23 10 2025
Pilor stenozu, bebeklerde görülen ve midenin çıkışında bulunan pilor kasının kalınlaşması sonucu mide içeriğinin ince bağırsağa geçişinin engellendiği bir durumdur. Bu durum, bebeklerde kusmaya ve beslenme sorunlarına yol açabilir. Erken teşhis ve tedavi, bebeğin sağlığı açısından kritik öneme sahiptir. Bu yazıda, pilor stenozunun belirtilerini, nedenlerini, teşhis yöntemlerini ve tedavi seçeneklerini ayrıntılı olarak inceleyeceğiz.
Pilor stenozu, midenin alt ucunda, mide ile ince bağırsak arasındaki geçişi sağlayan pilor kasının anormal derecede kalınlaşması ve daralması durumudur. Bu kalınlaşma, mide içeriğinin ince bağırsağa geçmesini zorlaştırır veya tamamen engeller. Sonuç olarak, bebek beslendikten kısa bir süre sonra şiddetli bir şekilde kusmaya başlar. Pilor stenozu genellikle doğumdan sonraki ilk haftalarda ortaya çıkar ve erkek bebeklerde kız bebeklere göre daha sık görülür.
Pilor, midenin alt kısmında yer alan ve mide içeriğinin kontrollü bir şekilde ince bağırsağa geçmesini sağlayan bir kas halkasıdır. Sindirim sürecinde, mide yiyecekleri parçalar ve sindirim sıvılarıyla karıştırır. Daha sonra bu yarı sindirilmiş yiyecekler, pilor aracılığıyla ince bağırsağa geçer. Pilor, bu geçişi düzenleyerek ince bağırsağın sindirim yükünü dengeler.
Pilor stenozunda, pilor kası aşırı derecede kalınlaşır. Bu kalınlaşma, pilor kanalını daraltır ve mide içeriğinin ince bağırsağa geçişini engeller. Mide kasları, içeriği bağırsaklara itmek için daha fazla çalışır. Ancak pilorun daralmış olması nedeniyle, mide içeriği birikir ve sonunda şiddetli kusmaya neden olur. Kusmuk genellikle fışkırır tarzda ve bol miktarda olur.
Pilor stenozunun kesin nedeni tam olarak bilinmemektedir. Ancak genetik ve çevresel faktörlerin rol oynadığı düşünülmektedir. Ailede pilor stenozu öyküsü olan bebeklerde bu durumun görülme olasılığı daha yüksektir. Ayrıca, bazı antibiyotiklerin (özellikle eritromisin) doğumdan sonraki ilk haftalarda kullanılması pilor stenozu riskini artırabilir.
Pilor stenozunun genetik yatkınlıkla ilişkili olduğu düşünülmektedir. Ailede pilor stenozu öyküsü olan bebeklerde bu durumun görülme riski artar. Ancak, pilor stenozu tek bir genin mutasyonu sonucu ortaya çıkmaz. Birden fazla genin etkileşimi ve çevresel faktörlerin bir araya gelmesiyle oluştuğu düşünülmektedir.
Çevresel faktörlerin pilor stenozunun gelişiminde rol oynadığı düşünülmektedir. Özellikle doğumdan sonraki ilk haftalarda kullanılan bazı antibiyotiklerin (eritromisin gibi) pilor stenozu riskini artırdığı bilinmektedir. Ayrıca, annenin hamilelik sırasında sigara içmesi veya bazı ilaçları kullanması da pilor stenozu riskini artırabilir.
Pilor stenozunun en belirgin belirtisi, beslenmeden sonra ortaya çıkan fışkırır tarzda kusmadır. Kusmuk genellikle safrasızdır, yani yeşil renkte değildir. Diğer belirtiler arasında kabızlık, kilo alamama, dehidratasyon ve açlık hissi yer alır. Belirtiler genellikle doğumdan sonraki 2-6 hafta içinde başlar.
Pilor stenozunun en karakteristik belirtisi fışkırır tarzda kusmadır. Kusmuk, bebeğin midesinden kuvvetli bir şekilde fışkırır ve birkaç metre uzağa kadar gidebilir. Kusma genellikle beslenmeden sonraki 15-30 dakika içinde ortaya çıkar. Kusmuk safrasızdır, yani yeşil renkte değildir. Bu, kusmuğun ince bağırsaktan değil, mideden geldiğini gösterir. İlk başlarda kusma hafif olabilir ve her beslenmede görülmeyebilir. Ancak pilor kanalı daraldıkça kusma daha sık ve şiddetli hale gelir.
Pilor stenozunda, mide içeriğinin ince bağırsağa geçişi engellendiği için bebek yeterli miktarda sıvı ve besin alamaz. Bu durum, bağırsak hareketlerini yavaşlatır ve kabızlığa neden olabilir. Bebek normalden daha az sayıda dışkı yapar ve dışkı sert ve kuru olabilir.
Pilor stenozunda, bebek sürekli olarak kusarak aldığı besinlerin çoğunu kaybeder. Bu durum, kilo alamamaya ve büyüme geriliğine yol açar. Bebek normal gelişim eğrisinin altında kalır ve yaşına göre daha zayıf görünür.
Sürekli kusma, bebekte sıvı kaybına ve dehidratasyona neden olabilir. Dehidratasyonun belirtileri arasında ağız kuruluğu, gözyaşı olmaması, idrar miktarında azalma ve cilt elastikiyetinde azalma yer alır. Şiddetli dehidratasyon, bebeğin genel sağlık durumunu ciddi şekilde etkileyebilir ve acil tıbbi müdahale gerektirebilir.
Pilor stenozunda, bebek kusmasına rağmen açlık hissetmeye devam eder. Çünkü kusma, midedeki içeriği boşaltır ancak bebeğin besin ihtiyacını karşılamaz. Bebek sık sık emmek ister ve huzursuz görünür.
Pilor stenozu teşhisi, fizik muayene, tıbbi öykü ve görüntüleme yöntemleri kullanılarak konulur. Fizik muayene sırasında, doktor bebeğin karnını palpe ederek pilor kasındaki kalınlaşmayı hissedebilir. Ultrason, pilor kasının kalınlığını ve mide içeriğinin geçişini değerlendirmek için kullanılan en yaygın görüntüleme yöntemidir. Bazı durumlarda, üst gastrointestinal sistem (GİS) filmi de kullanılabilir.
Fizik muayene, pilor stenozu teşhisinin ilk adımıdır. Doktor, bebeğin tıbbi öyküsünü dinler ve belirtilerini değerlendirir. Daha sonra, bebeğin karnını palpe ederek pilor kasındaki kalınlaşmayı hissetmeye çalışır. Pilor kası, genellikle zeytin şeklinde bir kitle olarak hissedilir. Ancak, her zaman elle hissedilemeyebilir, özellikle de bebek huzursuzsa veya karın kasları gerginse.
Ultrason, pilor stenozu teşhisinde kullanılan en yaygın ve etkili görüntüleme yöntemidir. Ultrason, ses dalgaları kullanarak iç organların görüntülerini oluşturur. Pilor stenozunda, ultrason ile pilor kasının kalınlığı ve uzunluğu ölçülür. Pilor kasının kalınlığı 3 mm'den fazla veya uzunluğu 15 mm'den fazla ise pilor stenozu tanısı konulabilir. Ayrıca, ultrason ile mide içeriğinin pilordan geçişi de değerlendirilebilir.
Üst GİS filmi, baryumlu bir kontrast madde içirilerek yemek borusu, mide ve ince bağırsağın röntgen filmlerinin çekildiği bir görüntüleme yöntemidir. Pilor stenozunda, üst GİS filminde mide içeriğinin pilordan geçişinin yavaşladığı veya tamamen engellendiği görülebilir. Ayrıca, mide duvarında genişleme ve pilor kanalında daralma tespit edilebilir. Ancak, ultrasonun daha az invaziv ve daha doğru sonuçlar vermesi nedeniyle, üst GİS filmi pilor stenozu teşhisinde daha az kullanılmaktadır.
Pilor stenozu teşhisi için kan testleri doğrudan kullanılmaz. Ancak, dehidratasyon ve elektrolit dengesizliklerini değerlendirmek için kan testleri yapılabilir. Pilor stenozunda, sürekli kusma nedeniyle bebekte sodyum, potasyum ve klor gibi elektrolitlerin seviyelerinde düşüş görülebilir. Ayrıca, metabolik alkaloz adı verilen bir asit-baz dengesizliği de ortaya çıkabilir. Kan testleri, bu dengesizlikleri tespit etmeye ve tedavi planını yönlendirmeye yardımcı olur.
Pilor stenozu belirtileri, diğer bazı durumlarla karışabilir. Bu nedenle, ayırıcı tanı yapmak önemlidir. Pilor stenozu ile karışabilecek durumlar arasında gastroözofageal reflü, süt alerjisi, enfeksiyonlar ve diğer mide-bağırsak sorunları yer alır. Doktor, bebeğin belirtilerini, tıbbi öyküsünü ve test sonuçlarını dikkatlice değerlendirerek doğru tanıyı koymaya çalışır.
Pilor stenozunun tek etkili tedavisi cerrahidir. Cerrahi işlem, pilor kasının kalınlaşmış kısmının kesilerek açılması ve mide içeriğinin ince bağırsağa geçişinin sağlanmasıdır. Bu ameliyat, piloromiyotomi olarak adlandırılır. Piloromiyotomi, açık cerrahi veya laparoskopik yöntemle yapılabilir. Ameliyat öncesinde, bebeğin dehidratasyonunu düzeltmek ve elektrolit dengesini sağlamak için intravenöz sıvılar verilir.
Pilor stenozu teşhisi konulduktan sonra, bebeğin ameliyata hazırlanması önemlidir. Ameliyat öncesinde, bebeğin dehidratasyonunu düzeltmek ve elektrolit dengesini sağlamak için intravenöz sıvılar verilir. Ayrıca, bebeğin mide içeriğini boşaltmak için nazogastrik sonda takılabilir. Bebeğin genel sağlık durumu stabilize edildikten sonra ameliyat planlanır.
Piloromiyotomi, pilor stenozunun cerrahi tedavisidir. Bu ameliyatta, pilor kasının kalınlaşmış kısmı kesilerek açılır ve mide içeriğinin ince bağırsağa geçişi sağlanır. Piloromiyotomi, açık cerrahi veya laparoskopik yöntemle yapılabilir.
Açık cerrahi piloromiyotomi, karın bölgesinde küçük bir kesi yapılarak gerçekleştirilir. Cerrah, pilor kasını bulur ve kalınlaşmış kısmını dikkatlice keser. Kasın iç tabakası (mukoza) sağlam bırakılır. Kesi, pilor kanalının genişlemesini sağlar ve mide içeriğinin ince bağırsağa geçişini kolaylaştırır.
Laparoskopik piloromiyotomi, karın bölgesinde küçük kesiler açılarak ve bu kesilerden ince bir kamera (laparoskop) ve cerrahi aletler sokularak gerçekleştirilir. Cerrah, laparoskop aracılığıyla pilor kasını görüntüleyerek kalınlaşmış kısmını keser. Laparoskopik yöntem, daha az invazivdir ve daha küçük yara izlerine neden olur. Ayrıca, iyileşme süreci genellikle daha hızlıdır.
Piloromiyotomi sonrası, bebek genellikle aynı gün veya ertesi gün beslenmeye başlar. İlk başlarda, küçük miktarlarda ve sık sık beslenmek önemlidir. Beslenme miktarı ve sıklığı, bebeğin toleransına göre kademeli olarak artırılır. Ameliyat sonrası kusma görülebilir, ancak genellikle birkaç gün içinde azalır ve kaybolur. Bebeğin yara yeri enfeksiyonu belirtileri açısından takip edilmesi önemlidir. Ameliyat sonrası iyileşme süreci genellikle hızlıdır ve bebekler kısa sürede normal beslenmelerine dönerler.
Piloromiyotomi genellikle güvenli bir ameliyattır. Ancak, nadiren de olsa bazı komplikasyonlar görülebilir. Bu komplikasyonlar arasında şunlar yer alır:
Bu komplikasyonlar genellikle nadirdir ve uygun tedavi ile düzeltilebilir.
Pilor stenozunun prognozu genellikle mükemmeldir. Piloromiyotomi ameliyatı, çoğu bebekte kalıcı olarak sorunu çözer. Ameliyat sonrası bebekler normal beslenmelerine dönerler ve sağlıklı bir şekilde büyürler. Nadiren de olsa, bazı bebeklerde ameliyat sonrası kusma devam edebilir veya pilor stenozu tekrar edebilir. Bu durumlarda, ek tedavi gerekebilir.
Pilor stenozu ameliyatı geçiren bebeklerin uzun dönem takibi genellikle gerekli değildir. Ancak, bazı durumlarda doktor, bebeğin büyüme ve gelişmesini izlemek için düzenli kontroller önerebilir. Özellikle, ameliyat sonrası kusma devam ederse veya pilor stenozu tekrar ederse, ek değerlendirme ve tedavi gerekebilir.
Pilor stenozu, bebeklerde görülen ve mide içeriğinin ince bağırsağa geçişini engelleyen bir durumdur. Erken teşhis ve tedavi, bebeğin sağlığı açısından kritik öneme sahiptir. Pilor stenozunun en belirgin belirtisi, beslenmeden sonra ortaya çıkan fışkırır tarzda kusmadır. Teşhis, fizik muayene, ultrason ve diğer görüntüleme yöntemleri kullanılarak konulur. Tedavi, piloromiyotomi adı verilen cerrahi bir işlemdir. Piloromiyotomi, çoğu bebekte kalıcı olarak sorunu çözer ve bebekler normal beslenmelerine dönerler. Pilor stenozu şüphesi olan bebeklerin vakit kaybetmeden bir doktora götürülmesi önemlidir.
Pilor stenozunun genetik yatkınlıkla ilişkili olduğu düşünülmektedir. Ailede pilor stenozu öyküsü olan bebeklerde bu durumun görülme riski artar. Ancak, pilor stenozu tek bir genin mutasyonu sonucu ortaya çıkmaz. Birden fazla genin etkileşimi ve çevresel faktörlerin bir araya gelmesiyle oluştuğu düşünülmektedir.
Pilor stenozu kendiliğinden geçmez. Pilor kasındaki kalınlaşma, mide içeriğinin ince bağırsağa geçişini engeller ve bu durum ancak cerrahi müdahale ile düzeltilebilir.
Pilor stenozu ameliyatı (piloromiyotomi) genellikle 30-60 dakika sürer. Ameliyat süresi, cerrahın deneyimine, kullanılan yönteme (açık cerrahi veya laparoskopik) ve bebeğin genel sağlık durumuna bağlı olarak değişebilir.
Pilor stenozu ameliyatı sonrası bebeğin beslenmesine dikkat etmek önemlidir. İlk başlarda, küçük miktarlarda ve sık sık beslenmek önemlidir. Beslenme miktarı ve sıklığı, bebeğin toleransına göre kademeli olarak artırılır. Ayrıca, bebeğin yara yeri enfeksiyonu belirtileri açısından takip edilmesi ve doktorun önerilerine uyulması gerekir.
Pilor stenozu genellikle doğumdan sonraki 2-6 hafta içinde görülür. Nadiren daha geç yaşlarda da ortaya çıkabilir.
Pilor stenozu ameliyatı (piloromiyotomi) genellikle kalıcı bir çözümdür. Ancak, nadiren de olsa bazı bebeklerde pilor stenozu tekrar edebilir. Bu durumda, ek tedavi gerekebilir.
Pilor stenozu erken teşhis ve tedavi edilirse, bebekler normal gelişir. Ameliyat sonrası bebekler normal beslenmelerine dönerler ve sağlıklı bir şekilde büyürler.
Kan Kanseri Ve İlik Kanseri Aynı şey mi?
06 11 2025 Devamını oku »
Endoskopi İşlemi İçin Hangi Doktora Gidilmelidir?
06 11 2025 Devamını oku »
Endoskopi Riskli Bir İşlem midir?
06 11 2025 Devamını oku »
İlik kanserinin son evresinde neler olur?
06 11 2025 Devamını oku »
İlik kanseri kaç yaşında olur?
06 11 2025 Devamını oku »
Endoskopi Çeşitleri Nelerdir?
06 11 2025 Devamını oku »
Kemik İliği Kanseri Kanda Çıkar Mı?
06 11 2025 Devamını oku »
Kemik İliği Kanseri Nasıl Belli Olur?
06 11 2025 Devamını oku »
Pulmoner hipertansiyon hastaları seyahat edebilir mi?
06 11 2025 Devamını oku »