Ortopedi Yoğun Bakım Hastalarında Sık Karşılaşılan Komplikasyonlar ve Yönetimi

07 10 2025

Ortopedi Yoğun Bakım Hastalarında Sık Karşılaşılan Komplikasyonlar ve Yönetimi
Enfeksiyon HastalıklarıYoğun BakımAnestezi ve ReanimasyonOrtopedi

Ortopedi Yoğun Bakım Hastalarında Sık Karşılaşılan Komplikasyonlar ve Yönetimi

Ortopedi Yoğun Bakım Hastalarında Sık Karşılaşılan Komplikasyonlar ve Yönetimi

Ortopedi yoğun bakım üniteleri, travma sonrası veya planlı büyük ortopedik cerrahi geçiren hastalara yönelik kritik bakım hizmetleri sunan özel alanlardır. Bu hastalar, altta yatan ciddi yaralanmalar, cerrahi stres ve immobilizasyon gibi faktörler nedeniyle çeşitli komplikasyonlar açısından yüksek risk taşır. Bu yazıda, ortopedi yoğun bakım hastalarında sık karşılaşılan komplikasyonları ve bunların yönetim stratejilerini ayrıntılı olarak inceleyeceğiz.

I. Tromboembolik Komplikasyonlar

Ortopedi hastalarında, özellikle alt ekstremite cerrahisi geçirenlerde tromboembolik komplikasyonlar (derin ven trombozu - DVT ve pulmoner emboli - PE) önemli bir morbidite ve mortalite nedenidir. Cerrahi, travma, immobilizasyon ve hiperkoagülabilite gibi faktörler, bu hastaların tromboz geliştirme riskini artırır.

A. Derin Ven Trombozu (DVT)

Tanım: DVT, genellikle bacaklardaki derin venlerde kan pıhtısının oluşmasıdır. Ortopedi hastalarında en sık görülen tromboembolik komplikasyondur.

Risk Faktörleri:

  • Büyük ortopedik cerrahi (kalça ve diz protezi, travma cerrahisi)
  • İleri yaş
  • Obezite
  • Önceden geçirilmiş DVT veya PE öyküsü
  • Kanser
  • Hiperkoagülabilite durumları (Faktör V Leiden mutasyonu, protein C veya S eksikliği)
  • İmmobilizasyon
  • Travma

Klinik Bulgular:

  • Etkilenen bacakta ağrı, şişlik ve hassasiyet
  • Ciltte kızarıklık veya morarma
  • Yüzeyel venlerde belirginleşme
  • Bacakta ısı artışı

Tanı:

  • D-dimer testi: Yüksek sensitiviteye sahiptir, ancak düşük spesifitesi nedeniyle tarama testi olarak kullanılır. Negatif D-dimer sonucu DVT olasılığını büyük ölçüde azaltır.
  • Venöz Doppler ultrasonografi: DVT tanısında altın standarttır. Venöz akışı değerlendirir ve pıhtının varlığını gösterir.
  • Venografi: Nadiren kullanılır, ancak Doppler ultrasonografinin yetersiz kaldığı durumlarda düşünülebilir.

Yönetim:

  1. Antikoagülan tedavi: DVT tedavisinin temelini oluşturur.
    • Düşük molekül ağırlıklı heparinler (DMAH): Enoksaparin, dalteparin gibi DMAH'ler, genellikle tedaviye başlamak için tercih edilir. Subkutan olarak uygulanır ve laboratuvar takibi gerektirmez.
    • Fondaparinuks: DMAH'lere benzer bir etki mekanizmasına sahiptir ve subkutan olarak uygulanır.
    • Oral antikoagülanlar (OAK):
      • Varfarin: K vitamini antagonisti olan varfarin, INR (uluslararası normalize oran) takibi gerektirir. Tedaviye başlarken DMAH veya fondaparinuks ile birlikte başlanır ve INR terapötik aralığa (genellikle 2-3) ulaştığında DMAH/fondaparinuks kesilir.
      • Direkt oral antikoagülanlar (DOAK): Dabigatran, rivaroksaban, apiksaban ve edoksaban gibi DOAK'lar, varfarine göre daha öngörülebilir bir etkiye sahiptir ve rutin laboratuvar takibi gerektirmez. Ancak, böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır.
  2. Trombolitik tedavi: Masif DVT veya uzuv kaybı riski olan durumlarda düşünülebilir. Kateterle yönlendirilen tromboliz veya sistemik tromboliz yöntemleri kullanılabilir.
  3. Inferior vena kava (IVC) filtresi: Antikoagülan tedavinin kontrendike olduğu veya başarısız olduğu durumlarda, pulmoner emboliyi önlemek için IVC filtresi yerleştirilebilir.
  4. Kompresyon çorapları: DVT sonrası sendromu önlemek ve bacak ağrısını azaltmak için kullanılabilir.

Profilaksi:

  • Farmakolojik profilaksi: DMAH, fondaparinuks veya DOAK'lar, cerrahi sonrası DVT riskini azaltmak için kullanılır. Profilaksiye cerrahiden kısa süre sonra başlanır ve risk faktörlerine bağlı olarak birkaç hafta devam edilir.
  • Mekanik profilaksi: Aralıklı pnömatik kompresyon (APK) cihazları, kan akışını artırarak DVT riskini azaltır. Özellikle farmakolojik profilaksinin kontrendike olduğu durumlarda önemlidir.
  • Erken mobilizasyon: Cerrahi sonrası hastaların mümkün olan en kısa sürede mobilize edilmesi, DVT riskini azaltmaya yardımcı olur.

B. Pulmoner Emboli (PE)

Tanım: PE, genellikle bacaklardaki derin venlerden kopan bir kan pıhtısının akciğerlere giderek pulmoner arterleri tıkamasıdır. Hayatı tehdit eden bir durumdur.

Risk Faktörleri: DVT ile aynı risk faktörlerine sahiptir.

Klinik Bulgular:

  • Ani başlayan nefes darlığı
  • Göğüs ağrısı (özellikle nefes alırken artan)
  • Öksürük (kanlı balgam olabilir)
  • Taşikardi (kalp hızında artış)
  • Taşipne (solunum hızında artış)
  • Hipotansiyon (düşük kan basıncı)
  • Senkop (bayılma)
  • Şiddetli vakalarda kardiyak arrest

Tanı:

  • Klinik olasılık değerlendirmesi: Wells skoru veya Geneva skoru gibi skorlama sistemleri, PE olasılığını belirlemeye yardımcı olur.
  • D-dimer testi: Yüksek sensitiviteye sahiptir, ancak düşük spesifitesi nedeniyle tarama testi olarak kullanılır.
  • Bilgisayarlı tomografi anjiyografi (BTA): PE tanısında altın standarttır. Pulmoner arterlerdeki pıhtıları gösterir.
  • Ventilasyon/perfüzyon (V/Q) sintigrafisi: BTA'nın kontrendike olduğu durumlarda (örneğin, böbrek yetmezliği veya kontrast alerjisi) kullanılabilir.
  • Ekokardiyografi: Sağ ventrikül disfonksiyonunu veya pulmoner hipertansiyonu gösterebilir.
  • Pulmoner anjiyografi: Nadiren kullanılır, ancak BTA'nın yetersiz kaldığı durumlarda düşünülebilir.

Yönetim:

  1. Hemodinamik stabilizasyon: Hipotansiyon veya şok durumunda intravenöz sıvılar ve vazopressörler (norepinefrin gibi) kullanılabilir.
  2. Oksijen tedavisi: Hipoksemiyi düzeltmek için oksijen sağlanır.
  3. Antikoagülan tedavi: PE tedavisinin temelini oluşturur.
    • Düşük molekül ağırlıklı heparinler (DMAH): Enoksaparin, dalteparin gibi DMAH'ler, genellikle tedaviye başlamak için tercih edilir.
    • Fondaparinuks: DMAH'lere benzer bir etki mekanizmasına sahiptir.
    • Oral antikoagülanlar (OAK):
      • Varfarin: K vitamini antagonisti olan varfarin, INR takibi gerektirir. Tedaviye başlarken DMAH veya fondaparinuks ile birlikte başlanır ve INR terapötik aralığa ulaştığında DMAH/fondaparinuks kesilir.
      • Direkt oral antikoagülanlar (DOAK): Dabigatran, rivaroksaban, apiksaban ve edoksaban gibi DOAK'lar, varfarine göre daha öngörülebilir bir etkiye sahiptir ve rutin laboratuvar takibi gerektirmez.
  4. Trombolitik tedavi: Masif PE (hipotansiyon, şok) veya orta riskli PE (sağ ventrikül disfonksiyonu) olan hastalarda düşünülebilir. Alteplaz (tPA) gibi trombolitik ajanlar kullanılır.
  5. Cerrahi embolektomi: Trombolitik tedavinin kontrendike olduğu veya başarısız olduğu masif PE vakalarında düşünülebilir.
  6. Kateterle yönlendirilen embolektomi: Perkütan olarak pıhtının çıkarılması işlemidir. Trombolitik tedaviye alternatif olarak kullanılabilir.
  7. Hemodinamik destek: Şiddetli vakalarda ekstrakorporeal membran oksijenasyonu (ECMO) gibi mekanik dolaşım destek cihazları gerekebilir.

II. Enfeksiyonlar

Ortopedi yoğun bakım hastaları, cerrahi, invaziv prosedürler ve immünosupresyon gibi faktörler nedeniyle enfeksiyonlar açısından yüksek risk taşır. Enfeksiyonlar, morbiditeyi ve mortaliteyi artırabilir ve hastanede kalış süresini uzatabilir.

A. Pnömoni

Tanım: Pnömoni, akciğer parankiminin enfeksiyonudur. Ortopedi yoğun bakım hastalarında en sık görülen enfeksiyonlardan biridir.

Risk Faktörleri:

  • Mekanik ventilasyon
  • Aspirasyon
  • Yutma güçlüğü
  • Bilinç bulanıklığı
  • Nazogastrik tüp
  • İmmünosupresyon
  • Antibiyotik kullanımı

Klinik Bulgular:

  • Ateş
  • Öksürük (balgamlı veya balgamsız)
  • Nefes darlığı
  • Göğüs ağrısı
  • Taşikardi
  • Taşipne
  • Akciğerlerde raller veya ronkuslar
  • Lökositoz (beyaz kan hücresi sayısında artış)

Tanı:

  • Akciğer grafisi: Pnömoni infiltrasyonlarını gösterir.
  • Balıkgam kültürü ve Gram boyama: Etken mikroorganizmayı belirlemeye yardımcı olur.
  • Kan kültürü: Bakteriyemi olup olmadığını değerlendirmek için yapılır.
  • Bronkoskopi: Şüpheli vakalarda bronkoalveoler lavaj (BAL) ile örnek alınabilir.

Yönetim:

  1. Antibiyotik tedavisi: Pnömoniye neden olan etken mikroorganizmaya yönelik ampirik antibiyotik tedavisi başlanır ve kültür sonuçlarına göre tedavi düzenlenir.
  2. Solunum desteği: Hipoksemiyi düzeltmek için oksijen tedavisi veya mekanik ventilasyon gerekebilir.
  3. Sıvı tedavisi: Dehidratasyonu önlemek için intravenöz sıvılar verilir.
  4. Göğüs fizyoterapisi: Balgamın atılmasına yardımcı olur.

Önleme:

  • Ağız hijyeni: Ağızdaki bakterilerin temizlenmesi pnömoni riskini azaltır.
  • Yatak başının yükseltilmesi: Aspirasyon riskini azaltır.
  • Mekanik ventilasyonla ilişkili pnömoniyi (MVİP) önleme protokolleri: MVİP riskini azaltmak için ventilatör devrelerinin düzenli değişimi, subglottik sekresyon drenajı ve sedasyonun azaltılması gibi önlemler alınır.
  • Aşılama: Grip ve pnömokok aşıları, pnömoniye karşı koruma sağlar.

B. Yara Enfeksiyonları

Tanım: Yara enfeksiyonları, cerrahi insizyon bölgesinde veya travma sonrası oluşan yaralarda meydana gelir.

Risk Faktörleri:

  • Cerrahi alanın kontaminasyonu
  • Uzun süren cerrahi operasyon
  • Yetersiz yara bakımı
  • Diyabet
  • Obezite
  • İmmünosupresyon
  • Yetersiz kanlanma

Klinik Bulgular:

  • Yarada kızarıklık, şişlik ve ağrı
  • Yaradan irinli akıntı
  • Ateş
  • Lökositoz

Tanı:

  • Yara kültürü: Etken mikroorganizmayı belirlemeye yardımcı olur.
  • Kan kültürü: Sistemik enfeksiyon olup olmadığını değerlendirmek için yapılır.

Yönetim:

  1. Yara bakımı: Yarayı temizlemek ve nekrotik dokuları uzaklaştırmak için debridman yapılır.
  2. Antibiyotik tedavisi: Yara kültürüne göre uygun antibiyotik tedavisi başlanır.
  3. Cerrahi drenaj: Derin enfeksiyonlarda apseyi boşaltmak için cerrahi drenaj gerekebilir.
  4. Negatif basınçlı yara tedavisi: Yara iyileşmesini hızlandırmak için kullanılabilir.

Önleme:

  • Cerrahi alanın uygun şekilde hazırlanması: Cerrahi öncesi cilt antisepsisi yapılır.
  • Steril cerrahi teknikler: Enfeksiyon riskini azaltmak için steril cerrahi teknikler kullanılır.
  • Uygun yara bakımı: Yara bölgesinin temiz ve kuru tutulması enfeksiyon riskini azaltır.
  • Profilaktik antibiyotik kullanımı: Bazı cerrahi prosedürlerde enfeksiyon riskini azaltmak için profilaktik antibiyotikler kullanılabilir.

C. Kateter İlişkili Kan Dolaşımı Enfeksiyonları (KİKE)

Tanım: KİKE, santral venöz kateter veya periferik intravenöz kateter gibi intravasküler kateterlerle ilişkili kan dolaşımı enfeksiyonlarıdır.

Risk Faktörleri:

  • Kateterin uzun süre kalması
  • Kateter yerleştirme sırasında aseptik tekniklerin ihlali
  • İmmünosupresyon
  • Nütrisyonel yetersizlik

Klinik Bulgular:

  • Ateş
  • Titreme
  • Kateter giriş yerinde kızarıklık, şişlik ve hassasiyet
  • Kan kültürü pozitifliği

Tanı:

  • Kan kültürü: Kateterden ve periferik venden alınan kan kültürlerinde aynı mikroorganizmanın üremesi KİKE tanısını destekler.

Yönetim:

  1. Kateterin çıkarılması: Enfekte kateterin çıkarılması enfeksiyonun kontrol altına alınmasında önemlidir.
  2. Antibiyotik tedavisi: Kan kültürüne göre uygun antibiyotik tedavisi başlanır.

Önleme:

  • Kateter yerleştirme ve bakımı sırasında aseptik tekniklerin uygulanması: Steril eldiven, örtü ve antiseptik solüsyonlar kullanılır.
  • Kateterin gereksiz yere uzun süre kalmasından kaçınılması: Kateterin kullanım amacı ortadan kalktığında mümkün olan en kısa sürede çıkarılması önemlidir.
  • Kateter giriş yerinin düzenli olarak değerlendirilmesi ve pansumanın yapılması: Kateter giriş yerinde enfeksiyon belirtileri olup olmadığı kontrol edilir ve pansuman düzenli olarak değiştirilir.
  • Klorheksidinli kateterler: Enfeksiyon riskini azaltmak için klorheksidinli kateterler kullanılabilir.

III. Kardiyovasküler Komplikasyonlar

Ortopedi yoğun bakım hastalarında kardiyovasküler komplikasyonlar sık görülür ve morbidite ile mortaliteyi önemli ölçüde etkiler. Bu komplikasyonlar arasında aritmi, miyokard enfarktüsü, kalp yetmezliği ve hipotansiyon yer alır.

A. Aritmi

Tanım: Aritmi, kalp ritminin normalden sapmasıdır. Taşikardi (kalp hızının artması) veya bradikardi (kalp hızının yavaşlaması) şeklinde olabilir.

Risk Faktörleri:

  • Elektrolit dengesizlikleri (hipokalemi, hipomagnezemi)
  • Hipoksi
  • Anemi
  • Ağrı
  • Anksiyete
  • İlaçlar (örneğin, anestezikler, vazopressörler)
  • Altta yatan kalp hastalığı

Klinik Bulgular:

  • Çarpıntı
  • Baş dönmesi
  • Nefes darlığı
  • Göğüs ağrısı
  • Bayılma

Tanı:

  • Elektrokardiyografi (EKG): Kalp ritmini ve elektriksel aktivitesini değerlendirir.
  • Elektrolit düzeyleri: Elektrolit dengesizliklerini tespit etmek için kan testleri yapılır.

Yönetim:

  1. Altta yatan nedenin düzeltilmesi: Elektrolit dengesizlikleri düzeltilir, hipoksi giderilir ve ağrı kontrol altına alınır.
  2. İlaç tedavisi: Aritmi tipine göre antiaritmik ilaçlar (örneğin, amiodaron, lidokain) kullanılabilir.
  3. Kardiyoversiyon veya defibrilasyon: Şiddetli ve hemodinamik olarak instabil aritmilerde uygulanabilir.
  4. Pacemaker: Bradikardi durumunda geçici veya kalıcı pacemaker takılabilir.

B. Miyokard Enfarktüsü (Kalp Krizi)

Tanım: Miyokard enfarktüsü, koroner arterlerdeki tıkanma sonucu kalp kasının hasar görmesidir.

Risk Faktörleri:

  • Koroner arter hastalığı
  • Hipertansiyon
  • Diyabet
  • Sigara
  • Hiperlipidemi
  • Obezite
  • Aile öyküsü

Klinik Bulgular:

  • Göğüs ağrısı (sıkıştırıcı, baskılayıcı, yanıcı)
  • Sol kola, çeneye veya sırta yayılan ağrı
  • Nefes darlığı
  • Terleme
  • Bulantı
  • Kusma
  • Baş dönmesi

Tanı:

  • Elektrokardiyografi (EKG): ST segment yükselmesi veya diğer EKG değişiklikleri miyokard enfarktüsünü düşündürür.
  • Kardiyak enzimler (troponin): Kalp kası hasarını gösteren enzimlerin düzeyleri yükselir.

Yönetim:

  1. Oksijen tedavisi: Hipoksemiyi düzeltmek için oksijen sağlanır.
  2. Ağrı kesiciler: Morfin gibi opioidler ağrıyı gidermek için kullanılabilir.
  3. Antiplatelet tedavi: Aspirin ve klopidogrel gibi antiplatelet ilaçlar pıhtı oluşumunu engeller.
  4. Antikoagülan tedavi: Heparin gibi antikoagülanlar pıhtı oluşumunu engeller.
  5. Nitratlar: Koroner arterleri genişleterek kan akışını artırır.
  6. Beta blokerler: Kalp hızını ve kan basıncını düşürerek kalp yükünü azaltır.
  7. Anjiyoplasti veya koroner arter bypass greftleme (KABG): Tıkanmış koroner arterleri açmak için anjiyoplasti veya KABG yapılabilir.

C. Kalp Yetmezliği

Tanım: Kalp yetmezliği, kalbin vücudun ihtiyaçlarını karşılayacak kadar kan pompalayamaması durumudur.

Risk Faktörleri:

  • Koroner arter hastalığı
  • Hipertansiyon
  • Kardiyomiyopati
  • Kalp kapak hastalıkları
  • Aritmi
  • Böbrek yetmezliği

Klinik Bulgular:

  • Nefes darlığı (özellikle yatarken veya eforla)
  • Öksürük
  • Bacaklarda ve ayaklarda şişlik
  • Halsizlik
  • Çarpıntı

Tanı:

  • Ekokardiyografi: Kalbin yapısını ve fonksiyonunu değerlendirir.
  • B Natriüretik Peptid (BNP) veya NT-proBNP: Kalp yetmezliği varlığında bu hormonların düzeyleri yükselir.
  • Akciğer grafisi: Akciğerlerde sıvı birikimini (pulmoner ödem) gösterir.

Yönetim:

  1. Oksijen tedavisi: Hipoksemiyi düzeltmek için oksijen sağlanır.
  2. Diüretikler: Vücuttaki fazla sıvıyı atarak ödemi azaltır.
  3. ACE inhibitörleri veya ARB'ler: Kan basıncını düşürerek kalp yükünü azaltır.
  4. Beta blokerler: Kalp hızını ve kan basıncını düşürerek kalp yükünü azaltır.
  5. Digoksin: Kalp kasının kasılma gücünü artırır.
  6. Pozitif basınçlı ventilasyon (CPAP veya BiPAP): Şiddetli kalp yetmezliği durumunda solunumu desteklemek için kullanılabilir.

D. Hipotansiyon

Tanım: Hipotansiyon, kan basıncının normalden düşük olmasıdır (genellikle sistolik kan basıncı 90 mmHg'nin altında veya diyastolik kan basıncı 60 mmHg'nin altında).

Risk Faktörleri:

  • Sıvı kaybı (dehidratasyon, kanama)
  • İlaçlar (örneğin, diüretikler, vazodilatörler)
  • Sepsis
  • Kardiyojenik şok
  • Nörojenik şok

Klinik Bulgular:

  • Baş dönmesi
  • Halsizlik
  • Bulanık görme
  • Soğuk ve nemli cilt
  • Hızlı ve yüzeysel solunum
  • Bilinç bulanıklığı

Tanı:

  • Kan basıncı ölçümü: Kan basıncının düşük olması hipotansiyonu doğrular.
  • Altta yatan nedenin belirlenmesi için ek testler: Kan sayımı, elektrolit düzeyleri, kan kültürü gibi testler yapılabilir.

Yönetim:

  1. Sıvı tedavisi: Sıvı kaybını gidermek için intravenöz sıvılar verilir.
  2. Vazopressörler: Kan damarlarını daraltarak kan basıncını yükseltir (örneğin, norepinefrin, dopamin).
  3. Altta yatan nedenin tedavisi: Sepsis, kardiyojenik şok veya nörojenik şok gibi altta yatan neden tedavi edilir.

IV. Akut Böbrek Yetmezliği (ABY)

Ortopedi yoğun bakım hastalarında akut böbrek yetmezliği (ABY) sık görülen bir komplikasyondur ve morbidite ile mortaliteyi önemli ölçüde artırır. ABY, böbrek fonksiyonlarının ani olarak bozulmasıdır.

Risk Faktörleri:

  • Yaşlılık
  • Önceden var olan böbrek hastalığı
  • Diyabet
  • Hipertansiyon
  • Kalp yetmezliği
  • Sepsis
  • Nefrotoksik ilaçlar (örneğin, nonsteroidal antiinflamatuar ilaçlar - NSAİİ'ler, aminoglikozidler, kontrast maddeler)
  • Hipovolemi (sıvı kaybı)
  • Rabdomiyoliz

Klinik Bulgular:

  • İdrar çıkışında azalma (oligüri veya anüri)
  • Ödem
  • Nefes darlığı
  • Bulantı
  • Kusma
  • Halsizlik
  • Bilinç bulanıklığı

Tanı:

  • Serum kreatinin düzeyi: Kreatinin düzeyinde ani artış ABY'yi düşündürür.
  • İdrar çıkışı: İdrar çıkışında azalma ABY belirtisidir.
  • İdrar analizi: İdrarda protein, kan veya silendirlerin bulunması böbrek hasarını gösterir.
  • Böbrek ultrasonografisi: Böbreklerin yapısını değerlendirir ve tıkanıklık olup olmadığını kontrol eder.

Yönetim:

  1. Altta yatan nedenin düzeltilmesi: Hipovolemi düzeltilir, nefrotoksik ilaçlar kesilir ve sepsis tedavi edilir.
  2. Sıvı dengesinin sağlanması: Sıvı yüklenmesi veya sıvı eksikliği düzeltilir.
  3. Elektrolit dengesinin sağlanması: Elektrolit dengesizlikleri (hiperkalemi, hiponatremi) düzeltilir.
  4. Diyet: Protein ve potasyum alımı kısıtlanır.
  5. Renal replasman tedavisi (RRT): Şiddetli ABY durumunda diyaliz veya hemofiltrasyon gibi RRT yöntemleri uygulanabilir.

V. Deliryum

Ortopedi yoğun bakım hastalarında deliryum, akut başlangıçlı bilişsel fonksiyon bozukluğudur ve dikkat, bilinç düzeyi ve düşünce süreçlerinde dalgalanmalarla karakterizedir. Deliryum, hastanede kalış süresini uzatır, mortaliteyi artırır ve uzun dönemde bilişsel bozukluk riskini artırır.

Risk Faktörleri:

  • İleri yaş
  • Önceden var olan bilişsel bozukluk
  • Demans
  • Şiddetli hastalık
  • Yoğun bakımda kalış
  • İlaçlar (örneğin, benzodiazepinler, opioidler, antikolinerjikler)
  • Ağrı
  • Uyku bozukluğu
  • Duyusal yoksunluk (izolasyon) veya duyusal aşırı yüklenme
  • Metabolik bozukluklar (hipoksi, hiponatremi)

Klinik Bulgular:

  • Dikkat eksikliği
  • Bilinç düzeyinde dalgalanmalar
  • Düzensiz düşünme
  • Halüsinasyonlar
  • Sanrılar
  • Ajitasyon veya letarji
  • Uyku-uyanıklık döngüsünde bozukluk
  • Oryantasyon bozukluğu

Tanı:

  • Confusion Assessment Method for the ICU (CAM-ICU): Yoğun bakım hastalarında deliryumu değerlendirmek için kullanılan standart bir araçtır.
  • Intensive Care Delirium Screening Checklist (ICDSC): Deliryumu taramak için kullanılan bir diğer araçtır.

Yönetim:

  1. Altta yatan nedenin düzeltilmesi: İlaçlar gözden geçirilir, ağrı kontrol altına alınır, uyku bozukluğu giderilir ve metabolik bozukluklar düzeltilir.
  2. Çevresel düzenlemeler: Odayı aydınlık tutmak, saat ve takvim bulundurmak, hastanın yakınlarıyla iletişimini sağlamak oryantasyonu destekler.
  3. Farmakolojik tedavi: Deliryum şiddetli ise haloperidol veya ketiapin gibi antipsikotik ilaçlar kullanılabilir. Benzodiazepinlerden kaçınılmalıdır, çünkü deliryumu kötüleştirebilirler.
  4. Non-farmakolojik yöntemler: Hastanın sakinleştirilmesi, yönlendirilmesi ve güvende hissetmesi sağlanmalıdır.

VI. Bası Yaraları

Ortopedi yoğun bakım hastalarında uzun süreli immobilizasyon, yetersiz beslenme ve duyusal algı bozukluğu gibi faktörler nedeniyle bası yaraları (dekübitüs ülserleri) gelişme riski yüksektir. Bası yaraları, cilt ve alttaki dokuların uzun süreli basınç nedeniyle hasar görmesidir.

Risk Faktörleri:

  • İmmobilizasyon
  • Duyusal algı bozukluğu
  • Yetersiz beslenme
  • İdrar veya fekal inkontinans
  • Yaşlılık
  • Düşük kan basıncı
  • Anemi

Bası Yaralarının Evreleri:

  • Evre I: Ciltte kızarıklık (basmakla solmayan eritem)
  • Evre II: Ciltte yüzeysel bir yara (epidermis veya dermis kaybı)
  • Evre III: Ciltte derin bir yara (subkutan dokuya kadar ulaşan)
  • Evre IV: Ciltte çok derin bir yara (kas, kemik veya tendonlara kadar ulaşan)

Yönetim:

  1. Basıncın azaltılması: Hastanın pozisyonu düzenli olarak (en az 2 saatte bir) değiştirilir. Basıncı azaltan yataklar ve minderler kullanılır.
  2. Yara bakımı: Yara temizlenir ve debride edilir. Uygun yara örtüleri kullanılır.
  3. Beslenme desteği: Yetersiz beslenen hastalara protein ve kalori takviyesi yapılır.
  4. Ağrı yönetimi: Ağrı kesiciler kullanılarak ağrı kontrol altına alınır.
  5. Enfeksiyon kontrolü: Enfeksiyon varsa antibiyotik tedavisi başlanır.

Önleme:

  • Risk değerlendirmesi: Braden skalası gibi bir araç kullanılarak hastanın bası yarası riski değerlendirilir.
  • Düzenli pozisyon değişikliği: Hastanın pozisyonu düzenli olarak değiştirilir.
  • Basıncı azaltan yüzeyler: Basıncı

#ağrı yönetimi#enfeksiyon#ortopedi yoğun bakım#komplikasyonlar#tromboembolizm

Diğer Blog Yazıları

İntensive Care Unit (ICU): Inside the Critical Care Environment

İntensive Care Unit (ICU): Inside the Critical Care Environment

06 11 2025 Devamını oku »
Uyku Kalitenizi Artırmanın Bilimsel Yolları: Fizyolojik Temeller ve Pratik İpuçları

Uyku Kalitenizi Artırmanın Bilimsel Yolları: Fizyolojik Temeller ve Pratik İpuçları

06 11 2025 Devamını oku »
Klinik Nörofizyoloji ile Tanısı Konulan Sık Görülen Hastalıklar

Klinik Nörofizyoloji ile Tanısı Konulan Sık Görülen Hastalıklar

06 11 2025 Devamını oku »
Doğum Sonrası Yoğun Bakım: Annenin Sağlığı İçin Kritik Önlemler

Doğum Sonrası Yoğun Bakım: Annenin Sağlığı İçin Kritik Önlemler

06 11 2025 Devamını oku »
Akciğer Kanserinde Yeni Nesil Tedaviler: Hedefe Yönelik Terapiler ve İmmünoterapi

Akciğer Kanserinde Yeni Nesil Tedaviler: Hedefe Yönelik Terapiler ve İmmünoterapi

06 11 2025 Devamını oku »
Güneşin Zararlı Etkilerinden Korunma Yolları: Cildinizi Yaz Aylarında Nasıl Güvende Tutarsınız?

Güneşin Zararlı Etkilerinden Korunma Yolları: Cildinizi Yaz Aylarında Nasıl Güvende Tutarsınız?

06 11 2025 Devamını oku »
Kronik Ağrıyla Yaşamak: Algoloji Uzmanlarından Destek Almanın Önemi

Kronik Ağrıyla Yaşamak: Algoloji Uzmanlarından Destek Almanın Önemi

06 11 2025 Devamını oku »
Nükleer Tıp ile Kanser Teşhisinde Erken Tanının Önemi ve Güncel Uygulamalar

Nükleer Tıp ile Kanser Teşhisinde Erken Tanının Önemi ve Güncel Uygulamalar

06 11 2025 Devamını oku »
Genel Yoğun Bakım Ünitesinde Sık Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm Yaklaşımları

Genel Yoğun Bakım Ünitesinde Sık Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm Yaklaşımları

05 11 2025 Devamını oku »