Nörolojik Yoğun Bakım Ünitelerinde Sık Karşılaşılan Acil Durumlar ve Yönetimi

08 11 2025

Nörolojik Yoğun Bakım Ünitelerinde Sık Karşılaşılan Acil Durumlar ve Yönetimi
Yoğun BakımNörolojiAcil Tıp

Nörolojik Yoğun Bakım Ünitelerinde Sık Karşılaşılan Acil Durumlar ve Yönetimi

Nörolojik Yoğun Bakım Ünitelerinde Sık Karşılaşılan Acil Durumlar ve Yönetimi

Nörolojik yoğun bakım üniteleri (YBÜ), sinir sistemi hastalıkları nedeniyle kritik durumda olan hastaların tedavi edildiği özel ortamlardır. Bu ünitelerde, beyin, omurilik ve periferik sinirlerle ilgili akut sorunlar yaşayan hastalar yakından izlenir ve tedavi edilir. Nörolojik YBÜ'lerinde karşılaşılan acil durumlar, hızlı ve etkili müdahale gerektirir; aksi takdirde kalıcı hasar veya ölüm riski yüksektir. Bu yazıda, nörolojik YBÜ'lerinde sık karşılaşılan acil durumlar ve bunların yönetimi hakkında detaylı bilgi verilecektir.

1. Artmış Kafa İçi Basıncı (AKİB)

Artmış kafa içi basıncı (AKİB), kafatası içindeki basıncın normal değerlerin üzerine çıkması durumudur. Normal AKİB değeri yetişkinlerde 5-15 mmHg'dir. AKİB, beyin ödemi, kanama, tümör, hidrosefali veya kitle etkisi gibi çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilir. AKİB'in kontrol altına alınmaması, beyin herniasyonuna ve ölümcül sonuçlara yol açabilir.

1.1. AKİB'in Nedenleri

  • Travmatik Beyin Hasarı (TBH): Kafa travmaları, beyin ödemine, kanamaya ve AKİB'e neden olabilir.
  • İntrakraniyal Kanama: Subaraknoid kanama (SAK), intraserebral kanama (ISK) ve subdural hematom (SDH) gibi kanamalar, kafa içi basıncını artırabilir.
  • Beyin Tümörleri: Beyin tümörleri, kitle etkisi yaratarak veya hidrosefaliye neden olarak AKİB'i yükseltebilir.
  • Hidrosefali: Beyin omurilik sıvısı (BOS) dolaşımındaki bir tıkanıklık nedeniyle BOS birikimi, AKİB'e yol açabilir.
  • İskemik İnme: Büyük hemisferik inmeler, beyin ödemine ve AKİB'e neden olabilir.
  • Ensefalit ve Menenjit: Beyin ve zarlarının iltihaplanması, ödem ve AKİB'e yol açabilir.

1.2. AKİB'in Belirtileri

  • Başağrısı: Özellikle şiddetli ve giderek artan baş ağrısı.
  • Bulantı ve Kusma: Özellikle fışkırır tarzda kusma.
  • Bilinç Düzeyinde Değişiklikler: Letarji, konfüzyon, uyku hali veya koma.
  • Pupil Değişiklikleri: Tek taraflı veya çift taraflı pupil dilatasyonu, ışığa yanıt azalması.
  • Papilödem: Optik diskte şişlik (fundoskopik muayene ile tespit edilir).
  • Vital Bulgularda Değişiklikler: Cushing refleksi (bradikardi, hipertansiyon ve düzensiz solunum).
  • Nörolojik Defisitler: Hemiparezi, afazi, kranial sinir felçleri.

1.3. AKİB'in Yönetimi

AKİB'in yönetimi, nedenin belirlenmesi ve tedavi edilmesi ile birlikte, kafa içi basıncını düşürmeye yönelik çeşitli stratejileri içerir.

  1. Pozisyon Verme: Hastanın başı 30-45 derece yükseltilir. Bu, venöz dönüşü kolaylaştırarak AKİB'i düşürmeye yardımcı olur.
  2. Sedasyon ve Analjezi: Ajitasyon ve ağrı, AKİB'i artırabilir. Propofol, midazolam veya fentanil gibi ilaçlarla sedasyon ve analjezi sağlanır.
  3. Osmotik Tedavi:
    • Mannitol: Hipertonik bir solüsyon olan mannitol, kan-beyin bariyerini geçemez ve osmotik basıncı artırarak beyin dokusundan su çekilmesini sağlar. Genellikle 0.25-1 g/kg dozunda uygulanır.
    • Hipertonik Salin: %3 veya %7.5'lik hipertonik salin solüsyonları da osmotik tedavi için kullanılabilir. Mannitol'e göre daha stabil bir etki gösterebilir ve elektrolit dengesini daha az etkileyebilir.
  4. Hiperventilasyon: PaCO2'nin düşürülmesi, serebral vazokonstriksiyona neden olarak serebral kan akımını ve AKİB'i azaltır. Ancak, aşırı hiperventilasyon (PaCO2 < 30 mmHg) serebral iskemiye yol açabileceği için dikkatli olunmalıdır.
  5. Nöromüsküler Blokaj: Dirençli AKİB vakalarında, nöromüsküler blokaj ajanları (örneğin, rokuronyum veya vekuronyum) kullanılabilir. Bu ilaçlar, kas aktivitesini ve dolayısıyla metabolik ihtiyacı azaltarak AKİB'i düşürmeye yardımcı olur.
  6. Barbitürat Koması: Diğer tedavilere yanıt vermeyen dirençli AKİB vakalarında, barbitürat koması (örneğin, pentobarbital) uygulanabilir. Barbitüratlar, serebral metabolizmayı ve kan akımını azaltarak AKİB'i düşürür. Ancak, bu tedavi ciddi yan etkilere (örneğin, hipotansiyon, solunum depresyonu) neden olabilir ve dikkatli monitorizasyon gerektirir.
  7. Dekompresif Kraniotomi: Cerrahi bir prosedür olan dekompresif kraniotomi, kafatasının bir kısmının çıkarılmasıyla beyin dokusuna daha fazla alan sağlanmasını ve basıncın düşürülmesini amaçlar. Bu yöntem, özellikle travmatik beyin hasarı veya büyük hemisferik inmeler nedeniyle gelişen dirençli AKİB vakalarında kullanılır.
  8. BOS Drenajı: Hidrosefaliye bağlı AKİB vakalarında, ventrikülostomi veya lomber drenaj ile BOS drenajı yapılabilir. Bu, kafa içindeki sıvı miktarını azaltarak basıncı düşürmeye yardımcı olur.
  9. Vücut Sıcaklığının Kontrolü: Ateş, serebral metabolizmayı artırarak AKİB'i yükseltebilir. Bu nedenle, vücut sıcaklığının 36-37°C arasında tutulması önemlidir. Antipiretik ilaçlar (örneğin, parasetamol) veya soğutma yöntemleri (örneğin, soğutma battaniyesi) kullanılabilir.
  10. Kan Basıncının Yönetimi: Hipotansiyon, serebral perfüzyon basıncını (SPB) düşürerek serebral iskemiye yol açabilir. Hipertansiyon ise beyin ödemini artırarak AKİB'i yükseltebilir. Bu nedenle, kan basıncının dikkatli bir şekilde yönetilmesi gerekir. Hedef SPB genellikle 60-70 mmHg'dir.

2. Nöbetler

Nöbetler, beyin hücrelerinin anormal ve senkronize elektriksel aktivitesi sonucu ortaya çıkan geçici nörolojik olaylardır. Nörolojik YBÜ'lerinde, travmatik beyin hasarı, inme, enfeksiyon, metabolik bozukluklar veya ilaç yoksunluğu gibi çeşitli nedenlerle nöbetler görülebilir.

2.1. Nöbetlerin Nedenleri

  • Travmatik Beyin Hasarı (TBH): Kafa travmaları, nöbet riskini artırabilir. Erken post-travmatik nöbetler (travmadan sonraki ilk hafta içinde) ve geç post-travmatik nöbetler (travmadan sonraki haftalar veya aylar içinde) görülebilir.
  • İnme: İskemik veya hemorajik inmeler, nöbetlere neden olabilir. Kortikal tutulumu olan inmelerde nöbet riski daha yüksektir.
  • Enfeksiyonlar: Menenjit, ensefalit veya beyin absesi gibi enfeksiyonlar, nöbetlere yol açabilir.
  • Metabolik Bozukluklar: Hipoglisemi, hiponatremi, hipokalsemi, üremi veya karaciğer yetmezliği gibi metabolik bozukluklar, nöbetleri tetikleyebilir.
  • İlaç Yoksunluğu: Alkol, benzodiazepinler veya barbitüratlar gibi ilaçların ani kesilmesi, nöbetlere neden olabilir.
  • Beyin Tümörleri: Beyin tümörleri, nöbetlere yol açabilir.
  • Status Epileptikus: Sürekli veya tekrarlayan nöbetler, status epileptikus olarak adlandırılır ve acil tedavi gerektirir.

2.2. Nöbetlerin Belirtileri

Nöbetlerin belirtileri, nöbetin tipine ve beyindeki etkilenen bölgeye bağlı olarak değişir. Nöbetler, fokal (parsiyel) veya jeneralize olabilir.

  • Fokal Nöbetler: Beynin belirli bir bölgesinde başlar ve bilinç kaybı olmadan (basit fokal nöbet) veya bilinç kaybıyla (kompleks fokal nöbet) ortaya çıkabilir. Fokal nöbetlerde, motor, duyusal, otonomik veya psikik belirtiler görülebilir.
  • Jeneralize Nöbetler: Beynin her iki yarım küresinde aynı anda başlar ve bilinç kaybıyla seyreder. Jeneralize tonik-klonik nöbetler (grand mal nöbetler), kasılmalar, bilinç kaybı ve solunum güçlüğü ile karakterizedir. Absans nöbetleri (petit mal nöbetler), kısa süreli bilinç kaybı ve dalgınlıkla seyreder. Miyoklonik nöbetler, ani kas seğirmeleriyle karakterizedir. Atonik nöbetler, ani kas tonusu kaybıyla sonuçlanır.

2.3. Nöbetlerin Yönetimi

Nöbetlerin yönetimi, nöbeti durdurmak, altta yatan nedeni tedavi etmek ve nöbetlerin tekrarlanmasını önlemek amacıyla yapılır.

  1. Hava Yolunun Sağlanması: Nöbet sırasında hastanın hava yolu açık tutulmalıdır. Gerekirse, oral veya nazal hava yolu yerleştirilebilir.
  2. Oksijen Desteği: Nöbet sırasında hipoksi gelişebilir. Bu nedenle, hastaya oksijen verilmelidir.
  3. Damar Yolunun Açılması: İlaç uygulaması için damar yolu açılmalıdır.
  4. Antikonvülsan İlaçlar:
    • Benzodiazepinler: Lorazepam veya diazepam gibi benzodiazepinler, nöbetleri hızlı bir şekilde durdurmak için kullanılır. Lorazepam, genellikle 0.1 mg/kg dozunda intravenöz olarak uygulanır. Diazepam ise 0.2 mg/kg dozunda intravenöz veya rektal olarak uygulanabilir.
    • Fosfenitoin veya Fenitoin: Benzodiazepinlere yanıt vermeyen nöbetlerde, fosfenitoin veya fenitoin kullanılabilir. Fosfenitoin, fenitoine göre daha hızlı ve güvenli bir şekilde uygulanabilir. Fosfenitoin, 15-20 mg PE/kg dozunda intravenöz olarak yüklenir. Fenitoin ise 15-20 mg/kg dozunda intravenöz olarak yüklenir.
    • Valproik Asit: Valproik asit, jeneralize ve fokal nöbetlerin tedavisinde etkili bir antikonvülsandır. Valproik asit, 20-40 mg/kg dozunda intravenöz olarak yüklenebilir.
    • Levetirasetam: Levetirasetam, geniş spektrumlu bir antikonvülsandır ve genellikle iyi tolere edilir. Levetirasetam, 1000-3000 mg dozunda intravenöz olarak yüklenebilir.
  5. Status Epileptikusun Yönetimi: Status epileptikus, acil tedavi gerektiren bir durumdur. Tedavi, hızlı bir şekilde nöbetleri durdurmak ve altta yatan nedeni tedavi etmek amacıyla yapılır. Status epileptikusun yönetimi, benzodiazepinler, fosfenitoin/fenitoin, valproik asit, levetirasetam ve barbitüratlar gibi ilaçları içerebilir. Refrakter status epileptikus vakalarında, anestezi (örneğin, propofol veya midazolam infüzyonu) ve nöromüsküler blokaj gerekebilir.
  6. Altta Yatan Nedenin Tedavisi: Nöbetlere neden olan altta yatan durum (örneğin, enfeksiyon, metabolik bozukluk, ilaç yoksunluğu) tedavi edilmelidir.
  7. Nöbet Profilaksisi: Nöbet geçirme riski yüksek olan hastalarda (örneğin, travmatik beyin hasarı, inme), profilaktik antikonvülsan tedavi düşünülebilir.

3. İnme

İnme, beyne giden kan akışının kesilmesi veya azalması sonucu beyin hücrelerinin hasar görmesiyle ortaya çıkan bir durumdur. İnme, iskemik (kan damarının tıkanması sonucu) veya hemorajik (kan damarının yırtılması sonucu) olabilir. Nörolojik YBÜ'lerinde, akut inme vakaları yakından izlenir ve tedavi edilir.

3.1. İnmenin Nedenleri

  • İskemik İnme: Beyne giden bir kan damarının tıkanması sonucu ortaya çıkar. Tıkanıklığa neden olan faktörler arasında ateroskleroz, kardiyoembolik olaylar (örneğin, atrial fibrilasyon), küçük damar hastalığı (laküner inme) ve arter disseksiyonu yer alır.
  • Hemorajik İnme: Beyin içindeki bir kan damarının yırtılması sonucu ortaya çıkar. Hemorajik inme, intraserebral kanama (ISK) veya subaraknoid kanama (SAK) şeklinde olabilir. ISK, genellikle hipertansiyon, anjiyopati veya amiloid anjiyopatiye bağlı olarak gelişir. SAK, genellikle anevrizma rüptürü veya arteriyovenöz malformasyon (AVM) kanaması sonucu ortaya çıkar.

3.2. İnmenin Belirtileri

İnmenin belirtileri, etkilenen beyin bölgesine ve inmenin şiddetine bağlı olarak değişir. İnme belirtileri aniden ortaya çıkar.

  • Yüzde Asimetri: Yüzün bir tarafında sarkma veya uyuşma.
  • Kolda Güçsüzlük: Bir kolda veya bacakta güçsüzlük veya uyuşma.
  • Konuşma Güçlüğü: Konuşmada geveleme, kelime bulmada zorlanma veya konuşmayı anlamada güçlük.
  • Görme Bozuklukları: Bir veya iki gözde ani görme kaybı veya çift görme.
  • Baş Dönmesi ve Denge Kaybı: Ani baş dönmesi, denge kaybı veya koordinasyon güçlüğü.
  • Şiddetli Baş Ağrısı: Özellikle SAK vakalarında, ani ve şiddetli baş ağrısı.

3.3. İnmenin Yönetimi

İnmenin yönetimi, inme tipine, hastanın durumuna ve zamanlamaya bağlı olarak değişir. İskemik inme ve hemorajik inme farklı tedavi yaklaşımları gerektirir.

3.3.1. İskemik İnme Yönetimi

  1. Akut Tedavi:
    • İntravenöz Tromboliz: Akut iskemik inme vakalarında, semptomların başlangıcından itibaren ilk 4.5 saat içinde intravenöz tromboliz (alteplaz) uygulanabilir. Tromboliz, tıkalı kan damarını açarak beyne kan akışını yeniden sağlamayı amaçlar.
    • Endovasküler Tedavi: Büyük damar tıkanıklıklarında, mekanik trombektomi (tıkalı damarın çıkarılması) gibi endovasküler tedaviler düşünülebilir. Endovasküler tedavi, semptomların başlangıcından itibaren ilk 6 saat içinde (seçilmiş vakalarda 24 saate kadar) uygulanabilir.
  2. Destekleyici Tedavi:
    • Kan Basıncının Yönetimi: Kan basıncının çok yüksek veya çok düşük olması, serebral perfüzyonu olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle, kan basıncının dikkatli bir şekilde yönetilmesi gerekir.
    • Oksijen Desteği: Hipoksi, beyin hasarını artırabilir. Bu nedenle, hastaya oksijen verilmelidir.
    • Vücut Sıcaklığının Kontrolü: Ateş, serebral metabolizmayı artırarak beyin hasarını yükseltebilir. Bu nedenle, vücut sıcaklığının 36-37°C arasında tutulması önemlidir.
    • Kan Şekerinin Kontrolü: Hiperglisemi veya hipoglisemi, beyin hasarını artırabilir. Bu nedenle, kan şekerinin normal sınırlar içinde tutulması önemlidir.
    • Komplikasyonların Önlenmesi: Aspirasyon pnömonisi, derin ven trombozu (DVT) ve pulmoner emboli (PE) gibi komplikasyonların önlenmesi için gerekli önlemler alınmalıdır.
  3. Rehabilitasyon: İnmeden sonra rehabilitasyon, hastanın fonksiyonel iyileşmesini sağlamak için önemlidir. Fizyoterapi, konuşma terapisi ve uğraşı terapisi gibi rehabilitasyon programları uygulanabilir.

3.3.2. Hemorajik İnme Yönetimi

  1. Kan Basıncının Kontrolü: Hemorajik inme vakalarında, kan basıncının agresif bir şekilde düşürülmesi, kanamanın durdurulmasına ve beyin ödeminin azaltılmasına yardımcı olabilir.
  2. Kanama Odağının Kontrolü: Anevrizma rüptürü veya AVM kanaması gibi durumlarda, cerrahi veya endovasküler yöntemlerle kanama odağının kapatılması gerekebilir.
  3. AKİB'in Yönetimi: Hemorajik inme, beyin ödemine ve AKİB'e neden olabilir. AKİB'in yönetimi, yukarıda açıklanan yöntemlerle yapılır.
  4. Antikoagülan ve Antiplatelet İlaçların İptali: Kan sulandırıcı veya antiplatelet ilaç kullanan hastalarda, bu ilaçların etkisi geri çevrilmelidir.
  5. Nöbetlerin Yönetimi: Hemorajik inme, nöbetlere neden olabilir. Nöbetlerin yönetimi, yukarıda açıklanan yöntemlerle yapılır.
  6. Komplikasyonların Önlenmesi: Aspirasyon pnömonisi, derin ven trombozu (DVT) ve pulmoner emboli (PE) gibi komplikasyonların önlenmesi için gerekli önlemler alınmalıdır.
  7. Rehabilitasyon: Hemorajik inmeden sonra rehabilitasyon, hastanın fonksiyonel iyileşmesini sağlamak için önemlidir. Fizyoterapi, konuşma terapisi ve uğraşı terapisi gibi rehabilitasyon programları uygulanabilir.

4. Subaraknoid Kanama (SAK)

Subaraknoid kanama (SAK), beyin ve zarları arasındaki subaraknoid boşluğa kan sızması durumudur. SAK, genellikle anevrizma rüptürü sonucu ortaya çıkar, ancak travma, arteriyovenöz malformasyon (AVM) veya diğer vasküler anomaliler de SAK'e neden olabilir.

4.1. SAK'ın Nedenleri

  • Anevrizma Rüptürü: Berry anevrizmaları, SAK'ın en sık nedenidir. Anevrizmalar, beyin damarlarında oluşan zayıf noktalardır ve yırtılarak kanamaya neden olabilir.
  • Arteriyovenöz Malformasyon (AVM): AVM'ler, arterler ve venler arasında anormal bağlantılardır ve kanamaya eğilimlidirler.
  • Travma: Kafa travmaları, SAK'e neden olabilir.
  • Diğer Vasküler Anomaliler: Vasküler tümörler, dural arteriovenöz fistüller ve diğer vasküler anomaliler de SAK'e neden olabilir.

4.2. SAK'ın Belirtileri

SAK'ın en tipik belirtisi, ani ve şiddetli baş ağrısıdır. Bu baş ağrısı, genellikle "hayatımın en kötü baş ağrısı" olarak tanımlanır.

  • Şiddetli Baş Ağrısı: Ani başlangıçlı, şiddetli baş ağrısı.
  • Bilinç Kaybı: SAK vakalarında bilinç kaybı görülebilir.
  • Boyun Tutulması: Meningeal irritasyon nedeniyle boyun tutulması.
  • Bulantı ve Kusma: Kafa içi basıncının artması nedeniyle bulantı ve kusma.
  • Fotofobi: Işığa karşı hassasiyet.
  • Nörolojik Defisitler: Hemiparezi, afazi, kranial sinir felçleri gibi nörolojik defisitler.
  • Nöbetler: SAK vakalarında nöbetler görülebilir.

4.3. SAK'ın Yönetimi

SAK'ın yönetimi, kanamanın durdurulması, komplikasyonların önlenmesi ve serebral hasarın azaltılması amacıyla yapılır.

  1. Kanama Odağının Kapatılması: Anevrizma rüptürü veya AVM kanaması gibi durumlarda, cerrahi veya endovasküler yöntemlerle kanama odağının kapatılması gerekir.
    • Cerrahi Kliplenme: Anevrizmanın boynuna bir klip yerleştirilerek anevrizmanın kan dolaşımından izole edilmesi.
    • Endovasküler Koilleme: Anevrizmanın içine koiller (metal teller) yerleştirilerek anevrizmanın tromboze olması ve kan dolaşımından izole edilmesi.
  2. Nimodipin Tedavisi: Nimodipin, serebral vazospazmı önlemek için kullanılan bir kalsiyum kanal blokörüdür. SAK'tan sonra vazospazm, serebral iskemiye ve nörolojik defisitlere neden olabilir. Nimodipin, SAK'tan sonraki ilk 21 gün boyunca oral olarak uygulanır.
  3. Kan Basıncının Yönetimi: SAK vakalarında kan basıncının dikkatli bir şekilde yönetilmesi gerekir. Hedef kan basıncı, kanama odağının kapatılmasından sonra belirlenir.
  4. Hidrosefalinin Yönetimi: SAK, hidrosefaliye neden olabilir. Ventrikülostomi veya lomber drenaj ile BOS drenajı yapılabilir.
  5. Hiponatremimin Yönetimi: SAK, serebral tuz kaybına ve hiponatremiye neden olabilir. Sıvı ve elektrolit dengesinin dikkatli bir şekilde sağlanması gerekir.
  6. Nöbetlerin Yönetimi: SAK vakalarında nöbetler görülebilir. Nöbetlerin yönetimi, yukarıda açıklanan yöntemlerle yapılır.
  7. Komplikasyonların Önlenmesi: Aspirasyon pnömonisi, derin ven trombozu (DVT) ve pulmoner emboli (PE) gibi komplikasyonların önlenmesi için gerekli önlemler alınmalıdır.

5. Omurilik Yaralanmaları

Omurilik yaralanmaları, omuriliğin hasar görmesi sonucu ortaya çıkan nörolojik durumlardır. Omurilik yaralanmaları, travmatik (örneğin, trafik kazaları, düşmeler, ateşli silah yaralanmaları) veya non-travmatik (örneğin, tümörler, enfeksiyonlar, vasküler olaylar) nedenlerle meydana gelebilir. Nörolojik YBÜ'lerinde, akut omurilik yaralanmaları yakından izlenir ve tedavi edilir.

5.1. Omurilik Yaralanmalarının Nedenleri

  • Travmatik Nedenler:
    • Trafik Kazaları: Motorlu araç kazaları, omurilik yaralanmalarının en sık nedenlerinden biridir.
    • Düşmeler: Yüksekten düşmeler veya merdivenlerden düşmeler, omurilik yaralanmalarına neden olabilir.
    • Ateşli Silah Yaralanmaları: Ateşli silahlarla omuriliğe doğrudan zarar verilmesi.
    • Spor Yaralanmaları: Özellikle temas sporları (örneğin, futbol, rugby) sırasında omurilik yaralanmaları meydana gelebilir.
  • Non-Travmatik Nedenler:
    • Omurilik Tümörleri: Omurilik tümörleri, omuriliğe baskı yaparak veya doğrudan zarar vererek omurilik yaralanmalarına neden olabilir.
    • Omurilik Enfeksiyonları: Miyelit (omuriliğin iltihaplanması) veya epidural apse gibi enfeksiyonlar, omurilik yaralanmalarına yol açabilir.
    • Vasküler Olaylar: Omurilik enfarktüsü (omuriliğe giden kan akışının kesilmesi) veya omurilik kanaması, omurilik yaralanmalarına neden olabilir.
    • Dejeneratif Hastalıklar: Servikal spondiloz (boyun omurlarında kireçlenme) veya spinal stenoz (omurilik kanalının daralması), omuriliğe baskı yaparak omurilik yaralanmalarına yol açabilir.

5.2. Omurilik Yaralanmalarının Belirtileri

Omurilik yaralanmalarının belirtileri, yaralanmanın seviyesine ve şiddetine bağlı olarak değişir. Omurilik yaralanmaları, motor, duyusal ve otonomik fonksiyonları etkileyebilir.

  • Motor Kayıp: Yaralanma seviyesinin altında kas güçsüzlüğü veya felç.
  • Duyusal Kayıp: Yaralanma seviyesinin altında dokunma, ağrı, sıcaklık ve pozisyon duyusunda azalma veya kayıp.
  • Otonomik Disfonksiyon:
    • Solunum Problemleri: Yüksek servikal omurilik yaralanmalarında diyafram felci ve solunum yetmezliği.
    • Kardiyovasküler Instabilite: Hipotansiyon, bradikardi veya aritmi.
    • Bağırsak ve Mesane Disfonksiyonu: İdrar retansiyonu, fekal inkontinans veya konstipasyon.
    • Terleme Disfonksiyonu: Terleme eksikliği veya aşırı terleme.
    • Cinsel Disfonksiyon: Ereksiyon güçlüğü veya ejakülasyon problemleri.

5.3. Omurilik Yaralanmalarının Yönetimi

Omurilik yaralanmalarının yönetimi, omuriliğe daha fazla zarar verilmesini önlemek, komplikasyonları tedavi etmek ve rehabilitasyonu sağlamak amacıyla yapılır.

  1. Stabilizasyon: Omurganın stabilizasyonu, omuriliğe daha fazla zarar verilmesini önlemek için önemlidir. Servikal omurilik yaralanmalarında, servikal traksiyon veya halo cihazı kullanılabilir. Torasik veya lomber omurilik yaralanmalarında, spinal füzyon ameliyatı yapılabilir.
  2. Methylprednisolon Tedavisi: Akut omurilik yaralanmalarında, methylprednisolon (yüksek doz steroid) tedavisi düşünülebilir. Methylprednisolon, yaralanmadan sonraki ilk 8 saat içinde uygulanırsa, nörolojik iyileşmeyi artırabileceği düşünülmektedir. Ancak, methylprednisolonun faydaları ve riskleri dikkatlice değerlendirilmelidir.
  3. Solunum Desteği: Yüksek servikal omurilik yaralanmalarında, diyafram felci nedeniyle solunum yetmezliği gelişebilir. Mekanik ventilasyon gerekebilir.
  4. Kardiyovasküler Yönetim: Hipotansiyon ve bradikardi, omurilik yaralanmalarında sık görülen sorunlardır. Sıvı resüsitasyonu ve vazopresörler (örneğin, dopamin veya norepinefrin) kullanılabilir.
  5. Bağırsak ve Mesane Yönetimi: İdrar retansiyonu için kateterizasyon yapılmalıdır. Bağırsak hareketlerini düzenlemek için laksatifler veya fekal impaksiyon giderilmesi gerekebilir.
  6. Cilt Bakımı: Bası ülserlerinin önlenmesi için düzenli cilt bakımı yapılmalıdır.
  7. Derin Ven Trombozu (DVT) Profilaksisi: Omurilik yaralanmaları, DVT riskini artırır. Düşük molekül ağırlıklı heparin (DMAH) veya mekanik profilaksi (örneğin, kompresyon çorapları) kullanılabilir.
  8. Rehabilitasyon: Omurilik yaralanmasından sonra rehabilitasyon, hastanın fonksiyonel iyileşmesini sağlamak için önemlidir. Fizyoterapi, konuşma terapisi ve uğraşı terapisi gibi rehabilitasyon programları uygulanabilir.

Nörolojik yoğun bakım ünitelerinde karşılaşılan acil durumlar, hızlı ve etkili müdahale gerektirir. Bu yazıda, sık karşılaşılan acil durumlar ve bunların yönetimi hakkında genel bilgiler verilmiştir. Her hasta için tedavi, bireyselleştirilmeli ve uzman hekimler tarafından yönlendirilmelidir.

#inme#status epileptikus#nörolojik yoğun bakım#kafa travması#bilinç bozuklukları

Diğer Blog Yazıları

Ortopedi Yoğun Bakımında Enfeksiyon Yönetimi: Güncel Yaklaşımlar ve Önleme Stratejileri

Ortopedi Yoğun Bakımında Enfeksiyon Yönetimi: Güncel Yaklaşımlar ve Önleme Stratejileri

08 11 2025 Devamını oku »
Üroloji Yoğun Bakım Ünitelerinde Karşılaşılan Akut Böbrek Yetmezliği: Nedenleri, Yönetimi ve Güncel Tedavi Yaklaşımları

Üroloji Yoğun Bakım Ünitelerinde Karşılaşılan Akut Böbrek Yetmezliği: Nedenleri, Yönetimi ve Güncel Tedavi Yaklaşımları

08 11 2025 Devamını oku »
KVC Yoğun Bakım Hastalarında Sık Karşılaşılan Komplikasyonlar ve Yönetimi

KVC Yoğun Bakım Hastalarında Sık Karşılaşılan Komplikasyonlar ve Yönetimi

08 11 2025 Devamını oku »
Nörolojik Yoğun Bakım Ünitelerinde Sık Karşılaşılan Acil Durumlar ve Yönetimi

Nörolojik Yoğun Bakım Ünitelerinde Sık Karşılaşılan Acil Durumlar ve Yönetimi

08 11 2025 Devamını oku »
Prostat Sağlığınızı Korumanın Yolları: Yaşam Tarzı Değişiklikleri ve Önleyici Tedbirler

Prostat Sağlığınızı Korumanın Yolları: Yaşam Tarzı Değişiklikleri ve Önleyici Tedbirler

08 11 2025 Devamını oku »
Prematüre Bebeklerde Beslenme: Büyüme ve Gelişme İçin Temel Rehber

Prematüre Bebeklerde Beslenme: Büyüme ve Gelişme İçin Temel Rehber

08 11 2025 Devamını oku »
Diz Ağrısının Nedenleri ve Tedavi Yöntemleri: Kapsamlı Rehber

Diz Ağrısının Nedenleri ve Tedavi Yöntemleri: Kapsamlı Rehber

08 11 2025 Devamını oku »
Çocukluk Çağı Epilepsileri: Nedenleri, Belirtileri ve Tedavi Yaklaşımları

Çocukluk Çağı Epilepsileri: Nedenleri, Belirtileri ve Tedavi Yaklaşımları

08 11 2025 Devamını oku »
Perinatoloji Nedir? Riskli Gebelikler ve Anne Sağlığına Etkileri

Perinatoloji Nedir? Riskli Gebelikler ve Anne Sağlığına Etkileri

08 11 2025 Devamını oku »