19 10 2025
Sepsis, enfeksiyona karşı vücudun düzenleyici yanıtının bozulması sonucu ortaya çıkan, yaşamı tehdit eden bir organdır. Acil cerrahi yoğun bakım ünitelerinde (YCBU) sepsis, yüksek mortalite ve morbidite oranları ile sıkça karşılaşılan bir durumdur. Bu blog yazısında, acil cerrahi YCBU'larında sepsis yönetimine yönelik güncel yaklaşımları ve klinik uygulamaları detaylı bir şekilde inceleyeceğiz. Amacımız, sağlık profesyonellerine bu karmaşık klinik tabloyu etkili bir şekilde yönetmeleri için güncel bilgi ve pratik rehberlik sunmaktır.
Sepsis, enfeksiyona karşı vücudun düzenleyici yanıtının bozulması sonucu ortaya çıkan, yaşamı tehdit eden bir organdır. Sepsis-3 konsensusuna göre sepsis, enfeksiyondan kaynaklanan organ yetmezliği olarak tanımlanır. Septik şok ise, sepsisli hastalarda yeterli sıvı resüsitasyonuna rağmen vazopresör ihtiyacı duyulması ve serum laktat düzeyinin 2 mmol/L'nin üzerinde olması ile karakterize edilen bir durumdur.
Acil cerrahi hastaları, travma, perforasyon, iskemi, abse gibi çeşitli enfeksiyon kaynaklarına sahip oldukları için sepsis gelişimi açısından yüksek risk altındadırlar. Cerrahi YCBU'larında sepsis insidansı, genel YCBU popülasyonuna göre daha yüksek olabilir. Sepsise bağlı mortalite, altta yatan hastalığın ciddiyeti, enfeksiyonun kaynağı, tanı ve tedaviye başlama süresi gibi faktörlere bağlı olarak değişir.
Sepsis, karmaşık bir immünolojik ve inflamatuar süreçtir. Enfeksiyon varlığında, vücut pro-inflamatuar sitokinler (örneğin, TNF-α, IL-1, IL-6) ve anti-inflamatuar medyatörler salgılar. Bu dengenin bozulması, yaygın endotel hasarı, koagülasyon bozuklukları, mikrovasküler tromboz, doku hipoksisi ve organ yetmezliğine yol açar.
Enfeksiyon varlığında, immün sistem patojenleri tanır ve inflamatuar bir yanıt başlatır. Bu yanıt, patojenlerin ortadan kaldırılması ve doku hasarının onarılması için gereklidir. Ancak, sepsisde bu yanıt kontrolden çıkar ve aşırı inflamasyona yol açar. Aşırı inflamasyon, endotel hasarı, vasküler geçirgenlik artışı, ödem ve hipotansiyona neden olur.
Endotel, kan damarlarının iç yüzeyini kaplayan tek katlı bir hücre tabakasıdır. Endotel, vasküler tonus, koagülasyon, inflamasyon ve geçirgenlik gibi önemli fonksiyonları düzenler. Sepsisde, pro-inflamatuar sitokinler ve diğer medyatörler endotel hasarına yol açar. Endotel hasarı, vasküler geçirgenlik artışı, ödem, hipotansiyon ve organ yetmezliğine katkıda bulunur.
Sepsis, koagülasyon sistemini de etkiler. Hem prokoagülan hem de antikoagülan yollar aktive olur, ancak prokoagülan aktivite baskın hale gelir. Bu durum, yaygın mikrovasküler tromboza ve organ yetmezliğine yol açabilir. Dissemine intravasküler koagülasyon (DİK), sepsisde sıkça görülen ve mortaliteyi artıran ciddi bir komplikasyondur.
Mitokondri, hücrelerin enerji santralleridir. Sepsisde, mitokondriyal fonksiyon bozulur. Bu durum, ATP üretimini azaltır, reaktif oksijen türlerinin (ROT) üretimini artırır ve hücre ölümüne yol açabilir. Mitokondriyal disfonksiyon, organ yetmezliğine önemli ölçüde katkıda bulunur.
Sepsisin erken tanısı, mortaliteyi azaltmak için kritik öneme sahiptir. Tanı, klinik bulgular, laboratuvar testleri ve radyolojik incelemelerin kombinasyonuna dayanır. Gecikmiş tanı, tedavi başarısızlığına ve kötü sonuçlara yol açabilir.
Sepsisli hastalarda görülebilecek klinik bulgular şunlardır:
Sepsis tanısında kullanılabilecek laboratuvar testleri şunlardır:
Sepsis tanısında enfeksiyon kaynağını belirlemek veya organ yetmezliğini değerlendirmek için radyolojik incelemeler kullanılabilir:
Sepsis tanısını kolaylaştırmak ve prognozu değerlendirmek için çeşitli skorlama sistemleri geliştirilmiştir. En sık kullanılan skorlama sistemleri şunlardır:
Sepsis yönetimi, çok disiplinli bir yaklaşım gerektirir ve aşağıdaki temel ilkeleri içerir:
Sepsis yönetimindeki temel hedefler şunlardır:
Enfeksiyon kaynağının kontrolü, sepsis yönetiminde kritik bir öneme sahiptir. Kaynağın kontrol altına alınması, enfeksiyonun yayılmasını önler, antibiyotiklerin etkinliğini artırır ve mortaliteyi azaltır.
Abse drenajı, nekrotizan enfeksiyonların debridmanı, perfore organların tamiri gibi cerrahi girişimler, enfeksiyon kaynağının kontrol altına alınmasında sıklıkla gereklidir. Cerrahi girişim, mümkün olan en kısa sürede ve uygun cerrahi tekniklerle yapılmalıdır.
Enfekte kateterler (örneğin, santral venöz kateter, üriner kateter) sepsis kaynağı olabilir. Enfekte kateterlerin mümkün olan en kısa sürede çıkarılması ve kültür için gönderilmesi önemlidir. Kateter çıkarıldıktan sonra yeni bir kateter takılması gerekiyorsa, farklı bir bölge tercih edilmelidir.
Pnömoni durumunda bronkoskopi ile balgam örneği alınması ve gerekirse bronkoalveolar lavaj yapılması, empiyem durumunda torasentez veya tüp torakostomi uygulanması, apse drenajı için perkütan drenaj kateteri yerleştirilmesi gibi diğer girişimler de enfeksiyon kaynağının kontrol altına alınmasında yardımcı olabilir.
Sepsisde erken ve uygun antibiyotik tedavisi, mortaliteyi önemli ölçüde azaltır. Antibiyotik tedavisine mümkün olan en kısa sürede (ideal olarak ilk saat içinde) başlanmalıdır.
Ampirik antibiyotik tedavisi, kültür sonuçları henüz çıkmadan önce başlanan geniş spektrumlu antibiyotik tedavisidir. Ampirik antibiyotik seçimi, enfeksiyonun olası kaynağı, hastanın tıbbi öyküsü, yerel antibiyotik direnç paternleri ve hastanenin antibiyotik protokolleri dikkate alınarak yapılmalıdır.
Sık karşılaşılan enfeksiyon kaynaklarına yönelik ampirik antibiyotik seçenekleri şunlardır:
Kültür sonuçları çıktıktan sonra, antibiyotik tedavisi daraltılmalı ve mümkünse en dar spektrumlu ve en az toksik antibiyotik tercih edilmelidir. Antibiyotik tedavisi, enfeksiyonun türü, mikroorganizmanın duyarlılık profili ve hastanın klinik durumuna göre ayarlanmalıdır.
Antibiyotik direnci, sepsis yönetiminde önemli bir sorundur. Antibiyotik direnci, tedavi başarısızlığına ve mortalitenin artmasına yol açabilir. Antibiyotik direncini önlemek için, antibiyotikler sadece gerektiğinde ve uygun dozlarda kullanılmalıdır. Antibiyotik yönetimi programları, antibiyotik kullanımını optimize etmek ve direnç gelişimini önlemek için önemlidir.
Sepsisli hastalarda hipovolemi sık görülür ve organ perfüzyonunu sağlamak için sıvı resüsitasyonu gereklidir. Sıvı resüsitasyonunun amacı, intravasküler hacmi artırmak, kalp debisini artırmak ve doku perfüzyonunu iyileştirmektir.
Sıvı resüsitasyonunda kristalloidler (örneğin, izotonik sodyum klorür, Ringer laktat) veya kolloidler (örneğin, albumin, hidroksietil nişasta) kullanılabilir. Kristalloidler genellikle ilk tercih edilen sıvılardır. Kolloidler, intravasküler hacmi daha hızlı artırabilirler, ancak böbrek fonksiyonları üzerinde olumsuz etkileri olabilir.
Sepsisli hastalarda ilk saatlerde 30 mL/kg kristalloid sıvı verilmesi önerilir. Sıvı resüsitasyonuna yanıt, hastanın klinik durumuna ve hemodinamik parametrelerine göre değerlendirilmelidir. Sıvı yüklenmesini önlemek için, sıvı tedavisi dikkatli bir şekilde yapılmalı ve hemodinamik monitorizasyon kullanılmalıdır.
Sıvı resüsitasyonuna yanıtı değerlendirmek için çeşitli hemodinamik monitorizasyon yöntemleri kullanılabilir:
Sıvı resüsitasyonuna rağmen hipotansiyon devam ederse vazopresörler kullanılmalıdır. Vazopresörler, kan damarlarını daraltarak kan basıncını yükseltir ve organ perfüzyonunu iyileştirir.
Norepinefrin, sepsisde ilk tercih edilen vazopresördür. Norepinefrin, hem alfa-adrenerjik hem de beta-adrenerjik reseptörleri uyarır, ancak alfa-adrenerjik etkisi daha baskındır. Dopamin, epinefrin ve vazopressin diğer vazopresör seçenekleridir.
Vazopresör dozu, hastanın kan basıncına ve klinik durumuna göre ayarlanmalıdır. Ortalama arter basıncını (MAP) ≥65 mmHg tutmak hedeflenir.
Vazopresörlerin yan etkileri arasında aritmi, iskemi (örneğin, miyokardiyal iskemi, periferik iskemi) ve mezenterik iskemi yer alır. Vazopresörler dikkatli bir şekilde kullanılmalı ve hastalar yakından takip edilmelidir.
Sepsisde organ yetmezliği sık görülür ve organ destekleyici tedaviler gerekebilir.
Solunum yetmezliği olan hastalarda mekanik ventilasyon gerekebilir. Mekanik ventilasyon, akciğerlerin havalandırılmasını sağlar ve oksijenasyonu iyileştirir. Akciğer hasarını önlemek için akciğer koruyucu ventilasyon stratejileri (örneğin, düşük tidal volüm, yüksek PEEP) kullanılmalıdır.
Akut böbrek yetmezliği olan hastalarda RRT gerekebilir. RRT, böbrek fonksiyonlarını yerine getirir, sıvı dengesini sağlar ve elektrolit dengesizliklerini düzeltir.
Akut karaciğer yetmezliği olan hastalarda karaciğer desteği gerekebilir. Karaciğer desteği, karaciğer fonksiyonlarını yerine getirir ve toksinlerin vücuttan uzaklaştırılmasına yardımcı olur. MARS (Molecular Adsorbent Recirculating System) gibi yapay karaciğer destek sistemleri kullanılabilir.
Sepsisde diğer organ destekleyici tedaviler arasında kan transfüzyonu, koagülasyon faktörlerinin replasmanı, enteral veya parenteral beslenme ve immünomodülatör tedaviler yer alabilir.
Hiperglisemi, sepsisde sık görülür ve mortaliteyi artırabilir. İnsülin infüzyonu ile kan şekeri kontrolü sağlanmalıdır. Kan şekeri hedefi genellikle 140-180 mg/dL'dir.
Sepsisli hastalar stres ülseri riski altındadır. Proton pompa inhibitörleri (PPI) veya H2 reseptör antagonistleri ile stres ülseri profilaksisi uygulanmalıdır.
Sepsisli hastalar DVT riski altındadır. Düşük molekül ağırlıklı heparin (DMAH) veya fondaparinuks ile DVT profilaksisi uygulanmalıdır. Kontrendikasyon varsa mekanik profilaksi (örneğin, aralıklı pnömatik kompresyon) kullanılabilir.
Sepsisli hastaların beslenmesi önemlidir. Enteral beslenme, parenteral beslenmeye tercih edilmelidir. Enteral beslenme, bağırsak bütünlüğünü korur ve enfeksiyon riskini azaltır.
İmmünomodülatör tedaviler, sepsisde immün yanıtı düzenlemeyi amaçlar. İmmünoglobülinler, interferon-gamma ve diğer immünomodülatör ajanlar sepsis tedavisinde kullanılabilir, ancak etkinlikleri hakkında daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır.
Sepsis atlatan hastalar, uzun dönemde fiziksel, psikolojik ve bilişsel sorunlar yaşayabilirler. Sepsis sonrası takip ve rehabilitasyon, hastaların yaşam kalitesini artırmak için önemlidir.
Sepsis sonrası kas güçsüzlüğü, yorgunluk ve hareket kısıtlılığı sık görülür. Fiziksel rehabilitasyon, kas gücünü artırmak, hareketliliği iyileştirmek ve fonksiyonel kapasiteyi artırmak için önemlidir.
Sepsis, hastalarda anksiyete, depresyon, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) gibi psikolojik sorunlara yol açabilir. Psikolojik destek, hastaların bu sorunlarla başa çıkmasına yardımcı olur.
Sepsis, bilişsel fonksiyonları (örneğin, dikkat, hafıza, yürütücü fonksiyonlar) etkileyebilir. Bilişsel rehabilitasyon, hastaların bilişsel fonksiyonlarını iyileştirmek için önemlidir.
Sepsis atlatan hastalar, uzun dönemde enfeksiyon riskinin artması, kardiyovasküler hastalıklar, kronik böbrek hastalığı ve diğer sağlık sorunları açısından risk altındadır. Uzun dönem takip, bu sorunların erken teşhis ve tedavi edilmesine yardımcı olur.
Acil cerrahi YCBU'larında sepsis yönetimi, çeşitli zorluklar içerir:
Sepsis yönetimi alanında sürekli olarak yeni araştırmalar yapılmaktadır. Gelecekteki yönelimler şunları içerebilir:
Sepsis, acil cerrahi YCBU'larında yüksek mortalite ve morbidite oranlarına sahip ciddi bir klinik durumdur. Sepsisin erken tanısı, enfeksiyon kaynağının kontrolü, uygun antibiyotik tedavisi, sıvı resüsitasyonu, vazopresörler ve organ destekleyici tedaviler, sepsis yönetiminin temel unsurlarıdır. Sepsis yönetimi, çok disiplinli bir yaklaşım gerektirir ve sürekli olarak gelişen bir alandır. Bu blog yazısında sunulan güncel yaklaşımlar ve klinik uygulamalar, sağlık profesyonellerine acil cerrahi YCBU'larında sepsisli hastaların yönetiminde rehberlik etmeyi amaçlamaktadır.
Çocuklarda Kalp Üfürümleri: Nedenleri, Belirtileri ve Tedavi Yaklaşımları
06 11 2025 Devamını oku »
Ani Solunum Yetmezliği: Nedenleri, Belirtileri ve Yoğun Bakım Yönetimi
06 11 2025 Devamını oku »
İnsan Kalbinin Anatomisi ve Kardiyovasküler Hastalıklarla İlişkisi
06 11 2025 Devamını oku »
İntensive Care Unit (ICU): Inside the Critical Care Environment
06 11 2025 Devamını oku »
Uyku Kalitenizi Artırmanın Bilimsel Yolları: Fizyolojik Temeller ve Pratik İpuçları
06 11 2025 Devamını oku »
Klinik Nörofizyoloji ile Tanısı Konulan Sık Görülen Hastalıklar
06 11 2025 Devamını oku »
Doğum Sonrası Yoğun Bakım: Annenin Sağlığı İçin Kritik Önlemler
06 11 2025 Devamını oku »
Akciğer Kanserinde Yeni Nesil Tedaviler: Hedefe Yönelik Terapiler ve İmmünoterapi
06 11 2025 Devamını oku »
Güneşin Zararlı Etkilerinden Korunma Yolları: Cildinizi Yaz Aylarında Nasıl Güvende Tutarsınız?
06 11 2025 Devamını oku »