Patent Foramen Ovale (PFO) Nedir?

16 10 2025

Patent Foramen Ovale (PFO) Nedir?
NörolojiKardiyolojiKalp ve Damar Cerrahisi

Patent Foramen Ovale (PFO) Nedir?

Patent Foramen Ovale (PFO) Nedir?

Patent Foramen Ovale (PFO), kalbin sağ ve sol atriyumları (kulakçıkları) arasındaki normalde doğumdan kısa süre sonra kapanması gereken foramen ovale adlı açıklığın kapanmaması durumudur. Bu durum, kalbin iki odacığı arasında anormal bir geçişe neden olarak bazı sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu yazıda, PFO'nun ne olduğunu, nasıl oluştuğunu, belirtilerini, tanı yöntemlerini, risklerini ve tedavi seçeneklerini detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.

Foramen Ovale'nin Embriyolojik Gelişimi ve Kapanma Süreci

Anne karnındaki (intrauterin) yaşamda, bebeğin akciğerleri henüz işlevsel değildir. Dolayısıyla, kanın akciğerlere gitmesine gerek yoktur. Foramen ovale, bu dönemde sağ atriyumdan sol atriyuma kanın geçişini sağlayarak akciğerleri bypass etmesini sağlayan doğal bir yapıdır. Bu açıklık, bebeğin dolaşım sisteminin sağlıklı bir şekilde gelişmesi için hayati öneme sahiptir.

Doğumdan sonra, bebek ilk nefesini aldığında akciğerler çalışmaya başlar. Bu durum, akciğerlerdeki kan basıncını düşürür ve sol atriyumdaki basıncı artırır. Artan basınç, foramen ovale'nin üzerinde bulunan bir kapakçığın kapanmasına neden olur. Zamanla, bu kapakçık atriyum duvarlarına yapışarak foramen ovale'yi kalıcı olarak kapatır. Bu kapanma süreci genellikle doğumdan sonraki ilk birkaç ay içinde tamamlanır.

Ancak, bazı durumlarda bu kapanma tam olarak gerçekleşmez ve foramen ovale açık kalır. Bu duruma Patent Foramen Ovale (PFO) adı verilir. "Patent" kelimesi, açık veya geçişe izin veren anlamına gelir.

PFO'nun Oluşum Nedenleri ve Risk Faktörleri

PFO'nun kesin nedeni tam olarak bilinmemektedir. Genetik faktörlerin, çevresel etkenlerin ve gelişimsel anomalilerin PFO oluşumunda rol oynayabileceği düşünülmektedir. Ailede PFO öyküsü olan bireylerde PFO görülme olasılığı daha yüksektir.

PFO oluşumunu etkileyebilecek bazı risk faktörleri şunlardır:

  • Genetik yatkınlık: Ailede PFO öyküsü olması.
  • Doğumsal kalp anomalileri: Diğer doğumsal kalp kusurlarının varlığı, PFO riskini artırabilir.
  • Gebelik sırasında annenin maruz kaldığı faktörler: Annenin gebelik sırasında alkol veya uyuşturucu kullanımı, bazı ilaçlar, enfeksiyonlar veya radyasyona maruz kalması, bebeğin kalp gelişimini etkileyerek PFO riskini artırabilir.
  • Prematüre doğum: Erken doğan bebeklerde PFO kapanma süreci tamamlanmadan doğum gerçekleştiği için PFO görülme olasılığı daha yüksektir.

PFO, toplumda oldukça yaygın görülen bir durumdur. Yetişkinlerin yaklaşık %20-25'inde PFO olduğu tahmin edilmektedir. Ancak, çoğu PFO vakası herhangi bir belirtiye neden olmaz ve kişi PFO'lu olduğunu bilmeyebilir.

PFO'nun Belirtileri ve Komplikasyonları

Çoğu PFO vakası asemptomatiktir, yani herhangi bir belirtiye neden olmaz. PFO'lu bireylerin büyük bir çoğunluğu, rutin bir tıbbi muayene sırasında veya başka bir sağlık sorunu nedeniyle yapılan testler sırasında PFO'lu olduklarını öğrenirler.

Ancak, bazı durumlarda PFO, ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. PFO'nun potansiyel komplikasyonları şunlardır:

Paradoksal Emboli ve İnme

PFO'nun en önemli komplikasyonu, paradoksal emboli riskini artırmasıdır. Normalde, vücudun toplardamarlarında oluşan kan pıhtıları (emboli) kalbin sağ tarafına gelir ve buradan akciğerlere pompalanır. Akciğerlerdeki kılcal damarlar bu pıhtıları filtreleyerek akciğer embolisine neden olabilirler. Ancak, PFO varlığında, bu pıhtılar sağ atriyumdan sol atriyuma geçebilir ve buradan da beyin, kalp veya diğer organlara ulaşabilir. Bu durum, inme (felç), kalp krizi veya diğer organlarda hasara yol açabilir.

Paradoksal emboli riski, özellikle derin ven trombozu (DVT) gibi toplardamarlarda pıhtı oluşumuna neden olan durumlarda daha yüksektir. DVT, genellikle bacaklarda oluşan bir durumdur ve uzun süre hareketsiz kalmak, ameliyat, hamilelik veya bazı tıbbi durumlar nedeniyle ortaya çıkabilir.

PFO'lu bireylerde inme geçirme riski, PFO'su olmayan bireylere göre daha yüksek olabilir. Özellikle, nedeni bilinmeyen (kriptojenik) inmelerde PFO'nun rolü daha belirgindir. Kriptojenik inme, bilinen bir nedeni olmayan inme anlamına gelir. Yapılan araştırmalar, kriptojenik inme geçiren genç yetişkinlerin önemli bir kısmında PFO bulunduğunu göstermiştir.

Migren

Bazı araştırmalar, PFO ile migren arasında bir ilişki olduğunu göstermiştir. Özellikle auralı migren (migren atağı öncesinde görme bozuklukları, konuşma zorluğu veya diğer nörolojik belirtilerin görüldüğü migren türü) olan bireylerde PFO görülme olasılığı daha yüksek olabilir. PFO'nun migreni nasıl etkilediği tam olarak anlaşılamamış olsa da, bazı teoriler öne sürülmektedir. Bir teoriye göre, PFO yoluyla beyne ulaşan bazı maddeler (örneğin, serotonin) migren atağını tetikleyebilir. Başka bir teoriye göre ise, PFO, beyin damarlarındaki kan akışını etkileyerek migrene yol açabilir.

PFO kapatma işleminin migren semptomlarını azaltabileceğine dair bazı kanıtlar bulunmaktadır. Ancak, PFO kapatma işleminin migren tedavisindeki etkinliği konusunda daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.

Dekompression Hastalığı (Vurgun)

Dekompression hastalığı (vurgun), dalgıçlarda görülen bir durumdur. Dalgıçlar, derin sularda yüksek basınca maruz kalırlar. Bu basınç altında, vücut dokularında azot gazı birikir. Dalgıçlar yüzeye doğru yükselirken basınç azalır ve azot gazı vücuttan atılmaya başlar. Ancak, çok hızlı yükselme durumunda, azot gazı kabarcıkları oluşabilir ve bu kabarcıklar damarlarda tıkanıklığa neden olabilir. Bu durum, dekompression hastalığına yol açar.

PFO'lu dalgıçlarda, azot gazı kabarcıklarının sağ atriyumdan sol atriyuma geçme ve buradan da beyin gibi hayati organlara ulaşma riski daha yüksektir. Bu durum, dekompression hastalığının daha ciddi seyretmesine neden olabilir.

PFO'lu dalgıçların, dekompression hastalığı riskini azaltmak için daha dikkatli olmaları ve dalış kurallarına uymaları önemlidir. Bazı durumlarda, PFO'lu dalgıçlara PFO kapatma işlemi önerilebilir.

Platypnea-Ortodeoxia Sendromu

Platypnea-ortodeoxia sendromu, nadir görülen bir durumdur. Bu sendromda, kişi oturur veya ayakta dururken kan oksijen seviyesi düşer (hipoksemi) ve nefes darlığı (dispne) ortaya çıkar. Yatar pozisyonda ise oksijen seviyesi düzelir ve nefes darlığı azalır.

Platypnea-ortodeoxia sendromunun en sık nedeni, PFO'dur. PFO varlığında, oturur veya ayakta dururken kalbin pozisyonu değişir ve kanın sağ atriyumdan sol atriyuma geçişi kolaylaşır. Bu durum, kanın akciğerleri bypass etmesine ve oksijenlenmemiş kanın sistemik dolaşıma karışmasına neden olur. Bu da hipoksemiye ve nefes darlığına yol açar.

Platypnea-ortodeoxia sendromu olan hastalarda PFO kapatma işlemi genellikle semptomları önemli ölçüde iyileştirir.

PFO Tanı Yöntemleri

PFO tanısı, çeşitli görüntüleme yöntemleri ve testlerle konulabilir. En sık kullanılan tanı yöntemleri şunlardır:

Transtorasik Ekokardiyografi (TTE)

Transtorasik ekokardiyografi (TTE), kalbin ultrason görüntülerini elde etmek için kullanılan bir yöntemdir. TTE sırasında, göğüs duvarına yerleştirilen bir prob aracılığıyla kalbe ultrason dalgaları gönderilir. Bu dalgaların kalpten yansımasıyla elde edilen görüntüler, kalbin yapısı ve fonksiyonları hakkında bilgi verir.

TTE, PFO tanısında ilk basamak olarak kullanılabilir. Ancak, TTE ile PFO'nun doğrudan görüntülenmesi her zaman mümkün olmayabilir. Bu nedenle, TTE sırasında bazen "bubble study" adı verilen bir yöntem kullanılır. Bubble study sırasında, özel bir solüsyon (genellikle serum fizyolojik) içine hava kabarcıkları enjekte edilir. Bu kabarcıklar, sağ atriyuma ulaştığında eğer PFO varsa sol atriyuma geçebilir ve TTE ile görüntülenebilir. Valsalva manevrası (derin nefes alıp tutmak) sırasında bubble study yapılması, PFO'nun daha iyi görüntülenmesini sağlayabilir.

Transözofageal Ekokardiyografi (TEE)

Transözofageal ekokardiyografi (TEE), TTE'ye göre daha detaylı görüntüler elde edilmesini sağlayan bir yöntemdir. TEE sırasında, ucunda ultrason probu bulunan ince ve esnek bir tüp yemek borusuna (özofagus) yerleştirilir. Özofagus, kalbin arkasında yer aldığı için TEE ile kalbin daha yakından görüntülenmesi mümkün olur. Bu sayede, PFO ve diğer kalp anomalileri daha net bir şekilde tespit edilebilir.

TEE, PFO tanısında altın standart olarak kabul edilir. Özellikle TTE ile PFO'nun net olarak görüntülenemediği durumlarda veya PFO'nun boyutu ve konumu hakkında daha fazla bilgiye ihtiyaç duyulduğunda TEE tercih edilir.

Transkraniyal Doppler (TCD)

Transkraniyal Doppler (TCD), beyin damarlarındaki kan akışını ölçmek için kullanılan bir ultrason yöntemidir. TCD sırasında, kafatasına yerleştirilen bir prob aracılığıyla beyin damarlarına ultrason dalgaları gönderilir. Bu dalgaların damarlardan yansımasıyla elde edilen veriler, kan akış hızı ve yönü hakkında bilgi verir.

TCD, PFO tanısında dolaylı bir yöntem olarak kullanılabilir. Bubble study ile birlikte yapıldığında, PFO varlığında beyin damarlarında hava kabarcıklarının görülmesi PFO'nun varlığını destekler.

Diğer Tanı Yöntemleri

PFO tanısında nadiren de olsa diğer tanı yöntemleri de kullanılabilir. Bunlar arasında manyetik rezonans görüntüleme (MRI) ve bilgisayarlı tomografi (BT) yer alır. Ancak, bu yöntemler genellikle PFO tanısı için ilk tercih edilen yöntemler değildir.

PFO Tedavi Seçenekleri

PFO tedavisi, PFO'nun neden olduğu belirtilere ve risklere bağlı olarak değişir. Asemptomatik PFO'lu bireylerde genellikle tedaviye gerek yoktur. Ancak, PFO'nun neden olduğu inme, migren veya diğer komplikasyonların varlığında tedavi gerekebilir. PFO tedavisinde kullanılan başlıca yöntemler şunlardır:

İlaç Tedavisi

İlaç tedavisi, PFO'nun doğrudan kapatılmasını sağlamaz. Ancak, PFO'nun neden olduğu komplikasyonların riskini azaltmaya yardımcı olabilir. İlaç tedavisinde kullanılan başlıca ilaçlar şunlardır:

  • Antiplatelet ilaçlar (kan sulandırıcılar): Aspirin veya klopidogrel gibi antiplatelet ilaçlar, kanın pıhtılaşmasını önleyerek inme riskini azaltabilir. Bu ilaçlar, PFO'lu bireylerde inme öyküsü varsa veya inme riski yüksekse kullanılabilir.
  • Antikoagülan ilaçlar (kan sulandırıcılar): Warfarin veya yeni nesil antikoagülanlar (dabigatran, rivaroksaban, apiksaban) gibi antikoagülan ilaçlar, kanın pıhtılaşmasını daha güçlü bir şekilde önleyerek inme riskini azaltabilir. Bu ilaçlar, antiplatelet ilaçlara göre daha etkilidir, ancak kanama riski de daha yüksektir. Bu nedenle, antikoagülan ilaçların kullanımı, hastanın durumuna göre dikkatli bir şekilde değerlendirilmelidir.

PFO Kapatma İşlemi

PFO kapatma işlemi, PFO'nun kateter yoluyla özel bir cihazla kapatılması işlemidir. Bu işlem, genellikle anjiyo laboratuvarında lokal anestezi altında yapılır. İşlem sırasında, kasıktan veya koldan bir damara ince bir kateter yerleştirilir. Kateter, kalbe doğru ilerletilerek PFO'nun olduğu bölgeye ulaşılır. Daha sonra, kateter içinden PFO'yu kapatmak için özel bir cihaz (genellikle iki diskten oluşan bir şemsiye benzeri yapı) yerleştirilir. Bu cihaz, PFO'nun iki tarafına yerleşerek açıklığı kapatır.

PFO kapatma işlemi, genellikle güvenli ve etkili bir yöntemdir. İşlem sonrası komplikasyon riski düşüktür. PFO kapatma işlemi, aşağıdaki durumlarda önerilebilir:

  • Kriptojenik inme: Nedeni bilinmeyen inme geçiren ve PFO'su olan bireylerde, PFO kapatma işlemi yeni bir inme riskini azaltabilir.
  • Tekrarlayan paradoksal emboli: PFO nedeniyle tekrarlayan emboli atakları geçiren bireylerde, PFO kapatma işlemi yeni emboli riskini ortadan kaldırabilir.
  • Platypnea-ortodeoxia sendromu: PFO'ya bağlı platypnea-ortodeoxia sendromu olan bireylerde, PFO kapatma işlemi semptomları önemli ölçüde iyileştirebilir.
  • Dekompression hastalığı (dalgıçlarda): PFO'lu dalgıçlarda, dekompression hastalığı riskini azaltmak için PFO kapatma işlemi düşünülebilir.

PFO kapatma işleminin migren tedavisindeki etkinliği konusunda ise tartışmalar devam etmektedir. Bazı araştırmalar, PFO kapatma işleminin migren semptomlarını azaltabileceğini gösterirken, bazı araştırmalar ise herhangi bir fayda sağlamadığını göstermiştir. Bu nedenle, PFO kapatma işlemi migren tedavisi için rutin olarak önerilmemektedir. Ancak, diğer tedavi yöntemlerine yanıt vermeyen ve PFO'su olan migren hastalarında, PFO kapatma işlemi bir seçenek olarak değerlendirilebilir.

Cerrahi Tedavi

PFO kapatma işlemi için cerrahi tedavi, kateter tabanlı yöntemlere göre daha nadir olarak tercih edilir. Cerrahi tedavi, genellikle açık kalp ameliyatı şeklinde yapılır. Bu işlemde, göğüs kafesi açılarak kalbe ulaşılır ve PFO doğrudan dikilerek kapatılır. Cerrahi tedavi, genellikle diğer kalp ameliyatları ile birlikte yapılır. Örneğin, PFO'lu bir hastada aynı zamanda başka bir kalp kusuru da varsa, her iki kusur da aynı ameliyat sırasında düzeltilebilir.

PFO ile Yaşam

PFO'lu bireylerin çoğu, herhangi bir belirti yaşamadan normal bir yaşam sürdürebilirler. Ancak, PFO'nun neden olduğu komplikasyon riskini azaltmak için bazı önlemler almak önemlidir. PFO'lu bireylerin dikkat etmesi gerekenler şunlardır:

  • Doktor kontrollerini düzenli olarak yaptırmak: PFO'lu bireylerin, kardiyolog tarafından düzenli olarak takip edilmesi önemlidir. Bu sayede, PFO'nun neden olduğu komplikasyonların erken teşhisi ve tedavisi mümkün olabilir.
  • Sağlıklı yaşam tarzı benimsemek: Sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ve sigara içmemek gibi sağlıklı yaşam tarzı alışkanlıkları, kalp sağlığını koruyarak PFO'nun neden olduğu komplikasyon riskini azaltabilir.
  • Kan pıhtılaşmasını artıran durumlardan kaçınmak: Uzun süre hareketsiz kalmak, ameliyat, hamilelik veya bazı tıbbi durumlar kan pıhtılaşmasını artırabilir. Bu nedenle, bu gibi durumlarda doktorunuza danışarak gerekli önlemleri almanız önemlidir.
  • Dalgıçlık yapmadan önce doktorunuza danışmak: PFO'lu dalgıçların, dekompression hastalığı riskini azaltmak için daha dikkatli olmaları ve dalış kurallarına uymaları önemlidir. Bazı durumlarda, PFO kapatma işlemi önerilebilir.

Sonuç

Patent Foramen Ovale (PFO), kalbin sağ ve sol atriyumları arasındaki normalde kapanması gereken açıklığın kapanmaması durumudur. Çoğu PFO vakası asemptomatiktir, ancak bazı durumlarda inme, migren, dekompression hastalığı veya platypnea-ortodeoxia sendromu gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. PFO tanısı, ekokardiyografi ve diğer görüntüleme yöntemleriyle konulabilir. PFO tedavisi, ilaç tedavisi, PFO kapatma işlemi veya cerrahi tedavi şeklinde yapılabilir. PFO'lu bireylerin çoğu, herhangi bir belirti yaşamadan normal bir yaşam sürdürebilirler. Ancak, PFO'nun neden olduğu komplikasyon riskini azaltmak için doktor kontrollerini düzenli olarak yaptırmak ve sağlıklı yaşam tarzı benimsemek önemlidir.

#PFO#Patent Foramen Ovale#Kalp Deliği#Kriptojenik İnme#PFO Tedavisi

Diğer Sağlık Blog Yazıları

Endoskopi yapılmadan önce su içilir mi?

Endoskopi yapılmadan önce su içilir mi?

06 11 2025 Devamını oku »
Endoskopi sonrası beslenme nasıl olmalıdır?

Endoskopi sonrası beslenme nasıl olmalıdır?

06 11 2025 Devamını oku »
Her endoskopide parça alınır mı?

Her endoskopide parça alınır mı?

06 11 2025 Devamını oku »
Endoskopi İşleminin Fiyatı Nedir?

Endoskopi İşleminin Fiyatı Nedir?

06 11 2025 Devamını oku »
Endoskopi Nasıl Yapılır?

Endoskopi Nasıl Yapılır?

06 11 2025 Devamını oku »
Kan Kanseri Ve İlik Kanseri Aynı şey mi?

Kan Kanseri Ve İlik Kanseri Aynı şey mi?

06 11 2025 Devamını oku »
Endoskopi İşlemi İçin Hangi Doktora Gidilmelidir?

Endoskopi İşlemi İçin Hangi Doktora Gidilmelidir?

06 11 2025 Devamını oku »
Endoskopi Riskli Bir İşlem midir?

Endoskopi Riskli Bir İşlem midir?

06 11 2025 Devamını oku »
İlik kanserinin son evresinde neler olur?

İlik kanserinin son evresinde neler olur?

06 11 2025 Devamını oku »