Pilor Stenozu Nedir?

22 10 2025

Pilor Stenozu Nedir?
Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıGastroenterolojiÇocuk Cerrahisi

Pilor Stenozu Nedir? Kapsamlı Bir Rehber

Pilor Stenozu Nedir? Kapsamlı Bir Rehber

Pilor stenozu, bebeklerde görülen ve midenin ince bağırsağa açılan kapısı olan pilor kasının anormal derecede kalınlaşması sonucu ortaya çıkan bir durumdur. Bu kalınlaşma, mide içeriğinin ince bağırsağa geçmesini zorlaştırır ve tipik olarak kusmaya neden olur. Erken teşhis ve tedavi ile genellikle tamamen düzeltilebilir bir durumdur. Bu yazıda, pilor stenozunun ne olduğunu, nedenlerini, belirtilerini, teşhis yöntemlerini, tedavi seçeneklerini ve uzun vadeli sonuçlarını detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.

Pilor Stenozu: Temel Bilgiler

Pilorun Anatomisi ve İşlevi

Pilor, midenin alt ucunda bulunan ve ince bağırsağın başlangıcı olan duodenum ile bağlantısını sağlayan güçlü bir kas halkasıdır. Pilorun temel işlevi, mide içeriğinin (kimus) kontrollü bir şekilde duodenuma geçmesini sağlamaktır. Bu kontrol, besinlerin sindirim ve emilim süreçleri için önemlidir. Pilor, mide kasılmalarıyla senkronize olarak çalışır ve kimusun ince bağırsağa yavaş yavaş geçmesine izin verir. Aynı zamanda, duodenuma geçen asidik kimus miktarını da düzenleyerek ince bağırsak mukozasını korur.

Pilor Stenozunun Tanımı

Pilor stenozu, pilor kasının anormal derecede kalınlaşması (hipertrofi) sonucu ortaya çıkan bir durumdur. Bu kalınlaşma, pilor kanalının daralmasına ve mide içeriğinin ince bağırsağa geçişinin engellenmesine yol açar. Bu tıkanıklık, mide içeriğinin birikmesine ve sonunda kusmaya neden olur. Pilor stenozu genellikle doğumdan sonraki ilk haftalarda veya aylarda ortaya çıkar ve tedavi edilmediği takdirde dehidratasyon, elektrolit dengesizliği ve beslenme yetersizliği gibi ciddi komplikasyonlara yol açabilir.

Pilor Stenozunun Sıklığı ve Risk Faktörleri

Pilor stenozu, bebeklerde nispeten yaygın bir durumdur. Ortalama olarak, her 1000 doğumda 1 ila 3 bebekte görülür. Erkek bebeklerde kız bebeklere göre yaklaşık 4 kat daha sık görülür. Pilor stenozunun etiyolojisi tam olarak anlaşılamamış olsa da, genetik ve çevresel faktörlerin rol oynadığı düşünülmektedir. Bazı risk faktörleri şunlardır:

  • Cinsiyet: Erkek bebeklerde daha sık görülür.
  • Aile Öyküsü: Ailede pilor stenozu öyküsü olan bebeklerde risk artar.
  • Irk: Beyaz ırkta daha sık görülür.
  • Erken Doğum: Erken doğan bebeklerde risk biraz daha yüksek olabilir.
  • Bazı Antibiyotiklerin Kullanımı: Doğumdan sonraki ilk haftalarda eritromisin gibi bazı antibiyotiklerin kullanımı pilor stenozu riskini artırabilir.
  • Anne Sütü ile Beslenme: Anne sütü ile beslenen bebeklerde, mama ile beslenenlere göre pilor stenozu riski daha düşük olabilir. Ancak bu konuda kesin kanıtlar bulunmamaktadır.

Pilor Stenozunun Nedenleri ve Patofizyolojisi

Pilor Stenozunun Etiyolojisi

Pilor stenozunun kesin nedeni tam olarak bilinmemektedir. Ancak, genetik yatkınlık ve çevresel faktörlerin bir kombinasyonunun rol oynadığı düşünülmektedir. Aile öyküsü, pilor stenozu riskini artıran önemli bir faktördür. Pilor stenozu olan bebeklerin kardeşlerinde veya ebeveynlerinde de bu durumun görülme olasılığı daha yüksektir. Genetik çalışmalar, pilor stenozu ile ilişkili olabilecek bazı gen bölgelerini belirlemiştir, ancak spesifik genler henüz tam olarak tanımlanamamıştır.

Çevresel faktörler arasında doğumdan sonraki ilk haftalarda kullanılan bazı antibiyotikler (özellikle eritromisin) ve anne sütü ile beslenme şekli yer alır. Eritromisin, mide motilitesini artırarak pilor kasının kasılmasını tetikleyebilir ve bu da zamanla pilorun kalınlaşmasına yol açabilir. Anne sütü ile beslenmenin pilor stenozu riskini azaltıcı bir etkisi olduğu düşünülmektedir, ancak bu konuda daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.

Pilor Stenozunun Patofizyolojisi

Pilor stenozunda, pilor kasının kalınlaşması (hipertrofi) ve anormal derecede kasılması (spazm) sonucu pilor kanalı daralır ve mide içeriğinin duodenuma geçişi engellenir. Bu tıkanıklık, mide içinde basıncın artmasına ve mide duvarının gerilmesine neden olur. Mide içeriği ince bağırsağa geçemediği için, bebek kusmaya başlar. Kusma genellikle fışkırır tarzda ve beslenmeden kısa bir süre sonra meydana gelir. Kusmukta safranın olmaması tipik bir özelliktir, çünkü tıkanıklık pilor bölgesinde olduğundan, safranın kusmuğa karışması engellenir.

Sürekli kusma, bebekte dehidratasyon, elektrolit dengesizliği (özellikle hipokloremik metabolik alkaloz) ve beslenme yetersizliğine yol açabilir. Dehidratasyon, vücudun sıvı kaybı nedeniyle su ve elektrolit dengesinin bozulmasıdır. Hipokloremik metabolik alkaloz, kusma yoluyla klor kaybı nedeniyle kanın asit-baz dengesinin bozulmasıdır. Beslenme yetersizliği ise, bebeğin yeterli miktarda besin alamaması nedeniyle büyüme ve gelişme geriliğine neden olabilir.

Pilor Stenozunun Belirtileri ve Bulguları

Tipik Belirtiler

Pilor stenozunun en tipik belirtisi, fışkırır tarzda kusmadır. Bu kusma genellikle bebek 2 ila 6 haftalıkken başlar ve zamanla şiddetlenir. Kusma, beslenmeden kısa bir süre sonra (genellikle 15-30 dakika sonra) meydana gelir ve kusmukta safranın olmaması tipiktir. Kusma, bebeğin beslenmesini önemli ölçüde etkileyebilir ve kilo alımında duraksamaya veya kilo kaybına neden olabilir.

Diğer yaygın belirtiler şunlardır:

  • Açlık hissi: Bebek kusmasına rağmen hemen sonra tekrar acıkır ve beslenmek ister.
  • Kabızlık: Pilor tıkanıklığı nedeniyle bağırsaklara yeterli miktarda sindirilmiş besin geçmediği için kabızlık görülebilir.
  • Dehidratasyon belirtileri: Azalan idrar çıkışı, kuru cilt ve mukozalar, çökmüş gözler ve fontanel (bıngıldak) gibi belirtiler dehidratasyonun işaretleri olabilir.
  • Karın dalgalanması (peristaltik dalga): Nadir durumlarda, karın duvarında midenin kasılmaları sonucu oluşan dalgalanmalar görülebilir. Bu dalgalanmalar, mide içeriğini duodenuma geçirmeye çalışan kasılmaların bir sonucudur.

Fizik Muayene Bulguları

Fizik muayene sırasında, doktor bebeğin genel durumunu değerlendirir ve dehidratasyon belirtilerini arar. Karın muayenesi sırasında, özellikle beslenmeden sonra, pilor bölgesinde zeytin şeklinde bir kitle palpe edilebilir. Bu kitle, kalınlaşmış pilor kasıdır ve pilor stenozunun tipik bir bulgusudur. Ancak, her zaman palpe edilemeyebilir, özellikle de bebek huzursuzsa veya karın kasları gerginse.

Ayrıca, doktor bebeğin ağırlığını ve büyüme eğrisini değerlendirir. Pilor stenozu olan bebeklerde genellikle kilo alımında duraksama veya kilo kaybı görülür. Doktor, dehidratasyon belirtilerini (azalan idrar çıkışı, kuru cilt ve mukozalar, çökmüş gözler ve fontanel) dikkatlice değerlendirir.

Ayırıcı Tanı

Pilor stenozunun belirtileri, diğer bazı durumlarla karışabilir. Bu nedenle, doğru teşhis için ayırıcı tanı yapmak önemlidir. Pilor stenozu ile karıştırılabilecek durumlar şunlardır:

  • Gastroözofageal Reflü (GER): Bebeklerde sık görülen bir durumdur ve mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçmasıyla karakterizedir. GER, kusmaya neden olabilir, ancak kusma genellikle fışkırır tarzda değildir ve bebek kilo alır.
  • Besin Alerjileri: İnek sütü alerjisi gibi besin alerjileri de kusmaya neden olabilir. Ancak, besin alerjilerinde genellikle kusmaya ek olarak ishal, cilt döküntüleri ve huzursuzluk gibi başka belirtiler de görülür.
  • İntestinal Obstrüksiyon (Bağırsak Tıkanıklığı): Bağırsak tıkanıklıkları da kusmaya neden olabilir. Ancak, bağırsak tıkanıklıklarında kusmuk genellikle safralıdır ve karın şişliği gibi başka belirtiler de görülür.
  • Adrenal Hiperplazi: Nadir durumlarda, adrenal hiperplazi kusmaya ve kilo kaybına neden olabilir. Ancak, adrenal hiperplazide genellikle kusmaya ek olarak elektrolit dengesizliği ve hormonal anormallikler de görülür.

Pilor Stenozunun Teşhisi

Fizik Muayene ve Öykü

Pilor stenozunun teşhisi genellikle dikkatli bir fizik muayene ve detaylı bir öykü ile başlar. Doktor, bebeğin kusma şekli, zamanlaması, sıklığı ve diğer belirtileri hakkında bilgi alır. Ayrıca, bebeğin aile öyküsünü ve kullandığı ilaçları da sorgular.

Fizik muayene sırasında, doktor bebeğin genel durumunu değerlendirir ve dehidratasyon belirtilerini arar. Karın muayenesi sırasında, pilor bölgesinde zeytin şeklinde bir kitle palpe etmeye çalışır. Ancak, kitlenin palpe edilememesi pilor stenozunu dışlamaz.

Görüntüleme Yöntemleri

Pilor stenozundan şüphelenildiğinde, teşhisi doğrulamak için genellikle görüntüleme yöntemleri kullanılır. En sık kullanılan görüntüleme yöntemleri şunlardır:

  • Ultrasonografi: Ultrasonografi, pilor stenozunun teşhisinde oldukça güvenilir ve non-invaziv bir yöntemdir. Ultrasonografi ile pilor kasının kalınlığı ve pilor kanalının çapı ölçülebilir. Pilor kasının kalınlığının 3 mm'den fazla olması veya pilor kanalının çapının 14 mm'den fazla olması pilor stenozu tanısı için önemlidir. Ayrıca, ultrasonografi ile mide içeriğinin duodenuma geçişinin engellendiği de görülebilir.
  • Baryumlu Üst Gastrointestinal Sistem Grafisi: Bu yöntemde, bebeğe baryum adı verilen bir kontrast madde içirilir ve ardından röntgen filmleri çekilir. Baryum, mide ve duodenumun iç yüzeyini kaplayarak görüntülenmesini sağlar. Pilor stenozunda, baryumun pilor kanalından geçişi engellenir ve "sicim belirtisi" olarak adlandırılan dar bir pilor kanalı görülür. Ayrıca, midenin genişlediği ve boşalmasının geciktiği de görülebilir. Ancak, ultrasonografi daha güvenilir ve non-invaziv olduğu için baryumlu grafiler daha az tercih edilmektedir.

Laboratuvar Testleri

Pilor stenozu teşhisi konulduktan sonra, bebeğin elektrolit dengesini ve sıvı durumunu değerlendirmek için laboratuvar testleri yapılır. En sık yapılan testler şunlardır:

  • Serum Elektrolitleri: Sodyum, potasyum, klor ve bikarbonat düzeyleri ölçülür. Pilor stenozu olan bebeklerde, kusma nedeniyle hipokloremik metabolik alkaloz (düşük klor ve yüksek bikarbonat) görülebilir.
  • Kan Gazları: Arteriyel veya venöz kan gazları ölçülerek kanın asit-baz dengesi değerlendirilir. Metabolik alkalozun derecesi belirlenir.
  • Böbrek Fonksiyon Testleri: Kreatinin ve BUN düzeyleri ölçülerek böbrek fonksiyonları değerlendirilir. Dehidratasyon böbrek fonksiyonlarını etkileyebilir.
  • Tam Kan Sayımı: Hemoglobin, hematokrit ve beyaz küre sayısı ölçülür. Dehidratasyon, hemokonsantrasyona (kanın yoğunlaşmasına) neden olabilir.

Pilor Stenozunun Tedavisi

Sıvı ve Elektrolit Dengesinin Düzeltilmesi

Pilor stenozu olan bebeklerde, tedaviye başlamadan önce dehidratasyon ve elektrolit dengesizliği düzeltilmelidir. Bu genellikle intravenöz (IV) sıvı tedavisi ile yapılır. IV sıvılar, bebeğin sıvı ve elektrolit ihtiyaçlarını karşılamak için damar yoluyla verilir. Sıvı tedavisinin amacı, dehidratasyonu düzeltmek, elektrolit dengesizliğini gidermek ve böbrek fonksiyonlarını desteklemektir.

Sıvı tedavisi sırasında, bebeğin sıvı alımı ve idrar çıkışı dikkatlice izlenir. Serum elektrolitleri ve kan gazları düzenli olarak kontrol edilir ve tedaviye yanıt değerlendirilir. Hipokloremik metabolik alkalozun düzeltilmesi genellikle birkaç gün sürebilir. Elektrolit dengesi düzelmeden cerrahi tedavi uygulanmamalıdır.

Cerrahi Tedavi: Piloromiyotomi

Pilor stenozunun kesin tedavisi cerrahidir. Cerrahi tedavi, pilor kasının kalınlaşmış tabakasının kesilerek pilor kanalının açılmasını içerir. Bu işleme piloromiyotomi adı verilir. Piloromiyotomi, açık cerrahi veya laparoskopik cerrahi yöntemlerle yapılabilir.

  • Açık Piloromiyotomi: Açık cerrahide, karın bölgesinde küçük bir kesi yapılır ve pilor kasına ulaşılır. Kalınlaşmış pilor kası, dış tabakası (serozası) sağlam kalacak şekilde kesilir. Bu kesi, pilor kanalının genişlemesini ve mide içeriğinin duodenuma geçişini sağlar. Açık piloromiyotomi, uzun yıllardır kullanılan güvenilir bir yöntemdir.
  • Laparoskopik Piloromiyotomi: Laparoskopik cerrahide, karın bölgesinde birkaç küçük kesi yapılır ve bu kesilerden içeri bir kamera ve cerrahi aletler yerleştirilir. Cerrah, kamera görüntüsü eşliğinde pilor kasını keser. Laparoskopik piloromiyotomi, daha az invaziv bir yöntemdir ve daha küçük kesilerle yapıldığı için daha az ağrıya, daha hızlı iyileşmeye ve daha az yara izine neden olabilir.

Piloromiyotomiden sonra, bebek genellikle aynı gün veya ertesi gün beslenmeye başlar. Beslenme başlangıçta küçük miktarlarda ve sık aralıklarla yapılır. Beslenme miktarı ve sıklığı, bebeğin toleransına göre kademeli olarak artırılır. Çoğu bebek, ameliyattan sonraki birkaç gün içinde normal beslenmeye döner.

Ameliyat Sonrası Bakım ve Komplikasyonlar

Piloromiyotomiden sonra, bebeğin yakından izlenmesi önemlidir. Ameliyat sonrası bakım şunları içerir:

  • Ağrı Yönetimi: Ameliyat sonrası ağrıyı kontrol altına almak için ağrı kesiciler verilebilir.
  • Beslenme Takibi: Beslenme başlangıçta küçük miktarlarda ve sık aralıklarla yapılır. Beslenme miktarı ve sıklığı, bebeğin toleransına göre kademeli olarak artırılır.
  • Yara Bakımı: Ameliyat bölgesinin temiz ve kuru tutulması önemlidir. Enfeksiyon belirtileri (kızarıklık, şişlik, akıntı) açısından yara yeri düzenli olarak kontrol edilmelidir.
  • Kusma Takibi: Ameliyattan sonraki ilk günlerde kusma görülebilir. Ancak, kusma şiddetli veya sürekli ise doktora başvurulmalıdır.

Piloromiyotomi genellikle güvenli bir işlemdir, ancak nadir durumlarda bazı komplikasyonlar görülebilir. Bu komplikasyonlar şunlardır:

  • Enfeksiyon: Ameliyat bölgesinde enfeksiyon gelişebilir. Enfeksiyon belirtileri (kızarıklık, şişlik, akıntı) varsa antibiyotik tedavisi gerekebilir.
  • Kanama: Ameliyat sırasında veya sonrasında kanama olabilir. Nadir durumlarda, kan transfüzyonu gerekebilir.
  • Pilor Mukozasının Perforasyonu: Pilor kası kesilirken pilor mukozası (iç tabakası) zarar görebilir. Bu durum, ameliyat sırasında veya sonrasında fark edilebilir ve onarılması gerekebilir.
  • İnkomplet Piloromiyotomi: Pilor kası yeterince kesilmezse, pilor stenozu devam edebilir ve tekrarlayan kusma görülebilir. Bu durumda, ikinci bir ameliyat gerekebilir.
  • Yara İzi Hipertrofisi: Ameliyat kesiğinde keloid veya hipertrofik skar gelişebilir.

Pilor Stenozunun Uzun Vadeli Sonuçları ve Prognozu

Pilor stenozu, erken teşhis ve uygun tedavi ile genellikle tamamen düzeltilebilir bir durumdur. Piloromiyotomi ameliyatı sonrası çoğu bebek normal beslenmeye döner ve sağlıklı bir şekilde büyür ve gelişir. Ameliyat sonrası uzun vadeli komplikasyonlar nadirdir.

Ancak, tedavi edilmeyen pilor stenozu ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Sürekli kusma, dehidratasyon, elektrolit dengesizliği ve beslenme yetersizliğine neden olabilir. Bu durumlar, bebeğin büyüme ve gelişmesini olumsuz etkileyebilir ve hatta hayati tehlike oluşturabilir.

Pilor stenozu olan bebeklerin aileleri, ameliyat sonrası dikkatli bir takip ve beslenme yönetimi ile bebeğin sağlıklı bir şekilde büyümesini ve gelişmesini sağlayabilirler. Doktorun önerilerine uyulması ve düzenli kontrollerin yapılması önemlidir.

Özet ve Sonuç

Pilor stenozu, bebeklerde görülen ve pilor kasının kalınlaşması sonucu mide içeriğinin ince bağırsağa geçişinin engellenmesiyle karakterize bir durumdur. Erken teşhis ve tedavi ile genellikle tamamen düzeltilebilir. Tipik belirtisi, fışkırır tarzda kusmadır. Teşhis genellikle fizik muayene, ultrasonografi ve laboratuvar testleri ile konulur. Tedavisi cerrahidir ve piloromiyotomi adı verilen bir ameliyatla yapılır. Piloromiyotomi sonrası çoğu bebek normal beslenmeye döner ve sağlıklı bir şekilde büyür ve gelişir.

Bu yazıda, pilor stenozunun ne olduğunu, nedenlerini, belirtilerini, teşhis yöntemlerini, tedavi seçeneklerini ve uzun vadeli sonuçlarını detaylı bir şekilde inceledik. Umarım bu bilgiler, pilor stenozu hakkında daha fazla bilgi edinmenize ve bebeğinizin sağlığı için doğru kararlar vermenize yardımcı olur.

#pilor stenozu#bebek kusması#mide çıkışı darlığı#infantil hipertrofik pilor stenozu#piloromi

Diğer Sağlık Blog Yazıları

İlik kanserinin son evresinde neler olur?

İlik kanserinin son evresinde neler olur?

06 11 2025 Devamını oku »
İlik kanseri kaç yaşında olur?

İlik kanseri kaç yaşında olur?

06 11 2025 Devamını oku »
Endoskopi Çeşitleri Nelerdir?

Endoskopi Çeşitleri Nelerdir?

06 11 2025 Devamını oku »
Kemik İliği Kanseri Kanda Çıkar Mı?

Kemik İliği Kanseri Kanda Çıkar Mı?

06 11 2025 Devamını oku »
Pilor Stenozu Nedir?

Kemik İliği Kanseri Nasıl Belli Olur?

06 11 2025 Devamını oku »
Pulmoner hipertansiyon hastaları seyahat edebilir mi?

Pulmoner hipertansiyon hastaları seyahat edebilir mi?

06 11 2025 Devamını oku »
Kemik iliği kanserleri ne kadar yaşar?

Kemik iliği kanserleri ne kadar yaşar?

06 11 2025 Devamını oku »
Tourette sendromu zekayı etkiler mi?

Tourette sendromu zekayı etkiler mi?

06 11 2025 Devamını oku »
Kemik iliği kanserlerinde tedavi sonrası klinik sonuçlar nelerdir?

Kemik iliği kanserlerinde tedavi sonrası klinik sonuçlar nelerdir?

06 11 2025 Devamını oku »