinik durumuna, hemodinamik durumuna, ABH'nin evresine ve diğer komorbiditelere göre bireyselleştirilmelidir.

4.6. Komplikasyonların Yönetimi

ABH, çeşitli komplikasyonlara neden olabilir. Bu komplikasyonların erken tanısı ve uygun yönetimi, hastaların prognozu üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. En sık görülen ABH komplikasyonları şunlardır:

  • Sıvı yüklenmesi: Pulmoner ödem, hipoksi ve organ yetmezliğine neden olabilir.
  • Hiperkalemi: Kalp ritim bozukluklarına ve ani ölüme neden olabilir.
  • Metabolik asidoz: Solunum yetmezliği ve organ yetmezliğine neden olabilir.
  • Üremi: Ensefalopati, perikardit ve kanama diyatezine neden olabilir.
  • Enfeksiyonlar: ABH'li hastalar, enfeksiyonlara karşı daha duyarlıdır. Özellikle kateter ilişkili enfeksiyonlar, önemli bir morbidite ve mortalite nedenidir.
  • Beslenme bozuklukları: ABH'li hastaların çoğu, yetersiz beslenmektedir. Yetersiz beslenme, kas kaybına, bağışıklık sisteminin zayıflamasına ve iyileşmenin gecikmesine neden olabilir.

Bu komplikasyonların yönetimi, multidisipliner bir yaklaşım gerektirir. Sıvı yüklenmesi, diüretikler ve ultrafiltrasyon ile tedavi edilebilir. Hiperkalemi, kalsiyum glukonat, insülin ve sodyum bikarbonat ile tedavi edilebilir. Metabolik asidoz, sodyum bikarbonat ile tedavi edilebilir. Üremi, diyaliz ile tedavi edilebilir. Enfeksiyonlar, uygun antibiyotiklerle tedavi edilebilir. Beslenme bozuklukları, enteral veya parenteral beslenme ile tedavi edilebilir.

5. Akut Böbrek Hasarında Destekleyici Tedaviler

5.1. Beslenme Desteği

ABH'li hastalarda beslenme desteği, iyileşme sürecini hızlandırmak ve komplikasyon riskini azaltmak için kritik öneme sahiptir. Hastaların enerji ve protein ihtiyaçları, böbrek fonksiyonlarına, metabolik duruma ve diğer komorbiditelere göre belirlenmelidir. Genellikle, ABH'li hastalarda yüksek proteinli (1.2-1.5 g/kg/gün) ve yeterli kalorili (25-30 kcal/kg/gün) bir diyet önerilir. Ancak, diyaliz gerektiren hastalarda protein alımı daha da artırılabilir (1.5-1.7 g/kg/gün). Fosfor ve potasyum alımı, hiperfosfatemi ve hiperkalemi riskini azaltmak için kısıtlanmalıdır. Enteral beslenme, mümkünse tercih edilmelidir. Enteral beslenmenin mümkün olmadığı durumlarda, parenteral beslenme uygulanabilir.

5.2. Anemi Yönetimi

ABH'li hastalarda anemi sık görülür ve iyileşme sürecini olumsuz etkileyebilir. Anemi, eritropoietin eksikliği, demir eksikliği, inflamasyon ve sık kan alımı gibi çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilir. Anemi yönetimi, aneminin nedenine yönelik olmalıdır. Eritropoietin eksikliği olan hastalarda, eritropoietin stimüle edici ajanlar (ESA'lar) kullanılabilir. Ancak, ESA'ların kullanımı, tromboembolik olaylar riskini artırabilir. Demir eksikliği olan hastalarda, intravenöz demir takviyesi yapılabilir. Transfüzyon, sadece ciddi anemi (hemoglobin <7 g/dL) veya semptomatik anemi durumunda düşünülmelidir.

5.3. Asit-Baz Dengesinin Sağlanması

ABH'li hastalarda metabolik asidoz sık görülür ve kardiyovasküler fonksiyonları, solunum fonksiyonlarını ve nörolojik fonksiyonları olumsuz etkileyebilir. Metabolik asidoz, böbreklerin asit atma yeteneğinin azalması, bikarbonat kaybı veya aşırı asit üretimi gibi çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilir. Metabolik asidoz tedavisi, altta yatan nedene yönelik olmalıdır. Bikarbonat kaybı olan hastalarda, intravenöz sodyum bikarbonat verilebilir. Ancak, sodyum bikarbonatın aşırı verilmesi, sıvı yüklenmesine ve hipernatremiye neden olabilir. Diyaliz, ciddi metabolik asidozu olan hastalarda etkili bir tedavi yöntemidir.

5.4. Elektrolit Dengesinin Sağlanması

ABH'li hastalarda elektrolit dengesizlikleri sık görülür ve çeşitli komplikasyonlara neden olabilir. Hiperkalemi, hipokalemi, hipernatremi, hiponatremi, hiperfosfatemi, hipofosfatemi, hiperkalsemi ve hipokalsemi gibi elektrolit dengesizlikleri, ABH'li hastalarda sıklıkla karşılaşılan sorunlardır. Elektrolit dengesizliklerinin tedavisi, altta yatan nedene yönelik olmalıdır. Hiperkalemi, kalsiyum glukonat, insülin ve sodyum bikarbonat ile tedavi edilebilir. Hipokalemi, potasyum takviyesi ile tedavi edilebilir. Hipernatremi, su verilerek tedavi edilebilir. Hiponatremi, sıvı kısıtlaması ve sodyum takviyesi ile tedavi edilebilir. Hiperfosfatemi, fosfor bağlayıcılar ile tedavi edilebilir. Hipofosfatemi, fosfor takviyesi ile tedavi edilebilir. Hiperkalsemi, sıvı verilerek ve diüretikler ile tedavi edilebilir. Hipokalsemi, kalsiyum takviyesi ile tedavi edilebilir.

6. Akut Böbrek Hasarından Korunma Stratejileri

ABH'nin önlenmesi, tedaviye göre daha etkili bir stratejidir. YBÜ'de yatan hastalarda ABH'nin önlenmesi için çeşitli stratejiler uygulanabilir:

  • Risk faktörlerinin belirlenmesi: ABH gelişme riski yüksek olan hastaların (örn., yaşlı hastalar, diyabet hastaları, kardiyovasküler hastalığı olan hastalar, kronik böbrek hastalığı olan hastalar) erken dönemde belirlenmesi ve bu hastalarda ABH'yi önlemeye yönelik önlemlerin alınması.
  • Sıvı yönetiminin optimizasyonu: Hipovolemi ve aşırı sıvı yüklenmesinden kaçınılması.
  • Nefrotoksik ilaçlardan kaçınılması: Mümkünse nefrotoksik ilaçlardan kaçınılması, eğer kullanılması gerekiyorsa dozlarının böbrek fonksiyonlarına göre ayarlanması ve böbrek fonksiyonlarının yakından takip edilmesi.
  • Kontrast nefropatisinin önlenmesi: Kontrast madde verilmesi gereken hastalarda, yeterli hidrasyon sağlanması ve nefrotoksik ilaçlardan kaçınılması.
  • Sepsis yönetiminin optimizasyonu: Sepsisin erken tanısı ve uygun tedavisi.
  • Rhabdomyolisisin önlenmesi ve tedavisi: Kas hasarına neden olan durumlarda (örn., travma, aşırı egzersiz, ilaçlar) erken tanı ve agresif sıvı tedavisi.

7. Gelecek Perspektifler

ABH yönetimi alanında son yıllarda önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Yeni tanısal belirteçler, ABH'nin erken tanısına yardımcı olabilir. Yeni tedavi stratejileri (örn., proaktif diyaliz, renal tübüler hücre rejenerasyonunu destekleyen ilaçlar), hastaların prognozu üzerinde olumlu etkiler sağlayabilir. Gelecekte, ABH'nin patofizyolojisini daha iyi anlamak ve kişiselleştirilmiş tedavi yaklaşımları geliştirmek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.

8. Sonuç

ABH, nefroloji yoğun bakım ünitelerinde sık görülen ve morbidite ile mortaliteyi önemli ölçüde artıran ciddi bir klinik tablodur. ABH'nin erken tanısı, etiyolojisinin belirlenmesi ve uygun yönetim stratejilerinin uygulanması, hastaların prognozu üzerinde belirleyici bir rol oynamaktadır. Bu yazıda, nefroloji yoğun bakım ünitesinde ABH'nin güncel yaklaşımları ve tedavi protokolleri ayrıntılı olarak incelenmiştir. ABH'li hastaların yönetimi, multidisipliner bir yaklaşım gerektirir ve bu yaklaşım, ABH'nin erken tanısı, etiyolojisinin belirlenmesi, uygun sıvı yönetimi, ilaçların dikkatli kullanımı, diyaliz ihtiyacının değerlendirilmesi ve komplikasyonların yönetilmesini içerir.

#böbrek yetmezliği#yoğun bakım tedavisi#akut böbrek hasarı#diyaliz#nefroloji yoğun bakım

Diğer Blog Yazıları

İntensive Care Unit (ICU): Inside the Critical Care Environment

İntensive Care Unit (ICU): Inside the Critical Care Environment

06 11 2025 Devamını oku »
Uyku Kalitenizi Artırmanın Bilimsel Yolları: Fizyolojik Temeller ve Pratik İpuçları

Uyku Kalitenizi Artırmanın Bilimsel Yolları: Fizyolojik Temeller ve Pratik İpuçları

06 11 2025 Devamını oku »
Klinik Nörofizyoloji ile Tanısı Konulan Sık Görülen Hastalıklar

Klinik Nörofizyoloji ile Tanısı Konulan Sık Görülen Hastalıklar

06 11 2025 Devamını oku »
Doğum Sonrası Yoğun Bakım: Annenin Sağlığı İçin Kritik Önlemler

Doğum Sonrası Yoğun Bakım: Annenin Sağlığı İçin Kritik Önlemler

06 11 2025 Devamını oku »
Akciğer Kanserinde Yeni Nesil Tedaviler: Hedefe Yönelik Terapiler ve İmmünoterapi

Akciğer Kanserinde Yeni Nesil Tedaviler: Hedefe Yönelik Terapiler ve İmmünoterapi

06 11 2025 Devamını oku »
Güneşin Zararlı Etkilerinden Korunma Yolları: Cildinizi Yaz Aylarında Nasıl Güvende Tutarsınız?

Güneşin Zararlı Etkilerinden Korunma Yolları: Cildinizi Yaz Aylarında Nasıl Güvende Tutarsınız?

06 11 2025 Devamını oku »
Kronik Ağrıyla Yaşamak: Algoloji Uzmanlarından Destek Almanın Önemi

Kronik Ağrıyla Yaşamak: Algoloji Uzmanlarından Destek Almanın Önemi

06 11 2025 Devamını oku »
Nükleer Tıp ile Kanser Teşhisinde Erken Tanının Önemi ve Güncel Uygulamalar

Nükleer Tıp ile Kanser Teşhisinde Erken Tanının Önemi ve Güncel Uygulamalar

06 11 2025 Devamını oku »
Genel Yoğun Bakım Ünitesinde Sık Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm Yaklaşımları

Genel Yoğun Bakım Ünitesinde Sık Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm Yaklaşımları

05 11 2025 Devamını oku »