Gebelik Zehirlenmesi (Preeklampsi) Yoğun Bakım Yönetimi: Anne ve Bebek Sağlığı İçin Kritik Önlemler

05 11 2025

Gebelik Zehirlenmesi (Preeklampsi) Yoğun Bakım Yönetimi: Anne ve Bebek Sağlığı İçin Kritik Önlemler
Yoğun BakımKadın Hastalıkları ve DoğumPerinatoloji

Gebelik Zehirlenmesi (Preeklampsi) Yoğun Bakım Yönetimi: Anne ve Bebek Sağlığı İçin Kritik Önlemler

Gebelik Zehirlenmesi (Preeklampsi) Yoğun Bakım Yönetimi: Anne ve Bebek Sağlığı İçin Kritik Önlemler

Giriş

Gebelik zehirlenmesi olarak da bilinen preeklampsi, gebeliğin 20. haftasından sonra ortaya çıkan ve anne ile bebek sağlığını ciddi şekilde tehdit edebilen bir durumdur. Yüksek tansiyon ve genellikle idrarda protein atılımı ile karakterizedir. Preeklampsi, hafif seyirli olabileceği gibi, bazı durumlarda anne ve bebek için hayati tehlike oluşturabilecek kadar şiddetli de olabilir. Şiddetli preeklampsi vakalarında, anne ve bebeğin yoğun bakım ünitesinde yakından takip edilmesi ve yönetilmesi gerekebilir. Bu blog yazısında, preeklampsi yoğun bakım yönetiminin temel prensiplerini, anne ve bebek sağlığı için kritik önlemleri detaylı bir şekilde ele alacağız.

Preeklampsinin Tanımı ve Önemi

Preeklampsinin Tanımı

Preeklampsi, gebelikte ortaya çıkan, yüksek tansiyon (sistolik kan basıncı ≥140 mmHg veya diastolik kan basıncı ≥90 mmHg) ve genellikle idrarda protein atılımı (proteinüri) ile karakterize bir durumdur. Proteinüri, 24 saatlik idrar toplama testinde 300 mg'dan fazla protein bulunması olarak tanımlanır. Ancak, proteinüri her zaman mevcut olmayabilir ve bazı durumlarda preeklampsi, proteinüri olmaksızın da teşhis edilebilir. Preeklampsi, genellikle gebeliğin 20. haftasından sonra ortaya çıkar, ancak nadiren doğumdan sonraki ilk birkaç günde de başlayabilir.

Preeklampsinin Önemi ve Risk Faktörleri

Preeklampsi, hem anne hem de bebek için ciddi komplikasyonlara yol açabilen bir durumdur. Annenin organ sistemlerinde hasara neden olabilir (örneğin, böbrek yetmezliği, karaciğer hasarı, akciğer ödemi, beyin kanaması). Bebek için ise erken doğum, büyüme geriliği, plasenta dekolmanı ve hatta ölüm gibi riskler taşır. Bu nedenle, preeklampsinin erken teşhisi ve uygun yönetimi, anne ve bebek sağlığı açısından hayati öneme sahiptir.

Preeklampsi riskini artıran bazı faktörler şunlardır:

  • İlk gebelik: İlk gebeliğini yaşayan kadınlarda preeklampsi riski daha yüksektir.
  • Önceki gebelikte preeklampsi öyküsü: Daha önce preeklampsi geçirmiş olan kadınlarda tekrar preeklampsi gelişme riski artar.
  • Çoğul gebelik: İkiz, üçüz gibi çoğul gebeliklerde preeklampsi riski daha yüksektir.
  • Kronik hipertansiyon: Gebelik öncesinde var olan yüksek tansiyon, preeklampsi riskini artırır.
  • Böbrek hastalığı: Kronik böbrek hastalığı olan kadınlarda preeklampsi riski daha yüksektir.
  • Diyabet: Gebelik öncesinde var olan veya gebelikte gelişen diyabet, preeklampsi riskini artırır.
  • Obezite: Vücut kitle indeksi (VKİ) yüksek olan kadınlarda preeklampsi riski daha yüksektir.
  • İleri anne yaşı: 35 yaşın üzerindeki kadınlarda preeklampsi riski daha yüksektir.
  • Aile öyküsü: Ailede preeklampsi öyküsü olan kadınlarda preeklampsi riski artar.
  • Antifosfolipid sendromu gibi otoimmün hastalıklar: Bu tür rahatsızlıklar preeklampsi riskini artırabilir.

Preeklampsi Yoğun Bakım Yönetiminin Temel Prensipleri

Preeklampsi yoğun bakım yönetimi, anne ve bebeğin sağlığını korumak ve olası komplikasyonları önlemek amacıyla multidisipliner bir yaklaşım gerektirir. Bu yaklaşım, kadın hastalıkları ve doğum uzmanları, yoğun bakım uzmanları, kardiyologlar, nefroloji uzmanları ve yenidoğan uzmanlarının işbirliğini içerir. Yoğun bakım ünitesinde preeklampsi yönetimi aşağıdaki temel prensiplere dayanır:

  1. Yakın Takip ve İzlem: Anne ve bebeğin vital bulguları (kan basıncı, nabız, solunum sayısı, oksijen saturasyonu, vücut ısısı), sıvı dengesi, idrar çıkışı, nörolojik durumu ve fetal iyilik hali sürekli olarak izlenmelidir.
  2. Kan Basıncının Kontrol Altına Alınması: Yüksek tansiyon, anne ve bebek için ciddi riskler oluşturur. Bu nedenle, antihipertansif ilaçlar (örneğin, labetalol, nifedipin, hidralazin) kullanılarak kan basıncı kontrol altında tutulmalıdır.
  3. Nöbet Önleme ve Yönetimi: Şiddetli preeklampside nöbet (eklampsi) riski artar. Magnezyum sülfat, nöbetleri önlemek ve tedavi etmek için yaygın olarak kullanılan bir ilaçtır.
  4. Sıvı Dengesinin Sağlanması: Aşırı sıvı yüklenmesi veya dehidratasyon, anne ve bebeğin sağlığını olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle, sıvı dengesi dikkatli bir şekilde yönetilmelidir.
  5. Organ Fonksiyonlarının Desteklenmesi: Preeklampsi, böbrek yetmezliği, karaciğer hasarı, akciğer ödemi gibi organ hasarlarına neden olabilir. Bu durumda, ilgili organ sistemlerinin fonksiyonlarını desteklemek için uygun tedavi yöntemleri uygulanmalıdır (örneğin, diyaliz, mekanik ventilasyon).
  6. Fetal İyilik Halinin Değerlendirilmesi: Bebeğin durumu, kardiyotokografi (KTG), ultrasonografi ve Doppler çalışmaları ile düzenli olarak değerlendirilmelidir. Fetal distres belirtileri varsa, doğumun zamanlaması ve yöntemi değerlendirilmelidir.
  7. Doğumun Zamanlaması ve Yöntemi: Preeklampsinin şiddeti, gebelik haftası ve anne-bebek durumu göz önünde bulundurularak doğumun zamanlaması ve yöntemi belirlenmelidir. Şiddetli preeklampside, genellikle doğumun gerçekleştirilmesi gerekir.

Preeklampsi Yoğun Bakımında Kullanılan İlaçlar ve Tedaviler

Antihipertansif İlaçlar

Yüksek tansiyonu kontrol altına almak için kullanılan antihipertansif ilaçlar, preeklampsi yönetiminin önemli bir parçasıdır. En sık kullanılan antihipertansif ilaçlar şunlardır:

  • Labetalol: Hem alfa hem de beta adrenerjik reseptörleri bloke eden bir ilaçtır. Kan basıncını düşürmede etkilidir ve genellikle intravenöz (IV) yolla uygulanır.
  • Nifedipin: Kalsiyum kanal blokeridir. Kan damarlarını genişleterek kan basıncını düşürür. Ağızdan (oral) veya sublingual (dilaltı) yolla uygulanabilir.
  • Hidralazin: Kan damarlarını doğrudan genişleterek kan basıncını düşürür. Genellikle IV yolla uygulanır.
  • Metildopa: Santral sinir sistemi üzerinden etki ederek kan basıncını düşürür. Genellikle oral yolla kullanılır, ancak etkisi yavaş başlayabilir.

Antihipertansif ilaçların dozu, kan basıncı seviyelerine ve hastanın durumuna göre ayarlanmalıdır. İlaçların yan etkileri (örneğin, baş ağrısı, baş dönmesi, bulantı, kusma, fetal bradikardi) yakından takip edilmelidir.

Magnezyum Sülfat

Magnezyum sülfat, preeklampside nöbetleri önlemek ve tedavi etmek için kullanılan bir ilaçtır. Nöronların uyarılabilirliğini azaltarak nöbet eşiğini yükseltir. Magnezyum sülfat genellikle IV yolla yükleme dozu ve ardından idame dozu şeklinde uygulanır.

Magnezyum sülfatın yan etkileri arasında sıcak basması, terleme, bulantı, kusma, kas güçsüzlüğü, solunum depresyonu ve kardiyak arrest sayılabilir. Magnezyum toksisitesini önlemek için hastanın yakın takibi (solunum sayısı, derin tendon refleksleri, idrar çıkışı) önemlidir. Magnezyum toksisitesi durumunda, kalsiyum glukonat antidot olarak kullanılabilir.

Sıvı Yönetimi

Preeklampside sıvı yönetimi, aşırı sıvı yüklenmesi veya dehidratasyonu önlemek için dikkatli bir şekilde yapılmalıdır. Aşırı sıvı yüklenmesi, akciğer ödemi ve kalp yetmezliğine yol açabilirken, dehidratasyon ise böbrek fonksiyonlarını bozabilir ve fetal distrese neden olabilir. Sıvı dengesini değerlendirmek için hastanın vital bulguları, idrar çıkışı, elektrolit düzeyleri ve akciğer sesleri düzenli olarak izlenmelidir.

Genel olarak, preeklampside sıvı replasmanı dikkatli yapılmalı ve gereksinim duyulan miktarda sıvı verilmelidir. Kolloidler (örneğin, albumin) ve kristalloidler (örneğin, serum fizyolojik, Ringer laktat) sıvı replasmanı için kullanılabilir. Sıvı replasmanı sırasında, hastanın hemodinamik durumu ve organ fonksiyonları yakından takip edilmelidir.

Antikoagülan Tedavi

Preeklampsi, kanın pıhtılaşma eğilimini artırabilir ve tromboembolik olaylara (örneğin, derin ven trombozu, pulmoner emboli) yol açabilir. Bu nedenle, yüksek riskli hastalarda antikoagülan tedavi (örneğin, düşük molekül ağırlıklı heparin) düşünülebilir. Antikoagülan tedavinin faydaları ve riskleri dikkatli bir şekilde değerlendirilmelidir.

Diğer Tedaviler

Preeklampsiye bağlı olarak gelişen organ hasarlarını tedavi etmek için ek tedaviler gerekebilir. Örneğin:

  • Böbrek yetmezliği: Diyaliz tedavisi uygulanabilir.
  • Akciğer ödemi: Diüretikler (örneğin, furosemid) ve oksijen tedavisi veya mekanik ventilasyon uygulanabilir.
  • Karaciğer hasarı: Karaciğer fonksiyonlarını desteklemek için gerekli tedaviler uygulanabilir.
  • Beyin ödemi veya kanaması: Nörolojik destek ve tedavi sağlanabilir.

Fetal İzlem ve Yönetim

Preeklampsi, bebeğin sağlığını da ciddi şekilde etkileyebilir. Bu nedenle, fetal iyilik halinin düzenli olarak değerlendirilmesi ve yönetilmesi önemlidir. Fetal izlem yöntemleri şunlardır:

  • Kardiyotokografi (KTG): Bebeğin kalp atış hızını ve uterus kasılmalarını izleyen bir yöntemdir. Fetal distres belirtileri (örneğin, fetal bradikardi, değişken deselerasyonlar) KTG ile tespit edilebilir.
  • Ultrasonografi: Bebeğin büyüklüğünü, amniyotik sıvı miktarını ve plasentanın yerleşimini değerlendirmek için kullanılır. Fetal büyüme geriliği veya oligohidramniyos (amniyotik sıvı azalması) ultrasonografi ile tespit edilebilir.
  • Doppler çalışmaları: Bebeğin kan akımını değerlendirmek için kullanılır. Umbilikal arter Doppler, fetal serebral arter Doppler ve duktus venosus Doppler çalışmaları, fetal distresin erken belirtilerini tespit etmede yardımcı olabilir.
  • Biyofiziksel profil (BPP): Fetal hareketler, solunum hareketleri, kas tonusu, amniyotik sıvı miktarı ve KTG'nin kombinasyonundan oluşan bir değerlendirme yöntemidir. Fetal iyilik halini değerlendirmede kullanılır.

Fetal distres belirtileri varsa, doğumun zamanlaması ve yöntemi değerlendirilmelidir. Gebelik haftası, fetal durum ve anne sağlığı göz önünde bulundurularak doğumun sezaryen veya vajinal yolla yapılmasına karar verilir.

Doğumun Zamanlaması ve Yöntemi

Preeklampside doğumun zamanlaması ve yöntemi, birçok faktöre bağlıdır. Bu faktörler arasında preeklampsinin şiddeti, gebelik haftası, anne ve bebeğin durumu yer alır.

Doğumun Zamanlaması

  • Şiddetli Preeklampsi: Genellikle şiddetli preeklampside, gebelik haftası ne olursa olsun doğumun gerçekleştirilmesi gerekir. Şiddetli preeklampside anne ve bebek için ciddi riskler (örneğin, eklampsi, plasenta dekolmanı, fetal ölüm) vardır.
  • Hafif Preeklampsi: Hafif preeklampside, gebelik haftası ve anne-bebek durumu değerlendirilerek doğumun zamanlamasına karar verilir. Gebelik 37. haftadan sonra ise doğumun gerçekleştirilmesi genellikle önerilir. 37. haftadan önce ise anne ve bebek yakından takip edilerek doğumun zamanlaması belirlenir.

Doğumun Yöntemi

  • Sezaryen: Fetal distres, plasenta dekolmanı, eklampsi veya diğer acil durumlarda sezaryen doğum tercih edilebilir. Ayrıca, vajinal doğumun riskli olduğu durumlarda (örneğin, makat geliş, plasenta previa) da sezaryen doğum tercih edilebilir.
  • Vajinal Doğum: Anne ve bebeğin durumu stabil ise ve vajinal doğum için bir engel yoksa, vajinal doğum denenebilir. Vajinal doğum sırasında anne ve bebek yakından takip edilmeli ve fetal distres belirtileri varsa sezaryen doğuma geçilmelidir.

Doğumdan sonra da anne ve bebek yakından takip edilmelidir. Preeklampsi semptomları doğumdan sonraki ilk 48 saat içinde kötüleşebilir. Bu nedenle, kan basıncı, idrar çıkışı, nörolojik durum ve diğer vital bulgular düzenli olarak izlenmelidir.

Preeklampsi Komplikasyonları ve Yönetimi

Preeklampsi, hem anne hem de bebek için çeşitli komplikasyonlara yol açabilir. Bu komplikasyonların erken teşhisi ve uygun yönetimi, anne ve bebek sağlığı açısından hayati öneme sahiptir.

Anne Komplikasyonları

  • Eklampsi: Preeklampsinin neden olduğu nöbetlerdir. Eklampsi, anne ve bebek için hayati tehlike oluşturabilir. Magnezyum sülfat, eklampsi tedavisinde ve önlenmesinde kullanılan bir ilaçtır.
  • HELLP Sendromu: Hemoliz (kırmızı kan hücrelerinin yıkımı), Elevated Liver enzymes (karaciğer enzimlerinin yükselmesi) ve Low Platelet count (trombosit sayısının düşmesi) ile karakterize bir durumdur. HELLP sendromu, karaciğer yetmezliği, böbrek yetmezliği, akciğer ödemi ve yaygın damar içi pıhtılaşma (DİK) gibi ciddi komplikasyonlara yol açabilir. HELLP sendromunda, doğumun gerçekleştirilmesi ve destekleyici tedaviler (örneğin, kan transfüzyonu, sıvı replasmanı) uygulanması gerekir.
  • Plasenta Dekolmanı: Plasentanın rahim duvarından erken ayrılmasıdır. Plasenta dekolmanı, anne için kanama ve şok, bebek için ise fetal distres ve ölüm gibi riskler taşır. Plasenta dekolmanında, doğumun acil olarak gerçekleştirilmesi gerekir.
  • Akciğer Ödemi: Akciğerlerde sıvı birikmesidir. Akciğer ödemi, nefes darlığı, öksürük ve oksijen saturasyonunun düşmesi gibi belirtilere yol açabilir. Akciğer ödeminde, oksijen tedavisi, diüretikler ve mekanik ventilasyon uygulanabilir.
  • Böbrek Yetmezliği: Böbreklerin fonksiyonlarını yerine getirememesidir. Böbrek yetmezliği, idrar çıkışının azalması, ödem, elektrolit dengesizlikleri ve üremi gibi belirtilere yol açabilir. Böbrek yetmezliğinde, diyaliz tedavisi uygulanabilir.
  • Karaciğer Yetmezliği: Karaciğerin fonksiyonlarını yerine getirememesidir. Karaciğer yetmezliği, sarılık, karın ağrısı, bulantı, kusma ve bilinç bulanıklığı gibi belirtilere yol açabilir. Karaciğer yetmezliğinde, karaciğer fonksiyonlarını desteklemek için gerekli tedaviler uygulanır.
  • Beyin Kanaması: Beyinde kanama olmasıdır. Beyin kanaması, baş ağrısı, bilinç kaybı, felç ve ölüm gibi ciddi sonuçlara yol açabilir. Beyin kanamasında, nörolojik destek ve tedavi sağlanır.
  • Yaygın Damar İçi Pıhtılaşma (DİK): Kanın pıhtılaşma ve kanama mekanizmalarının bozulmasıdır. DİK, yaygın kanamalara, organ yetmezliklerine ve ölüme yol açabilir. DİK'te, altta yatan nedenin tedavisi ve destekleyici tedaviler (örneğin, kan transfüzyonu, pıhtılaşma faktörlerinin verilmesi) uygulanır.

Bebek Komplikasyonları

  • Erken Doğum: Preeklampsi, erken doğuma neden olabilir. Erken doğan bebekler, solunum sıkıntısı, enfeksiyon, beslenme sorunları ve gelişimsel sorunlar gibi çeşitli komplikasyonlara yatkındır.
  • Büyüme Geriliği: Preeklampsi, bebeğin anne karnında yeterince büyümesini engelleyebilir. Büyüme geriliği olan bebekler, doğumda düşük kilolu doğar ve sağlık sorunları yaşama riski daha yüksektir.
  • Fetal Distres: Preeklampsi, bebeğin oksijenlenmesini ve beslenmesini bozarak fetal distrese neden olabilir. Fetal distres, kalp atış hızının anormalleşmesi, hareketlerin azalması ve amniyotik sıvı miktarının azalması gibi belirtilerle kendini gösterir.
  • Plasenta Yetmezliği: Preeklampsi, plasentanın fonksiyonlarını bozarak bebeğin yeterince oksijen ve besin almasını engelleyebilir. Plasenta yetmezliği, fetal distres, büyüme geriliği ve ölü doğuma yol açabilir.
  • Ölü Doğum: Preeklampsi, bebeğin anne karnında ölmesine (ölü doğum) neden olabilir.
  • Yenidoğan Yoğun Bakım İhtiyacı: Preeklampsi nedeniyle doğan bebeklerin birçoğu, erken doğum, solunum sıkıntısı veya diğer sağlık sorunları nedeniyle yenidoğan yoğun bakım ünitesinde tedaviye ihtiyaç duyarlar.

Doğum Sonrası Takip ve Yönetim

Preeklampsi semptomları doğumdan sonra da devam edebilir ve hatta kötüleşebilir. Bu nedenle, doğum sonrası dönemde anne ve bebeğin yakından takip edilmesi önemlidir.

Anne Takibi

  • Kan Basıncı İzlemi: Kan basıncı düzenli olarak izlenmeli ve yüksek tansiyon devam ediyorsa antihipertansif ilaçlarla tedaviye devam edilmelidir.
  • Sıvı Dengesinin İzlenmesi: Sıvı dengesi yakından takip edilmeli ve aşırı sıvı yüklenmesi veya dehidratasyon önlenmelidir.
  • Nörolojik Durumun İzlenmesi: Nörolojik durum yakından izlenmeli ve baş ağrısı, görme bozuklukları veya nöbet gibi belirtiler varsa derhal doktora başvurulmalıdır.
  • Organ Fonksiyonlarının İzlenmesi: Böbrek, karaciğer ve diğer organ fonksiyonları düzenli olarak kontrol edilmelidir.
  • Psikolojik Destek: Preeklampsi, anne için stresli ve travmatik bir deneyim olabilir. Bu nedenle, psikolojik destek ve danışmanlık hizmetleri sağlanmalıdır.

Bebek Takibi

  • Büyüme ve Gelişimin İzlenmesi: Bebeğin büyüme ve gelişimi düzenli olarak izlenmelidir.
  • Beslenme Desteği: Erken doğan veya büyüme geriliği olan bebekler, özel beslenme desteğine ihtiyaç duyabilirler.
  • Gelişimsel Değerlendirme: Erken doğan bebeklerin gelişimsel değerlendirmeleri düzenli olarak yapılmalıdır.
  • Aşılar ve Rutin Kontroller: Bebeğin aşıları ve rutin doktor kontrolleri aksatılmamalıdır.

Preeklampsi Hakkında Sıkça Sorulan Sorular (SSS)

  1. Preeklampsi nedir?

    Preeklampsi, gebeliğin 20. haftasından sonra ortaya çıkan, yüksek tansiyon ve genellikle idrarda protein atılımı ile karakterize bir durumdur.

  2. Preeklampsinin belirtileri nelerdir?

    Preeklampsinin belirtileri arasında yüksek tansiyon, idrarda protein, baş ağrısı, görme bozuklukları, karın ağrısı, bulantı, kusma ve ödem sayılabilir.

  3. Preeklampsi nasıl teşhis edilir?

    Preeklampsi, kan basıncının ölçülmesi, idrar testi ve diğer laboratuvar testleri ile teşhis edilir.

  4. Preeklampsi nasıl tedavi edilir?

    Preeklampsinin tedavisi, hastalığın şiddetine ve gebelik haftasına bağlıdır. Şiddetli preeklampside genellikle doğumun gerçekleştirilmesi gerekir. Hafif preeklampside ise anne ve bebek yakından takip edilerek doğumun zamanlamasına karar verilir.

  5. Preeklampsi önlenebilir mi?

    Preeklampsiyi tamamen önlemek mümkün olmasa da, risk faktörlerini azaltmak ve erken teşhis için düzenli doktor kontrollerine gitmek önemlidir.

  6. Preeklampsi geçiren kadınlar tekrar hamile kalabilir mi?

    Evet, preeklampsi geçiren kadınlar tekrar hamile kalabilirler. Ancak, tekrar preeklampsi geçirme riski daha yüksek olabilir. Bu nedenle, sonraki gebeliklerde daha yakın takip ve risk değerlendirmesi yapılması önemlidir.

  7. Preeklampsi bebek için ne gibi riskler taşır?

    Preeklampsi, erken doğum, büyüme geriliği, fetal distres, plasenta yetmezliği ve ölü doğum gibi riskler taşır.

Sonuç

Preeklampsi, gebelikte ortaya çıkan ve anne ile bebek sağlığını ciddi şekilde tehdit edebilen bir durumdur. Preeklampsi yoğun bakım yönetimi, erken teşhis, yakın takip, uygun tedavi ve doğumun zamanlaması gibi kritik önlemleri içerir. Bu blog yazısında, preeklampsi yoğun bakım yönetiminin temel prensiplerini, kullanılan ilaçları, fetal izlemi, doğumun zamanlamasını ve yöntemini, komplikasyonları ve doğum sonrası takibi detaylı bir şekilde ele aldık. Preeklampsi ile ilgili herhangi bir şüpheniz varsa, derhal doktorunuza başvurmanız önemlidir. Erken teşhis ve uygun tedavi, anne ve bebek sağlığı için hayati öneme sahiptir.

#gebelik zehirlenmesi#preeklampsi#kadın doğum yoğun bakım#anne bebek sağlığı#yüksek riskli gebelik

Diğer Blog Yazıları

Kronik Ağrıyla Yaşamak: Algoloji Uzmanlarından Destek Almanın Önemi

Kronik Ağrıyla Yaşamak: Algoloji Uzmanlarından Destek Almanın Önemi

06 11 2025 Devamını oku »
Nükleer Tıp ile Kanser Teşhisinde Erken Tanının Önemi ve Güncel Uygulamalar

Nükleer Tıp ile Kanser Teşhisinde Erken Tanının Önemi ve Güncel Uygulamalar

06 11 2025 Devamını oku »
Genel Yoğun Bakım Ünitesinde Sık Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm Yaklaşımları

Genel Yoğun Bakım Ünitesinde Sık Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm Yaklaşımları

05 11 2025 Devamını oku »
KOAH ile Yaşamak: Belirtileri Hafifletme ve Yaşam Kalitesini Artırma Yolları

KOAH ile Yaşamak: Belirtileri Hafifletme ve Yaşam Kalitesini Artırma Yolları

05 11 2025 Devamını oku »
Çocuklarda Doğuştan Kalp Hastalıkları: Erken Teşhis ve Tedavi Yöntemleri

Çocuklarda Doğuştan Kalp Hastalıkları: Erken Teşhis ve Tedavi Yöntemleri

05 11 2025 Devamını oku »
Nefroloji Yoğun Bakım Ünitesinde Akut Böbrek Hasarı Yönetimi: Güncel Yaklaşımlar

Nefroloji Yoğun Bakım Ünitesinde Akut Böbrek Hasarı Yönetimi: Güncel Yaklaşımlar

05 11 2025 Devamını oku »
Egzersiz ve Beslenme İlişkisi: Performansı Artırmak ve Sakatlanmaları Önlemek

Egzersiz ve Beslenme İlişkisi: Performansı Artırmak ve Sakatlanmaları Önlemek

05 11 2025 Devamını oku »
KVC Yoğun Bakım Ünitesinde Sık Karşılaşılan Acil Durumlar ve Yönetimi

KVC Yoğun Bakım Ünitesinde Sık Karşılaşılan Acil Durumlar ve Yönetimi

05 11 2025 Devamını oku »
Yenidoğan Açık Yatak Kullanımının Önemi ve Bebek Sağlığına Katkıları

Yenidoğan Açık Yatak Kullanımının Önemi ve Bebek Sağlığına Katkıları

05 11 2025 Devamını oku »