Çocuklarda Sık Görülen Nörolojik Hastalıklar ve Erken Tanının Önemi

01 10 2025

Çocuklarda Sık Görülen Nörolojik Hastalıklar ve Erken Tanının Önemi
PediatriGenetikÇocuk Nörolojisi

Çocuklarda Sık Görülen Nörolojik Hastalıklar ve Erken Tanının Önemi

Çocuklarda Sık Görülen Nörolojik Hastalıklar ve Erken Tanının Önemi

Çocukluk çağı, beyin ve sinir sisteminin hızla geliştiği, öğrenme ve adaptasyonun en yoğun olduğu dönemdir. Bu dönemde ortaya çıkan nörolojik hastalıklar, çocuğun gelişimini, öğrenme yeteneklerini ve yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilir. Bu nedenle, çocuklarda sık görülen nörolojik hastalıklar hakkında bilgi sahibi olmak ve erken tanımanın önemini anlamak, hem ebeveynler hem de sağlık profesyonelleri için hayati öneme sahiptir.

Nörolojik Hastalıklar Nedir?

Nörolojik hastalıklar, beyin, omurilik, sinirler ve kasları etkileyen geniş bir hastalık grubunu kapsar. Bu hastalıklar, doğum öncesi, doğum sırasında veya doğum sonrasında ortaya çıkabilir ve genetik faktörler, enfeksiyonlar, travmalar veya çevresel etkenler gibi çeşitli nedenlerle gelişebilir. Çocuklarda görülen nörolojik hastalıklar, motor becerilerde, duyusal algıda, bilişsel fonksiyonlarda, davranışlarda ve öğrenme yeteneklerinde çeşitli sorunlara yol açabilir.

Çocuklarda Nörolojik Hastalıkların Belirtileri Nelerdir?

Nörolojik hastalıkların belirtileri, hastalığın türüne, şiddetine ve çocuğun yaşına göre değişiklik gösterebilir. Ancak, dikkat edilmesi gereken bazı genel belirtiler şunlardır:

  • Gelişimsel Gerilik: Yaşıtlarına göre motor becerilerde (oturma, emekleme, yürüme), konuşmada veya sosyal etkileşimde gecikme.
  • Nöbetler: İstemsiz kasılmalar, bilinç kaybı veya davranış değişiklikleri.
  • Baş Ağrısı: Sık tekrarlayan, şiddetli veya diğer belirtilerle birlikte görülen baş ağrıları.
  • Denge Problemleri: Yürümede zorlanma, sık düşme veya koordinasyon eksikliği.
  • Kas Güçsüzlüğü: Vücudun bir veya birden fazla bölgesinde kas güçsüzlüğü veya felç.
  • Duyusal Problemler: Dokunma, sıcaklık, ağrı veya diğer duyularda anormallikler.
  • Konuşma Bozuklukları: Konuşmada zorlanma, kelime bulma güçlüğü veya anlaşılmaz konuşma.
  • Davranış Problemleri: Aşırı hareketlilik, dikkat eksikliği, dürtüsellik, agresif davranışlar veya otizm spektrum bozukluğu belirtileri.
  • Öğrenme Güçlükleri: Okuma, yazma, matematik veya diğer akademik becerilerde zorlanma.
  • Uyku Bozuklukları: Uykuya dalmada zorlanma, sık uyanma, gece terörü veya uyurgezerlik.

Bu belirtilerden herhangi birinin çocuğunuzda görülmesi durumunda, vakit kaybetmeden bir çocuk nöroloğu veya çocuk doktoruna başvurmanız önemlidir.

Çocuklarda Sık Görülen Nörolojik Hastalıklar

Çocukluk çağında birçok farklı nörolojik hastalık görülebilir. Bunlardan en sık karşılaşılanları şunlardır:

Epilepsi

Epilepsi, beyin hücrelerinin anormal elektriksel aktivitesi sonucu tekrarlayan nöbetlerle karakterize kronik bir nörolojik hastalıktır. Nöbetler, kısa süreli bilinç kaybı, kasılmalar, istemsiz hareketler veya duyusal değişiklikler şeklinde ortaya çıkabilir. Epilepsinin nedeni her zaman belirlenemeyebilir, ancak genetik faktörler, beyin hasarı, enfeksiyonlar veya metabolik bozukluklar epilepsiye yol açabilir. Epilepsi tanısı, nöbetlerin türü, sıklığı, EEG (elektroensefalografi) bulguları ve diğer tıbbi testler değerlendirilerek konulur. Tedavi genellikle antiepileptik ilaçlarla yapılır ve çoğu çocukta nöbetler kontrol altına alınabilir. Bazı durumlarda, cerrahi tedavi veya ketojenik diyet gibi alternatif tedaviler de uygulanabilir.

Epilepsi Türleri

  • Jeneralize Nöbetler: Beynin her iki yarım küresini etkileyen nöbetlerdir. Tonik-klonik nöbetler (büyük nöbet), absans nöbetler (dalma nöbeti) ve miyoklonik nöbetler (ani kas seğirmeleri) bu gruba girer.
  • Fokal Nöbetler: Beynin belirli bir bölgesinden başlayan nöbetlerdir. Basit fokal nöbetlerde bilinç kaybı olmazken, kompleks fokal nöbetlerde bilinç kaybı veya bilinç bulanıklığı görülebilir.

Epilepsi Tedavisi

Epilepsi tedavisinin amacı, nöbetleri kontrol altına almak ve çocuğun yaşam kalitesini artırmaktır. Antiepileptik ilaçlar, nöbetleri önlemek veya sıklığını azaltmak için kullanılır. İlaç tedavisi genellikle tek bir ilaçla başlar ve gerekirse birden fazla ilaç kombinasyonu kullanılabilir. İlaçların yan etkileri yakından takip edilmeli ve tedaviye uyum önemlidir. İlaç tedavisine yanıt vermeyen bazı hastalarda, cerrahi tedavi veya ketojenik diyet gibi alternatif tedaviler düşünülebilir.

Serebral Palsi

Serebral palsi (SP), doğum öncesi, doğum sırasında veya doğumdan kısa bir süre sonra meydana gelen beyin hasarı sonucu ortaya çıkan bir grup motor bozukluğu ifade eder. SP, kas tonusu, hareket ve koordinasyon problemlerine yol açar. SP'nin nedeni her zaman belirlenemeyebilir, ancak prematüre doğum, düşük doğum ağırlığı, enfeksiyonlar, doğum travması veya beyin kanaması gibi faktörler SP riskini artırabilir. SP tanısı, çocuğun motor becerileri, refleksleri, kas tonusu ve gelişimsel değerlendirmesiyle konulur. Tedavi, multidisipliner bir yaklaşım gerektirir ve fizik tedavi, iş uğraşı terapisi, konuşma terapisi, ilaç tedavisi ve ortezler gibi çeşitli yöntemleri içerir. SP'nin kesin bir tedavisi olmamasına rağmen, erken tanı ve uygun tedavi ile çocuğun fonksiyonel yetenekleri ve yaşam kalitesi önemli ölçüde artırılabilir.

Serebral Palsi Türleri

  • Spastik Serebral Palsi: En sık görülen türdür. Kaslarda sertlik ve gerginlik (spastisite) ile karakterizedir.
  • Diskinetik Serebral Palsi: İstemsiz, kontrolsüz hareketlerle karakterizedir. Atetoid, distonik ve koreatetoid tipleri bulunur.
  • Ataksik Serebral Palsi: Denge ve koordinasyon problemleriyle karakterizedir.
  • Mikst Serebral Palsi: Birden fazla türün özelliklerini taşıyan serebral palsi türüdür.

Serebral Palsi Tedavisi

Serebral palsi tedavisinin amacı, çocuğun motor becerilerini geliştirmek, bağımsızlığını artırmak ve yaşam kalitesini yükseltmektir. Tedavi, multidisipliner bir yaklaşım gerektirir ve aşağıdaki yöntemleri içerebilir:

  • Fizik Tedavi: Kasları güçlendirmek, esnekliği artırmak ve motor becerileri geliştirmek için egzersizler ve manipülasyonlar kullanılır.
  • İş Uğraşı Terapisi: Günlük yaşam aktivitelerini (giyinme, yemek yeme, banyo yapma vb.) kolaylaştırmak için adaptasyonlar ve stratejiler öğretilir.
  • Konuşma Terapisi: Konuşma, dil ve yutma problemlerini düzeltmek için özel teknikler kullanılır.
  • İlaç Tedavisi: Spastisiteyi azaltmak, nöbetleri kontrol altına almak veya ağrıyı yönetmek için ilaçlar kullanılabilir.
  • Ortezler: Destek sağlamak, kasları doğru pozisyonda tutmak ve hareketleri kolaylaştırmak için ortezler kullanılabilir.
  • Cerrahi Tedavi: Kasları gevşetmek, kemik deformitelerini düzeltmek veya sinirleri serbest bırakmak için cerrahi müdahaleler yapılabilir.

Otizm Spektrum Bozukluğu

Otizm spektrum bozukluğu (OSB), sosyal etkileşim, iletişim ve davranışlarda belirgin farklılıklar ile karakterize nörogelişimsel bir bozukluktur. OSB'nin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik faktörlerin ve çevresel etkenlerin rol oynadığı düşünülmektedir. OSB tanısı, çocuğun davranışlarını, sosyal etkileşimlerini ve iletişim becerilerini değerlendiren standart testler ve gözlemlerle konulur. OSB'nin belirtileri her çocukta farklılık gösterebilir, ancak en sık görülen belirtiler şunlardır: sosyal etkileşimde zorluklar, iletişimde gecikme veya eksiklik, tekrarlayıcı davranışlar, sınırlı ilgi alanları ve duyusal hassasiyetler. OSB'nin kesin bir tedavisi olmamasına rağmen, erken tanı ve yoğun davranışsal terapi, çocuğun sosyal, iletişim ve davranışsal becerilerini geliştirmesine yardımcı olabilir.

Otizm Spektrum Bozukluğu Belirtileri

  • Sosyal Etkileşimde Zorluklar: Göz teması kurmaktan kaçınma, başkalarının duygularını anlamakta zorlanma, akranlarıyla ilişki kurmakta güçlük çekme.
  • İletişimde Gecikme veya Eksiklik: Konuşmaya başlamada gecikme, kelime dağarcığının sınırlı olması, konuşmayı iletişim amaçlı kullanmakta zorlanma, karşılıklı konuşma becerilerinin eksik olması.
  • Tekrarlayıcı Davranışlar: El çırpma, sallanma, dönme gibi tekrarlayıcı hareketler, nesneleri sıralama veya dizme, rutinlere bağlılık gösterme, değişikliklere karşı direnç gösterme.
  • Sınırlı İlgi Alanları: Belirli bir konu veya nesneye aşırı ilgi duyma, diğer ilgi alanlarına karşı ilgisizlik gösterme.
  • Duyusal Hassasiyetler: Seslere, ışıklara, dokunmaya, tatlara veya kokulara karşı aşırı duyarlılık veya duyarsızlık.

Otizm Spektrum Bozukluğu Tedavisi

Otizm spektrum bozukluğu tedavisinin amacı, çocuğun gelişimini desteklemek, sosyal, iletişim ve davranışsal becerilerini geliştirmek ve bağımsızlığını artırmaktır. Tedavi, multidisipliner bir yaklaşım gerektirir ve aşağıdaki yöntemleri içerebilir:

  • Davranışsal Terapi: Uygulamalı davranış analizi (ABA), Denver modeli, TEACCH gibi davranışsal terapi yöntemleri, çocuğun sosyal, iletişim ve davranışsal becerilerini geliştirmesine yardımcı olur.
  • Konuşma Terapisi: Konuşma ve dil becerilerini geliştirmek için özel teknikler kullanılır.
  • Uğraşı Terapisi: Günlük yaşam aktivitelerini kolaylaştırmak ve duyusal hassasiyetleri yönetmek için adaptasyonlar ve stratejiler öğretilir.
  • Eğitimsel Yaklaşımlar: Özel eğitim programları, çocuğun öğrenme ihtiyaçlarına uygun olarak tasarlanır.
  • İlaç Tedavisi: Eşlik eden davranış problemlerini (hiperaktivite, dikkat eksikliği, agresif davranışlar) yönetmek için ilaçlar kullanılabilir.

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB), dikkat eksikliği, hiperaktivite ve dürtüsellik belirtileri ile karakterize nörogelişimsel bir bozukluktur. DEHB'nin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik faktörlerin ve çevresel etkenlerin rol oynadığı düşünülmektedir. DEHB tanısı, çocuğun davranışlarını, dikkatini ve dürtüselliğini değerlendiren standart testler ve gözlemlerle konulur. DEHB'nin belirtileri her çocukta farklılık gösterebilir, ancak en sık görülen belirtiler şunlardır: dikkatini sürdürmekte zorlanma, dikkatinin kolayca dağılması, unutkanlık, organizasyon becerilerinin zayıf olması, yerinde duramama, aşırı hareketlilik, sessizce oynamakta zorlanma, çok konuşma, soruları tamamlamadan cevaplama, sırasını beklemekte zorlanma ve başkalarının sözünü kesme. DEHB'nin tedavisi genellikle ilaç tedavisi ve davranışsal terapi kombinasyonu ile yapılır. İlaçlar, dikkatini artırmaya ve hiperaktiviteyi azaltmaya yardımcı olurken, davranışsal terapi, çocuğun davranışlarını yönetmesine, öğrenme becerilerini geliştirmesine ve sosyal ilişkilerini güçlendirmesine yardımcı olur.

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Belirtileri

  • Dikkat Eksikliği: Detaylara dikkat etmekte zorlanma, dikkatinin kolayca dağılması, yönergeleri takip etmekte zorlanma, işleri organize etmekte güçlük çekme, eşyalarını kaybetme, unutkanlık.
  • Hiperaktivite: Yerinde duramama, sürekli hareket halinde olma, sessizce oynamakta zorlanma, çok konuşma.
  • Dürtüsellik: Soruları tamamlamadan cevaplama, sırasını beklemekte zorlanma, başkalarının sözünü kesme, düşünmeden hareket etme.

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Tedavisi

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu tedavisinin amacı, çocuğun dikkatini artırmak, hiperaktiviteyi azaltmak, dürtüselliği kontrol altına almak, öğrenme becerilerini geliştirmek ve sosyal ilişkilerini güçlendirmektir. Tedavi, multidisipliner bir yaklaşım gerektirir ve aşağıdaki yöntemleri içerebilir:

  • İlaç Tedavisi: Uyarıcı ilaçlar (metilfenidat, amfetamin) ve uyarıcı olmayan ilaçlar (atomoksetin, guanfacin) dikkatini artırmaya ve hiperaktiviteyi azaltmaya yardımcı olur.
  • Davranışsal Terapi: Davranış yönetimi teknikleri, çocuğun davranışlarını yönetmesine, öğrenme becerilerini geliştirmesine ve sosyal ilişkilerini güçlendirmesine yardımcı olur.
  • Eğitimsel Yaklaşımlar: Özel eğitim programları, çocuğun öğrenme ihtiyaçlarına uygun olarak tasarlanır.
  • Ebeveyn Eğitimi: Ebeveynlere, DEHB hakkında bilgi verilir ve çocuklarının davranışlarını yönetmelerine yardımcı olacak stratejiler öğretilir.

Migren

Migren, çocuklarda da görülebilen, tekrarlayan baş ağrıları ile karakterize bir nörolojik hastalıktır. Migren ağrıları genellikle zonklayıcı, tek taraflı ve orta veya şiddetli yoğunluktadır. Ağrıya bulantı, kusma, ışığa ve sese karşı hassasiyet eşlik edebilir. Çocuklarda migrenin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik faktörlerin ve çevresel etkenlerin rol oynadığı düşünülmektedir. Migren tanısı, baş ağrılarının sıklığı, şiddeti, süresi ve eşlik eden belirtiler değerlendirilerek konulur. Migren tedavisi, ağrı kesici ilaçlar, migren önleyici ilaçlar ve yaşam tarzı değişikliklerini içerir. Ağrı kesici ilaçlar, ağrı atağı sırasında kullanılırken, migren önleyici ilaçlar, ağrı ataklarının sıklığını ve şiddetini azaltmak için kullanılır. Yaşam tarzı değişiklikleri, düzenli uyku, sağlıklı beslenme, stresten kaçınma ve tetikleyici faktörlerden uzak durmayı içerir.

Migren Belirtileri

  • Baş Ağrısı: Zonklayıcı, tek taraflı, orta veya şiddetli yoğunlukta baş ağrısı.
  • Bulantı ve Kusma: Baş ağrısına eşlik eden bulantı ve kusma.
  • Işığa ve Sese Karşı Hassasiyet: Baş ağrısı sırasında ışığa ve sese karşı aşırı duyarlılık.
  • Aura: Bazı çocuklarda baş ağrısından önce görme bozuklukları (parlak ışıklar, zigzak çizgiler), duyu bozuklukları (karıncalanma, uyuşma) veya konuşma bozuklukları görülebilir.

Migren Tedavisi

Migren tedavisinin amacı, ağrı ataklarını durdurmak, ağrı ataklarının sıklığını ve şiddetini azaltmak ve çocuğun yaşam kalitesini artırmaktır. Tedavi, aşağıdaki yöntemleri içerebilir:

  • Ağrı Kesici İlaçlar: Parasetamol, ibuprofen gibi ağrı kesici ilaçlar, hafif veya orta şiddetli ağrı ataklarını durdurmak için kullanılabilir.
  • Migren Önleyici İlaçlar: Propranolol, amitriptilin, topiramat gibi migren önleyici ilaçlar, ağrı ataklarının sıklığını ve şiddetini azaltmak için kullanılabilir.
  • Triptanlar: Sumatriptan, rizatriptan gibi triptanlar, şiddetli ağrı ataklarını durdurmak için kullanılabilir.
  • Yaşam Tarzı Değişiklikleri: Düzenli uyku, sağlıklı beslenme, stresten kaçınma ve tetikleyici faktörlerden uzak durma, migren ataklarının sıklığını azaltmaya yardımcı olabilir.

Tik Bozuklukları

Tik bozuklukları, istemsiz, ani, tekrarlayıcı ve amaçsız hareketler (motor tikler) veya sesler (vokal tikler) ile karakterize nörolojik bozukluklardır. Tikler geçici olabilir veya kronikleşebilir. Tik bozukluklarının nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik faktörlerin ve çevresel etkenlerin rol oynadığı düşünülmektedir. Tik bozukluklarının tanısı, tiklerin türü, sıklığı, süresi ve çocuğun yaşamını nasıl etkilediği değerlendirilerek konulur. Tik bozukluklarının tedavisi genellikle davranışsal terapi (alışkanlık tersine çevirme terapisi) ve ilaç tedavisi kombinasyonu ile yapılır. Alışkanlık tersine çevirme terapisi, tiklerin farkındalığını artırmaya ve tiklerin yerine başka davranışlar koymaya yardımcı olur. İlaçlar, tiklerin şiddetini azaltmaya yardımcı olabilir.

Tik Bozuklukları Türleri

  • Geçici Tik Bozukluğu: Tiklerin 1 yıldan kısa sürdüğü ve genellikle kendiliğinden düzeldiği tik bozukluğudur.
  • Kronik Motor veya Vokal Tik Bozukluğu: Motor tiklerin veya vokal tiklerin 1 yıldan uzun sürdüğü tik bozukluğudur.
  • Tourette Sendromu: Hem motor tiklerin hem de vokal tiklerin 1 yıldan uzun sürdüğü tik bozukluğudur.

Tik Bozuklukları Tedavisi

Tik bozuklukları tedavisinin amacı, tiklerin şiddetini azaltmak ve çocuğun yaşam kalitesini artırmaktır. Tedavi, aşağıdaki yöntemleri içerebilir:

  • Davranışsal Terapi (Alışkanlık Tersine Çevirme Terapisi): Tiklerin farkındalığını artırmaya ve tiklerin yerine başka davranışlar koymaya yardımcı olur.
  • İlaç Tedavisi: Tiklerin şiddetini azaltmak için ilaçlar (alfa-adrenerjik agonistler, antipsikotikler) kullanılabilir.

Erken Tanının Önemi

Çocuklarda nörolojik hastalıkların erken tanınması, çocuğun gelişimini desteklemek, komplikasyonları önlemek ve yaşam kalitesini artırmak için hayati öneme sahiptir. Erken tanı sayesinde, tedaviye daha erken başlanabilir ve hastalığın ilerlemesi yavaşlatılabilir veya durdurulabilir. Erken tanı, çocuğun eğitim, sosyal etkileşim ve mesleki gelişimine olumlu katkıda bulunur. Ayrıca, ailelerin hastalıkla başa çıkma stratejileri geliştirmesine ve destek almasına yardımcı olur.

Erken Tanı Nasıl Konulur?

Erken tanı, ebeveynlerin, öğretmenlerin ve sağlık profesyonellerinin işbirliği ile konulur. Ebeveynler, çocuklarının davranışlarını, gelişimini ve sağlık durumunu yakından takip etmeli ve herhangi bir anormallik fark ettiklerinde doktora başvurmalıdır. Öğretmenler, çocukların okul performansını, sosyal etkileşimlerini ve davranışlarını gözlemlemeli ve sorunlu durumları ebeveynlere bildirmelidir. Sağlık profesyonelleri, çocukların rutin kontrollerinde nörolojik muayene yapmalı ve gerekli gördüklerinde ileri tetkikler istemelidir.

Nörolojik Değerlendirme ve Tanı Yöntemleri

Nörolojik değerlendirme, çocuğun nörolojik fonksiyonlarını değerlendirmek için yapılan bir dizi muayene ve testten oluşur. Nörolojik değerlendirme, çocuğun tıbbi öyküsü, fiziksel muayenesi, nörolojik muayenesi ve gerekli görülen laboratuvar ve görüntüleme testlerini içerir.

  • Tıbbi Öykü: Çocuğun doğum öyküsü, gelişimsel öyküsü, aşı öyküsü, hastalık öyküsü, aile öyküsü ve kullandığı ilaçlar hakkında bilgi alınır.
  • Fiziksel Muayene: Çocuğun genel sağlık durumu, vital bulguları (ateş, nabız, tansiyon), büyüme ve gelişimi değerlendirilir.
  • Nörolojik Muayene: Çocuğun bilinç düzeyi, mental durumu, kraniyal sinir fonksiyonları, motor becerileri, duyusal algısı, refleksleri, koordinasyonu ve denge fonksiyonları değerlendirilir.
  • Laboratuvar Testleri: Kan testleri, idrar testleri, beyin omurilik sıvısı (BOS) incelemesi gibi laboratuvar testleri, enfeksiyonları, metabolik bozuklukları ve diğer hastalıkları tespit etmek için yapılabilir.
  • Görüntüleme Testleri: Beyin MR (manyetik rezonans görüntüleme), beyin BT (bilgisayarlı tomografi), EEG (elektroensefalografi), EMG (elektromiyografi) gibi görüntüleme testleri, beyin yapısını, aktivitesini ve sinir fonksiyonlarını değerlendirmek için yapılabilir.

Sonuç

Çocuklarda sık görülen nörolojik hastalıklar, çocuğun gelişimini, öğrenme yeteneklerini ve yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilir. Bu nedenle, ebeveynlerin, öğretmenlerin ve sağlık profesyonellerinin bu hastalıklar hakkında bilgi sahibi olması ve erken tanının önemini anlaması hayati öneme sahiptir. Erken tanı sayesinde, tedaviye daha erken başlanabilir ve hastalığın ilerlemesi yavaşlatılabilir veya durdurulabilir. Erken tanı, çocuğun eğitim, sosyal etkileşim ve mesleki gelişimine olumlu katkıda bulunur. Ayrıca, ailelerin hastalıkla başa çıkma stratejileri geliştirmesine ve destek almasına yardımcı olur. Çocuğunuzda nörolojik bir hastalık şüphesi varsa, vakit kaybetmeden bir çocuk nöroloğu veya çocuk doktoruna başvurmanız önemlidir.

#erken tanı#baş ağrısı#nörolojik hastalıklar#çocuk nörolojisi#epilepsi

Diğer Blog Yazıları

Hematoloji Yoğun Bakımda Yaşam Mücadelesi: Kan Hastalıkları ve Kritik Bakım

Hematoloji Yoğun Bakımda Yaşam Mücadelesi: Kan Hastalıkları ve Kritik Bakım

06 11 2025 Devamını oku »
Romatoid Artrit ve Beslenme: Ağrıyı Azaltmak İçin Ne Yemeli, Nelerden Kaçınmalı?

Romatoid Artrit ve Beslenme: Ağrıyı Azaltmak İçin Ne Yemeli, Nelerden Kaçınmalı?

06 11 2025 Devamını oku »
Çocuklarda Kalp Üfürümleri: Nedenleri, Belirtileri ve Tedavi Yaklaşımları

Çocuklarda Kalp Üfürümleri: Nedenleri, Belirtileri ve Tedavi Yaklaşımları

06 11 2025 Devamını oku »
Ani Solunum Yetmezliği: Nedenleri, Belirtileri ve Yoğun Bakım Yönetimi

Ani Solunum Yetmezliği: Nedenleri, Belirtileri ve Yoğun Bakım Yönetimi

06 11 2025 Devamını oku »
İnsan Kalbinin Anatomisi ve Kardiyovasküler Hastalıklarla İlişkisi

İnsan Kalbinin Anatomisi ve Kardiyovasküler Hastalıklarla İlişkisi

06 11 2025 Devamını oku »
İntensive Care Unit (ICU): Inside the Critical Care Environment

İntensive Care Unit (ICU): Inside the Critical Care Environment

06 11 2025 Devamını oku »
Uyku Kalitenizi Artırmanın Bilimsel Yolları: Fizyolojik Temeller ve Pratik İpuçları

Uyku Kalitenizi Artırmanın Bilimsel Yolları: Fizyolojik Temeller ve Pratik İpuçları

06 11 2025 Devamını oku »
Klinik Nörofizyoloji ile Tanısı Konulan Sık Görülen Hastalıklar

Klinik Nörofizyoloji ile Tanısı Konulan Sık Görülen Hastalıklar

06 11 2025 Devamını oku »
Doğum Sonrası Yoğun Bakım: Annenin Sağlığı İçin Kritik Önlemler

Doğum Sonrası Yoğun Bakım: Annenin Sağlığı İçin Kritik Önlemler

06 11 2025 Devamını oku »