11 10 2025
Göğüs cerrahisi yoğun bakım ünitesi (YBÜ), karmaşık cerrahi işlemler geçirmiş hastaların postoperatif dönemde yoğun ve titiz bakımını gerektiren kritik bir alandır. Bu hastalarda solunum yetmezliği, kardiyovasküler instabilite, enfeksiyon ve diğer komplikasyonlar sıkça görülebilir. Bu nedenle, etkin bir takip ve yönetim için standartlaştırılmış kritik bakım protokollerinin uygulanması hayati önem taşır. Bu yazıda, göğüs cerrahisi YBÜ'sinde hastaların takibi ve yönetiminde kullanılan temel protokolleri ve dikkat edilmesi gereken noktaları detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.
Göğüs cerrahisi YBÜ'ne hasta kabul kriterleri, hastanın cerrahi işleminin karmaşıklığı, preoperatif risk faktörleri ve postoperatif durumuna göre belirlenir. Genellikle aşağıdaki durumlar YBÜ'ne kabul endikasyonları arasındadır:
Hasta YBÜ'ne kabul edildiğinde, hızlı ve sistematik bir değerlendirme yapılmalıdır. Bu değerlendirme aşağıdaki adımları içerir:
İlk değerlendirmenin ardından, hastanın stabilizasyonu için gerekli müdahaleler yapılmalıdır. Bunlar arasında oksijen tedavisi, mekanik ventilasyon, sıvı resüsitasyonu, vazopressör kullanımı, analjezi ve sedasyon yer alır.
Göğüs cerrahisi hastalarının önemli bir kısmı postoperatif dönemde mekanik ventilasyona ihtiyaç duyar. Mekanik ventilasyon stratejisi, hastanın akciğer patolojisine ve fizyolojik durumuna göre belirlenmelidir. Akciğer koruyucu ventilasyon stratejileri (lung protective ventilation - LPV) genellikle tercih edilir. LPV, düşük tidal volüm (6-8 ml/kg ideal vücut ağırlığı), plato basıncının 30 cmH2O altında tutulması ve PEEP (pozitif ekspirasyon sonu basıncı) uygulanmasını içerir.
Hastanın klinik durumu iyileştikçe, mekanik ventilasyondan ayırma süreci başlatılmalıdır. Weaning başarısı için aşağıdaki kriterlerin karşılanması önemlidir:
Weaning yöntemleri arasında basınç destekli ventilasyon (PSV) ile spontan solunum denemesi (SBT) en sık kullanılanlardır. SBT genellikle 30-120 dakika süreyle uygulanır ve hastanın tolere etmesi durumunda ekstübasyona geçilir.
Akciğer fizyoterapisi, atelektazi, pnömoni ve diğer solunum komplikasyonlarını önlemek için önemli bir rol oynar. Akciğer fizyoterapisi yöntemleri şunları içerir:
Seçilmiş hastalarda, mekanik ventilasyondan kaçınmak veya ekstübasyon sonrası solunum desteği sağlamak için NIV kullanılabilir. NIV, özellikle KOAH'lı hastalarda ve postoperatif atelektazisi olan hastalarda faydalı olabilir. Ancak, NIV başarısızlığı durumunda gecikmeden entübasyon yapılmalıdır.
Göğüs cerrahisi hastalarının hemodinamik durumu yakından takip edilmelidir. Bu amaçla invaziv ve non-invaziv yöntemler kullanılır:
Göğüs cerrahisi hastalarında uygun sıvı dengesinin sağlanması kritik öneme sahiptir. Hem hipovolemi hem de hipervolemi komplikasyonlara yol açabilir. Sıvı resüsitasyonu, hastanın klinik durumuna, hemodinamik parametrelerine ve idrar çıkışına göre yönlendirilmelidir.
Hipovolemiye rağmen hipotansiyon devam ediyorsa, vazopressörler (norepinefrin, dopamin) kullanılabilir. Vazopressörler, kan damarlarını daraltarak kan basıncını yükseltirler. Kardiyak output düşükse, inotroplar (dobutamin) kullanılabilir. İnotroplar, kalbin kasılma gücünü artırarak kardiyak outputu yükseltirler.
Göğüs cerrahisi hastalarında atriyal fibrilasyon, ventriküler taşikardi ve bradikardi gibi aritmiler sıkça görülebilir. Aritmiye neden olan faktörler (hipoksi, elektrolit dengesizliği, ilaçlar) düzeltilmelidir. Gerekirse antiaritmik ilaçlar (amiodaron, metoprolol) veya kardiyoversiyon uygulanabilir.
Postoperatif ağrı, hastaların konforunu ve iyileşme sürecini olumsuz etkileyebilir. Ağrı, düzenli olarak ağrı skalaları (VAS, NRS) kullanılarak değerlendirilmelidir. Ağrının yeri, şiddeti, karakteri ve tetikleyici faktörler belirlenmelidir.
Ağrı yönetimi, farmakolojik ve non-farmakolojik yöntemlerin kombinasyonunu içermelidir.
Non-farmakolojik yöntemler, ağrı yönetiminde tamamlayıcı bir rol oynar.
Epidural analjezi, postoperatif ağrı yönetiminde etkili bir yöntemdir. Torakal epidural kateter yerleştirilerek lokal anestezik (bupivakain) ve opioid (fentanil) kombinasyonu verilir. Epidural analjezi, özellikle torakotomi veya torakoabdominal cerrahi geçiren hastalarda tercih edilir. Ancak, hipotansiyon, idrar retansiyonu ve enfeksiyon gibi komplikasyonlara neden olabilir.
Göğüs cerrahisi hastaları, postoperatif enfeksiyonlar açısından yüksek risk altındadır. Enfeksiyon riskini artıran faktörler şunlardır:
Enfeksiyonları önlemek için aşağıdaki stratejiler uygulanmalıdır:
Enfeksiyon belirtileri (ateş, lökositoz, yara yerinde kızarıklık, şişlik, akıntı) varsa, uygun kültürler (kan kültürü, yara kültürü, balgam kültürü) alınmalı ve ampirik antibiyotik tedavisi başlanmalıdır. Kültür sonuçlarına göre antibiyotik tedavisi ayarlanmalıdır.
Göğüs cerrahisi hastalarının beslenme ihtiyaçları, cerrahi işlemin türüne, hastanın preoperatif beslenme durumuna ve komorbiditelerine göre değişir. Hastaların beslenme durumu, albümin, prealbümin, transferrin gibi laboratuvar parametreleri ve vücut ağırlığı takibi ile değerlendirilmelidir.
Enteral beslenme (besinlerin sindirim sistemi yoluyla verilmesi), mümkün olan durumlarda parenteral beslenmeye (besinlerin damar yoluyla verilmesi) tercih edilmelidir. Enteral beslenme, bağırsak fonksiyonlarını korur, enfeksiyon riskini azaltır ve hastanın iyileşme sürecini hızlandırır. Enteral beslenme, nazogastrik tüp, nazojejunal tüp veya perkütan endoskopik gastrostomi (PEG) yoluyla verilebilir.
Enteral beslenmenin mümkün olmadığı veya yetersiz kaldığı durumlarda, parenteral beslenme uygulanabilir. Parenteral beslenme, santral venöz kateter yoluyla verilir. Parenteral beslenme solüsyonları, amino asitler, glukoz, lipidler, vitaminler ve mineralleri içerir. Parenteral beslenme, enfeksiyon, hiperglisemi, elektrolit dengesizliği ve karaciğer fonksiyon bozukluğu gibi komplikasyonlara neden olabilir.
Hastaların beslenme durumu, düzenli olarak takip edilmelidir. Vücut ağırlığı, albümin, prealbümin, transferrin gibi laboratuvar parametreleri ve enteral veya parenteral beslenme toleransı değerlendirilmelidir. Beslenme planı, hastanın ihtiyaçlarına göre ayarlanmalıdır.
Plevral drenler, plevral boşluktaki hava veya sıvıyı boşaltmak için kullanılır. Göğüs cerrahisi sonrası plevral drenler yaygın olarak kullanılır. Plevral drenlerin yerleştirilmesi, bakımı ve çıkarılması, standart protokollere uygun olarak yapılmalıdır.
Mediastinal drenler, mediastendeki kan veya sıvıyı boşaltmak için kullanılır. Özofagus rezeksiyonu, mediastinal tümör eksizyonu veya kalp cerrahisi sonrası mediastinal drenler kullanılabilir. Mediastinal drenlerin bakımı ve çıkarılması, plevral drenlere benzerdir.
Göğüs cerrahisi hastaları, derin ven trombozu (DVT) ve pulmoner emboli (PE) gibi tromboembolik olaylar açısından yüksek risk altındadır. Tromboemboli riskini artıran faktörler şunlardır:
Tromboemboli riskini azaltmak için aşağıdaki profilaksi yöntemleri uygulanmalıdır:
Deliryum, akut başlangıçlı bilinç bozukluğu, dikkat eksikliği ve kognitif fonksiyonlarda değişikliklerle karakterize bir durumdur. Göğüs cerrahisi hastalarında deliryum sıkça görülebilir. Deliryum riskini artıran faktörler şunlardır:
Deliryum tanısı, klinik değerlendirme ve tanı araçları (Confusion Assessment Method - CAM) kullanılarak konulabilir.
Deliryum yönetimi, farmakolojik ve non-farmakolojik yöntemlerin kombinasyonunu içermelidir.
Hasta ve aile eğitimi, hastaların iyileşme sürecine aktif olarak katılmasını sağlar ve komplikasyon riskini azaltır. Eğitim, cerrahi işlem hakkında bilgi, postoperatif bakım, ilaç kullanımı, ağrı yönetimi, enfeksiyon önleme ve erken mobilizasyon konularını içermelidir. Aileler, hastaların duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarını karşılamada önemli bir rol oynarlar.
Göğüs cerrahisi YBÜ'sinde hastaların takibi ve yönetimi, multidisipliner bir yaklaşım gerektirir. Standartlaştırılmış kritik bakım protokollerinin uygulanması, hasta sonuçlarını iyileştirmeye ve komplikasyon riskini azaltmaya yardımcı olur. Bu protokoller, solunum yönetimi, kardiyovasküler yönetim, ağrı yönetimi, enfeksiyon kontrolü, beslenme, dren yönetimi, tromboemboli profilaksisi ve deliryum yönetimini içerir. Hasta ve aile eğitimi de, başarılı bir iyileşme süreci için önemlidir. Bu bilgilerin göğüs cerrahisi YBÜ'sinde çalışan sağlık profesyonellerine faydalı olmasını umuyoruz.
Uyku Kalitenizi Artırmanın Bilimsel Yolları: Fizyolojik Temeller ve Pratik İpuçları
06 11 2025 Devamını oku »
Klinik Nörofizyoloji ile Tanısı Konulan Sık Görülen Hastalıklar
06 11 2025 Devamını oku »
Doğum Sonrası Yoğun Bakım: Annenin Sağlığı İçin Kritik Önlemler
06 11 2025 Devamını oku »
Akciğer Kanserinde Yeni Nesil Tedaviler: Hedefe Yönelik Terapiler ve İmmünoterapi
06 11 2025 Devamını oku »
Güneşin Zararlı Etkilerinden Korunma Yolları: Cildinizi Yaz Aylarında Nasıl Güvende Tutarsınız?
06 11 2025 Devamını oku »
Kronik Ağrıyla Yaşamak: Algoloji Uzmanlarından Destek Almanın Önemi
06 11 2025 Devamını oku »
Nükleer Tıp ile Kanser Teşhisinde Erken Tanının Önemi ve Güncel Uygulamalar
06 11 2025 Devamını oku »
Genel Yoğun Bakım Ünitesinde Sık Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm Yaklaşımları
05 11 2025 Devamını oku »
KOAH ile Yaşamak: Belirtileri Hafifletme ve Yaşam Kalitesini Artırma Yolları
05 11 2025 Devamını oku »