02 10 2025
Kardiyovasküler cerrahi (KVC) yoğun bakım üniteleri, kalp ve damar cerrahisi geçiren hastaların postoperatif dönemde takip ve tedavisinin yapıldığı, yüksek teknoloji ve uzmanlık gerektiren ortamlardır. Bu ünitelerde kritik durumdaki hastaların yönetimi, multidisipliner bir yaklaşım, güncel protokoller ve sürekli eğitim gerektirir. Bu yazıda, KVC yoğun bakımında kritik hasta yönetimine dair güncel yaklaşımları ve protokolleri detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.
Kardiyovasküler cerrahi sonrası yoğun bakım, hastaların stabilizasyonunu, komplikasyonların erken tanısını ve tedavisini amaçlar. Yoğun bakım süreci, ameliyat öncesi risk faktörlerinin değerlendirilmesi, intraoperatif olayların takibi ve postoperatif fizyolojik parametrelerin optimize edilmesiyle başlar. KVC yoğun bakımında, hastaların hemodinamik durumu, solunum fonksiyonları, renal fonksiyonları, nörolojik durumu ve enfeksiyon riskleri yakından takip edilir.
KVC yoğun bakımında sıklıkla karşılaşılan kritik durumlar şunlardır:
DKÇS, KVC sonrası en sık karşılaşılan sorunlardan biridir ve mortaliteyi önemli ölçüde artırır. Yönetimi multidisipliner bir yaklaşım gerektirir.
DKÇS'nin altında yatan nedenler arasında hipovolemi, kardiyak tamponad, aritmi, miyokardiyal disfonksiyon ve sistemik vasküler direncin artması yer alır. İlk adım, altta yatan nedeni belirlemek ve düzeltmektir.
DKÇS yönetiminde invaziv hemodinamik monitorizasyon (pulmoner arter kateteri, santral venöz kateter) önemlidir. Bu monitorizasyon yöntemleri, kardiyak çıktı, santral venöz basınç, pulmoner arter basıncı ve sistemik vasküler direnç gibi parametrelerin sürekli takibini sağlar. Bu veriler, tedavi stratejilerini yönlendirmede kritik öneme sahiptir.
DKÇS tedavisinde kullanılan farmakolojik ajanlar şunlardır:
Farmakolojik tedavilere rağmen DKÇS düzelmiyorsa, mekanik dolaşım desteği (MDS) düşünülebilir. MDS cihazları, kalbin yükünü azaltarak ve sistemik perfüzyonu sağlayarak hayati organların fonksiyonlarını korur. En sık kullanılan MDS cihazları şunlardır:
KVC sonrası aritmi sıklığı yüksektir ve hastaların morbidite ve mortalitesini artırabilir. Aritmilerin erken tanısı ve tedavisi önemlidir.
Aritmilerin altında yatan nedenler arasında elektrolit dengesizlikleri (potasyum, magnezyum, kalsiyum), hipoksi, iskemi, ilaç yan etkileri ve otonom sinir sistemi disfonksiyonu yer alır. Bu nedenlerin belirlenmesi ve düzeltilmesi, aritmi yönetiminin temelini oluşturur.
Sık tekrarlayan veya ilaç tedavisine yanıt vermeyen aritmilerde, elektrofizyolojik çalışma (EPS) ve ablasyon düşünülebilir. EPS, aritminin kaynağını belirlemeye ve ablasyon ise anormal elektriksel aktiviteye neden olan dokuyu ortadan kaldırmaya yönelik bir prosedürdür.
Aritmi tedavisinde kullanılan farmakolojik ajanlar şunlardır:
Hemodinamik olarak stabil olmayan taşikardilerde (ventriküler taşikardi, supraventriküler taşikardi) kardiyoversiyon, hemodinamik olarak stabil olmayan ventriküler fibrilasyonda ise defibrilasyon uygulanır. Kardiyoversiyon, senkronize bir elektrik şoku ile kalbin ritmini normale döndürmeyi amaçlar. Defibrilasyon ise senkronize olmayan bir elektrik şoku ile kalbin ritmini düzeltmeyi hedefler.
Bradikardi veya atriyoventriküler blok durumlarında pacing (kalp pili) uygulanır. Pacing, kalbe elektrik uyarıları göndererek kalp hızını artırır ve düzenli bir ritim sağlar. Geçici pacing, transvenöz veya eksternal pacing ile yapılabilirken, kalıcı pacing ise cerrahi olarak yerleştirilen bir kalp pili ile sağlanır.
KVC sonrası ASY, mortaliteyi artıran önemli bir komplikasyondur. ASY yönetiminde, oksijenasyonun sağlanması, karbondioksitin uzaklaştırılması ve akciğer hasarının önlenmesi hedeflenir.
ASY tedavisinde mekanik ventilasyon (MV) sıklıkla kullanılır. MV, akciğerlere basınçlı hava vererek solunum fonksiyonlarını destekler. MV modları arasında volüm kontrollü ventilasyon, basınç kontrollü ventilasyon ve basınç destekli ventilasyon bulunur. MV ayarları, hastanın klinik durumuna ve arter kan gazı değerlerine göre ayarlanır.
Hafif ve orta dereceli ASY'de, non-invaziv ventilasyon (NIV) denenebilir. NIV, maske aracılığıyla basınçlı hava vererek solunum fonksiyonlarını destekler. NIV, entübasyon ihtiyacını azaltabilir ve mekanik ventilasyonun komplikasyonlarını önleyebilir.
MV sırasında akciğer hasarını önlemek için akciğer koruyucu ventilasyon stratejileri uygulanmalıdır. Bu stratejiler şunları içerir:
Mekanik ventilasyona rağmen oksijenasyon ve karbondioksit atılımı sağlanamıyorsa, ECMO düşünülebilir. VV ECMO, solunum yetmezliği için kullanılırken, VA ECMO hem solunum hem de kardiyak yetmezlik için kullanılır.
Akciğer ödemini önlemek için dikkatli sıvı yönetimi önemlidir. Aşırı sıvı yüklenmesi, akciğer ödemini kötüleştirebilir ve oksijenasyonu bozabilir. Sıvı dengesi, klinik değerlendirme, santral venöz basınç ve pulmoner arter basıncı gibi parametreler kullanılarak takip edilmelidir.
KVC sonrası ABH, mortaliteyi önemli ölçüde artırır. ABH yönetiminde, böbrek fonksiyonlarının korunması, sıvı ve elektrolit dengesinin sağlanması ve üremik komplikasyonların önlenmesi hedeflenir.
ABH'nin altında yatan nedenler arasında hipovolemi, nefrotoksik ilaçlar, kontrast madde, iskemi ve sepsis yer alır. Bu nedenlerin belirlenmesi ve düzeltilmesi, ABH yönetiminin temelini oluşturur.
Hipovolemi, böbrek perfüzyonunu azaltarak ABH'yi kötüleştirebilir. Bu nedenle, yeterli sıvı replasmanı sağlanmalıdır. Ancak, aşırı sıvı yüklenmesi de akciğer ödemi ve diğer komplikasyonlara yol açabilir. Sıvı dengesi, klinik değerlendirme, santral venöz basınç ve idrar çıkışı gibi parametreler kullanılarak takip edilmelidir.
Aminoglikozidler, nonsteroidal antiinflamatuar ilaçlar (NSAID'ler) ve anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitörleri (ACE inhibitörleri) gibi nefrotoksik ilaçlardan kaçınılmalıdır. Eğer bu ilaçların kullanılması gerekiyorsa, böbrek fonksiyonları yakından takip edilmelidir.
ABH'nin ilerlemesi, sıvı yüklenmesi, elektrolit dengesizlikleri veya üremik komplikasyonlar (ensefalopati, perikardit) gelişmesi durumunda renal replasman tedavisi (RRT) gereklidir. RRT yöntemleri arasında hemodiyaliz, hemofiltrasyon ve sürekli venovenöz hemofiltrasyon (CVVH) bulunur. CVVH, hemodinamik olarak stabil olmayan hastalarda daha iyi tolere edilir.
Sıvı yüklenmesi olan hastalarda, diüretikler (furosemid, bumetanid) idrar çıkışını artırarak sıvı dengesini sağlamaya yardımcı olabilir. Ancak, diüretiklerin aşırı kullanımı hipovolemiye ve elektrolit dengesizliklerine yol açabilir. Bu nedenle, diüretikler dikkatli kullanılmalıdır.
KVC yoğun bakımında enfeksiyonlar, mortalite ve morbiditeyi önemli ölçüde artırır. Enfeksiyonların önlenmesi, yoğun bakım pratiğinin önemli bir parçasıdır.
El hijyeni, enfeksiyonların yayılmasını önlemenin en etkili yoludur. Sağlık çalışanları, hastalarla temas etmeden önce ve sonra, eldiven giymeden önce ve sonra, ve kontamine yüzeylerle temas ettikten sonra ellerini yıkamalı veya alkol bazlı el antiseptiği kullanmalıdır.
Santral venöz kateter, üriner kateter ve mekanik ventilasyon ilişkili pnömoni (MVİP) gibi kateter ilişkili enfeksiyonlar, KVC yoğun bakımında sık görülür. Bu enfeksiyonları önlemek için aşağıdaki önlemler alınmalıdır:
Antibiyotiklerin akılcı kullanımı, antibiyotik direncini önlemek için önemlidir. Antibiyotikler, sadece enfeksiyon şüphesi veya kanıtı varsa kullanılmalıdır. Antibiyotik seçimi, enfeksiyonun kaynağına, patojene ve antibiyotik duyarlılık testlerine göre yapılmalıdır. Antibiyotik tedavisi, mümkün olan en kısa sürede sonlandırılmalıdır.
KVC yoğun bakımında gelişen enfeksiyonların tedavisi, hızlı tanı ve uygun antibiyotik tedavisi ile yapılmalıdır.
Enfeksiyon tanısı, klinik bulgular, laboratuvar testleri (kan kültürü, idrar kültürü, balgam kültürü) ve radyolojik görüntüleme yöntemleri (akciğer grafisi, bilgisayarlı tomografi) ile konulur.
Antibiyotik tedavisi, enfeksiyonun kaynağına, patojene ve antibiyotik duyarlılık testlerine göre seçilmelidir. Ampirik antibiyotik tedavisi, enfeksiyon şüphesi varsa ve kültür sonuçları beklenirken başlanmalıdır. Kültür sonuçları çıktıktan sonra, antibiyotik tedavisi duyarlılık testlerine göre ayarlanmalıdır.
Enfeksiyon tedavisinde, destekleyici tedaviler de önemlidir. Sıvı replasmanı, vazopressörler, inotroplar ve mekanik ventilasyon gibi destekleyici tedaviler, organ fonksiyonlarını korumaya yardımcı olur.
Deliryum, KVC yoğun bakımında sık görülen bir nörolojik komplikasyondur ve hastaların mortalite, morbidite ve hastanede kalış süresini artırır. Deliryum yönetimi, multidisipliner bir yaklaşım gerektirir.
Deliryumu önlemek için aşağıdaki önlemler alınmalıdır:
Deliryum tanısı, klinik değerlendirme ve deliryum tarama araçları (Confusion Assessment Method for the ICU - CAM-ICU) kullanılarak konulur.
Deliryumun tedavisinde, farmakolojik ve non-farmakolojik yöntemler kullanılır.
KVC sonrası inme, nadir fakat ciddi bir komplikasyondur. İnme yönetimi, hızlı tanı ve tedavi ile yapılmalıdır.
İnme tanısı, nörolojik muayene ve beyin görüntüleme yöntemleri (bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans görüntüleme) ile konulur.
İskemik inme tedavisinde, trombolitik tedavi (recombinant tissue plasminogen activator - rtPA) erken dönemde uygulanabilir. Hemorajik inme tedavisinde, kan basıncının kontrolü ve cerrahi müdahale gerekebilir.
KVC sonrası kanama ve koagülopati, mortaliteyi artıran önemli bir komplikasyondur. Kanama ve koagülopati yönetimi, nedenin belirlenmesi ve düzeltilmesi ile yapılmalıdır.
Kanama ve koagülopatinin altında yatan nedenler arasında cerrahi kanama, heparin aşırı dozu, trombositopeni, koagülasyon faktör eksiklikleri ve dissemine intravasküler koagülasyon (DİK) yer alır.
Kanama ve koagülopati tedavisinde, aşağıdaki yöntemler kullanılır:
KVC yoğun bakımında kritik hasta yönetimi, multidisipliner bir yaklaşım, güncel protokoller ve sürekli eğitim gerektirir. Bu yazıda, KVC yoğun bakımında sıklıkla karşılaşılan kritik durumların yönetimine dair güncel yaklaşımlar ve protokoller detaylı bir şekilde incelenmiştir. Bu bilgilerin, KVC yoğun bakım ünitelerinde çalışan sağlık profesyonellerine faydalı olacağı umulmaktadır.
İnsan Kalbinin Anatomisi ve Kardiyovasküler Hastalıklarla İlişkisi
06 11 2025 Devamını oku »
İntensive Care Unit (ICU): Inside the Critical Care Environment
06 11 2025 Devamını oku »
Uyku Kalitenizi Artırmanın Bilimsel Yolları: Fizyolojik Temeller ve Pratik İpuçları
06 11 2025 Devamını oku »
Klinik Nörofizyoloji ile Tanısı Konulan Sık Görülen Hastalıklar
06 11 2025 Devamını oku »
Doğum Sonrası Yoğun Bakım: Annenin Sağlığı İçin Kritik Önlemler
06 11 2025 Devamını oku »
Akciğer Kanserinde Yeni Nesil Tedaviler: Hedefe Yönelik Terapiler ve İmmünoterapi
06 11 2025 Devamını oku »
Güneşin Zararlı Etkilerinden Korunma Yolları: Cildinizi Yaz Aylarında Nasıl Güvende Tutarsınız?
06 11 2025 Devamını oku »
Kronik Ağrıyla Yaşamak: Algoloji Uzmanlarından Destek Almanın Önemi
06 11 2025 Devamını oku »
Nükleer Tıp ile Kanser Teşhisinde Erken Tanının Önemi ve Güncel Uygulamalar
06 11 2025 Devamını oku »