25 09 2025
Üroloji Yoğun Bakım Ünitesi (YBÜ), karmaşık ve kritik ürolojik sorunları olan hastaların tedavi edildiği özel bir bölümdür. Bu ünitelerde, deneyimli sağlık profesyonelleri, hastaların hayati fonksiyonlarını yakından izler ve acil müdahalelerde bulunur. Bu blog yazısında, üroloji YBÜ'lerinde en sık karşılaşılan durumları ve bu durumların yönetimini ayrıntılı olarak inceleyeceğiz.
Akut Böbrek Yetmezliği (ABY), böbreklerin ani ve hızlı bir şekilde fonksiyonlarını kaybetmesi durumudur. Üroloji YBÜ'lerinde, ABY genellikle obstrüksiyon, sepsis, travma veya nefrotoksik ilaçların kullanımı gibi nedenlerle ortaya çıkar.
ABY'nin patofizyolojisi karmaşıktır ve altta yatan nedene bağlı olarak değişir. Prerenal ABY'de, böbrekler kan akışının azalmasıyla birlikte glomerüler filtrasyon hızını (GFR) korumaya çalışır. Ancak, kan akışının uzun süre azalması ATN'ye yol açabilir. Renal ABY'de, böbrek dokusunun doğrudan hasar görmesi, filtrasyon ve reabsorpsiyon süreçlerini bozar. Postrenal ABY'de ise, idrar akışının engellenmesi böbreklerde basıncı artırır ve böbrek fonksiyonlarını bozar.
ABY tanısı, hastanın klinik bulguları, laboratuvar testleri ve görüntüleme yöntemleriyle konulur.
ABY yönetimi, altta yatan nedenin belirlenmesi ve düzeltilmesi, sıvı ve elektrolit dengesinin sağlanması, üremi komplikasyonlarının önlenmesi ve böbrek fonksiyonlarının desteklenmesini içerir.
Renal replasman tedavisi (RRT), böbreklerin fonksiyonlarını yerine getiremediği durumlarda kullanılan bir tedavi yöntemidir. Hemodiyaliz, periton diyalizi ve sürekli renal replasman tedavisi (CRRT) gibi farklı RRT yöntemleri vardır.
RRT endikasyonları arasında hiperkalemi, sıvı yüklenmesi, asidoz, üremi, perikardit, ensefalopati ve ilaç zehirlenmeleri bulunur. RRT seçimi, hastanın klinik durumuna, hemodinamik stabilitesine ve altta yatan hastalığa bağlı olarak yapılır.
Ürosepsis, üriner sistem enfeksiyonunun (ÜSE) sistemik inflamatuvar yanıt sendromuna (SIRS) ve organ disfonksiyonuna yol açtığı hayatı tehdit eden bir durumdur. Üroloji YBÜ'lerinde, ürosepsis genellikle üriner kateter kullanımı, obstrüksiyon, taş hastalığı veya cerrahi komplikasyonlar nedeniyle ortaya çıkar.
Ürosepsisin patofizyolojisi, bakterilerin üriner sistemden kana geçmesiyle başlar. Bakteriler, endotoksinler ve diğer toksik maddeler salgılayarak bağışıklık sistemini aktive eder. Bu aktivasyon, sitokinlerin (TNF-α, IL-1, IL-6 gibi) salınmasına ve sistemik inflamatuvar yanıt sendromuna (SIRS) yol açar. SIRS, ateş, taşikardi, takipne ve lökositoz gibi belirtilerle karakterizedir. Şiddetli ürosepsiste, organ disfonksiyonu (hipotansiyon, solunum yetmezliği, böbrek yetmezliği, karaciğer yetmezliği, koagülopati) gelişir ve septik şoka ilerleyebilir.
Ürosepsis tanısı, hastanın klinik bulguları, laboratuvar testleri ve görüntüleme yöntemleriyle konulur.
Ürosepsis yönetimi, erken tanı, hızlı antibiyotik tedavisi, sıvı resüsitasyonu, vazopressör desteği, enfeksiyon kaynağının kontrolü ve organ fonksiyonlarının desteklenmesini içerir.
Ürolojik cerrahi işlemler sonrasında çeşitli komplikasyonlar gelişebilir. Bu komplikasyonlar, kanama, enfeksiyon, üriner kaçak, anastomoz darlığı, tromboembolizm ve organ hasarı gibi farklı şekillerde ortaya çıkabilir.
Ürolojik cerrahi sonrasında kanama, özellikle böbrek veya prostat cerrahisi gibi vasküler organlara yapılan işlemlerde sık karşılaşılan bir komplikasyondur. Kanama, cerrahi bölgeden, damar yaralanmasından veya koagülasyon bozukluğundan kaynaklanabilir.
Kanama yönetimi, kanamanın şiddetine, kaynağına ve hastanın klinik durumuna göre değişir. Hafif kanamalarda, konservatif tedavi (sıvı resüsitasyonu, kan transfüzyonu, koagülasyon faktörlerinin düzeltilmesi) yeterli olabilir. Şiddetli kanamalarda, cerrahi revizyon veya anjiyoembolizasyon gerekebilir.
Ürolojik cerrahi sonrasında enfeksiyon, yara enfeksiyonu, ÜSE, pyelonefrit, abse veya sepsis şeklinde ortaya çıkabilir. Enfeksiyon riski, cerrahi işlemin türüne, süresine, hastanın genel sağlık durumuna ve kullanılan kateterlere bağlı olarak değişir.
Enfeksiyon yönetimi, antibiyotik tedavisi, yara bakımı, drenaj ve enfeksiyon kaynağının kontrolünü içerir. Antibiyotik seçimi, enfeksiyonun türüne, olası patojenlere ve antibiyotik duyarlılık paternlerine göre yapılır. Abse varsa perkütan drenaj veya cerrahi drenaj yapılabilir. Kateterler mümkün olan en kısa sürede çıkarılmalı veya değiştirilmelidir.
Ürolojik cerrahi sonrasında üriner kaçak, idrarın cerrahi bölgeden veya anastomoz hattından dışarı sızması durumudur. Üriner kaçak, özellikle üreter, mesane veya üretra cerrahisi sonrasında sık karşılaşılan bir komplikasyondur.
Üriner kaçak yönetimi, kaçağın şiddetine, kaynağına ve hastanın klinik durumuna göre değişir. Hafif kaçaklarda, konservatif tedavi (üriner kateterizasyon, sıvı resüsitasyonu, antibiyotik tedavisi) yeterli olabilir. Şiddetli kaçaklarda, cerrahi revizyon veya stent yerleştirilmesi gerekebilir.
Ürolojik cerrahi sonrasında anastomoz darlığı, cerrahi olarak birleştirilen iki yapının (örneğin, üreter-mesane, üretra-üretra) birleşim yerinde daralma olmasıdır. Anastomoz darlığı, idrar akışını engelleyerek hidronefroz, ÜSE ve böbrek yetmezliğine yol açabilir.
Anastomoz darlığı yönetimi, darlığın şiddetine ve yerine göre değişir. Hafif darlıklarda, endoskopik dilatasyon veya stent yerleştirilmesi yeterli olabilir. Şiddetli darlıklarda, cerrahi revizyon veya rekonstrüksiyon gerekebilir.
Ürolojik cerrahi sonrasında tromboembolizm, derin ven trombozu (DVT) veya pulmoner emboli (PE) şeklinde ortaya çıkabilir. Tromboembolizm riski, cerrahi işlemin süresine, hastanın obezitesine, yaşlılığına, kanser varlığına ve daha önce tromboembolizm öyküsü olmasına bağlı olarak değişir.
Tromboembolizm profilaksisi, düşük molekül ağırlıklı heparin (LMWH) veya diğer antikoagülan ilaçların kullanılmasını içerir. Tromboembolizm tanısı konulduktan sonra, antikoagülan tedavi (heparin, warfarin, direkt oral antikoagülanlar) başlanır. Şiddetli PE'de, trombolitik tedavi veya cerrahi embolektomi gerekebilir.
Ürolojik cerrahi işlemler sırasında veya sonrasında, komşu organlarda (bağırsaklar, damarlar, sinirler) hasar meydana gelebilir. Organ hasarı, cerrahi teknik hatalarından, anatomik varyasyonlardan veya tümör invazyonundan kaynaklanabilir.
Organ hasarı yönetimi, hasarın türüne ve şiddetine göre değişir. Bağırsak yaralanması varsa cerrahi onarım gerekebilir. Damar yaralanması varsa vasküler cerrahi konsültasyonu istenir. Sinir yaralanması varsa fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulanır.
Ürolojik tümörler, bazı durumlarda acil müdahale gerektiren komplikasyonlara yol açabilir. Bu komplikasyonlar, üst vena kava sendromu, spinal kord kompresyonu, tümör lizis sendromu ve hiperkalsemi gibi farklı şekillerde ortaya çıkabilir.
Üst vena kava sendromu (ÜVKS), üst vena kavanın (ÜVK) tümör veya trombüs tarafından tıkanması sonucu gelişen bir durumdur. ÜVKS, baş, boyun, kollar ve göğüs bölgesinde ödem, siyanoz ve solunum sıkıntısı gibi belirtilerle karakterizedir.
ÜVKS yönetimi, altta yatan nedenin belirlenmesi ve tedavi edilmesi, semptomların hafifletilmesi ve ÜVK tıkanıklığının giderilmesini içerir. Tümör kaynaklı ÜVKS'de, kemoterapi, radyoterapi veya cerrahi rezeksiyon uygulanabilir. Trombüs kaynaklı ÜVKS'de, antikoagülan tedavi veya trombolitik tedavi kullanılabilir. Semptomları hafifletmek için diüretikler ve kortikosteroidler verilebilir. ÜVK tıkanıklığını gidermek için stent yerleştirilmesi gerekebilir.
Spinal kord kompresyonu (SKK), omurilik tümör veya metastaz tarafından sıkıştırılması sonucu gelişen bir durumdur. SKK, sırt ağrısı, güçsüzlük, duyu kaybı, idrar ve fekal inkontinans gibi belirtilerle karakterizedir.
SKK yönetimi, erken tanı, hızlı tedavi ve omurilik hasarının önlenmesini içerir. SKK şüphesi olan hastalara acil MRG çekilmelidir. Tümör kaynaklı SKK'de, kortikosteroidler, radyoterapi veya cerrahi dekompresyon uygulanabilir. Metastaz kaynaklı SKK'de, kemoterapi veya radyoterapi kullanılabilir.
Tümör lizis sendromu (TLS), kemoterapi veya radyoterapi sonrası tümör hücrelerinin hızlı bir şekilde yıkılması sonucu gelişen bir durumdur. TLS, hiperürisemi, hiperkalemi, hiperfosfatemi, hipokalsemi ve akut böbrek yetmezliği gibi metabolik anormalliklerle karakterizedir.
TLS yönetimi, profilaksi, sıvı resüsitasyonu, elektrolit dengesinin sağlanması ve ürik asit düzeyinin düşürülmesini içerir. Yüksek riskli hastalara kemoterapi veya radyoterapi öncesinde allopurinol veya rasburicase gibi ürik asit düşürücü ilaçlar verilir. Sıvı resüsitasyonu, böbrek perfüzyonunu artırır ve elektrolit atılımını kolaylaştırır. Hiperkalemi, hiperfosfatemi ve hipokalsemi düzeltilir. Gerekirse RRT uygulanır.
Hiperkalsemi, kalsiyum düzeyinin normalin üzerinde olması durumudur. Ürolojik tümörlerde, hiperkalsemi genellikle kemik metastazları veya paratiroid hormon ilişkili protein (PTHrP) salgılayan tümörler nedeniyle ortaya çıkar. Hiperkalsemi, bulantı, kusma, kabızlık, poliüri, polidipsi, kas güçsüzlüğü, bilinç bulanıklığı ve kardiyak aritmiler gibi belirtilerle karakterizedir.
Hiperkalsemi yönetimi, sıvı resüsitasyonu, kalsiyum atılımının artırılması ve kemik rezorpsiyonunun inhibe edilmesini içerir. Sıvı resüsitasyonu, böbrek perfüzyonunu artırır ve kalsiyum atılımını kolaylaştırır. Kalsiyum atılımını artırmak için diüretikler (furosemid) kullanılabilir. Kemik rezorpsiyonunu inhibe etmek için bifosfonatlar (pamidronat, zoledronik asit) veya denosumab verilebilir. Şiddetli hiperkalsemide, kalsitonin veya RRT gerekebilir.
Üriner sistem travmaları, künt veya delici travmalar sonucu böbrek, üreter, mesane veya üretranın yaralanması durumudur. Üriner sistem travmaları, trafik kazaları, düşmeler, ateşli silah yaralanmaları veya delici alet yaralanmaları gibi nedenlerle ortaya çıkabilir.
Böbrek travmaları, üriner sistem travmalarının en sık görülen şeklidir. Böbrek travmaları, kontüzyon, laserasyon, hematom, pedikül yaralanması veya avülsiyon şeklinde olabilir.
Böbrek travması yönetimi, travmanın derecesine ve hastanın klinik durumuna göre değişir. Düşük dereceli travmalarda (kontüzyon, yüzeyel laserasyon), konservatif tedavi (yatak istirahati, sıvı resüsitasyonu, analjezikler, antibiyotikler) yeterli olabilir. Yüksek dereceli travmalarda (derin laserasyon, hematom, pedikül yaralanması, avülsiyon), cerrahi eksplorasyon ve onarım gerekebilir. Cerrahi seçenekler arasında parsiyel nefrektomi, total nefrektomi veya renal arter rekonstrüksiyonu bulunur.
Üreter travmaları, nadir görülen ancak ciddi komplikasyonlara yol açabilen bir durumdur. Üreter travmaları, iatrojenik (cerrahi işlemler sırasında), delici veya künt travmalar sonucu meydana gelebilir.
Üreter travması yönetimi, travmanın yerine, derecesine ve hastanın klinik durumuna göre değişir. Küçük laserasyonlarda, üreter stent yerleştirilmesi yeterli olabilir. Büyük laserasyonlarda, üreter anastomozu, üreterosistostomi veya transüreteroureterostomi gibi cerrahi onarım yöntemleri kullanılabilir. Uzun üreter defektlerinde, bağırsak interpozisyonu veya oto-transplantasyon gerekebilir.
Mesane travmaları, genellikle pelvik kırıklarla birlikte görülür. Mesane travmaları, intraperitoneal veya ekstraperitoneal rüptür şeklinde olabilir.
Mesane travması yönetimi, rüptürün türüne ve hastanın klinik durumuna göre değişir. Ekstraperitoneal rüptürlerde, üriner kateterizasyon yeterli olabilir. İntraperitoneal rüptürlerde, cerrahi eksplorasyon ve mesane onarımı gereklidir. Pelvik kırık stabilizasyonu da önemlidir.
Üretra travmaları, genellikle pelvik kırıklarla birlikte görülür. Üretra travmaları, anterior veya posterior üretra yaralanması şeklinde olabilir.
Üretra travması yönetimi, yaralanmanın yerine ve derecesine göre değişir. Anterior üretra yaralanmalarında, üretral kateter yerleştirilmesi veya suprapubik sistostomi yeterli olabilir. Posterior üretra yaralanmalarında, cerrahi onarım veya üretra rekonstrüksiyonu gerekebilir.
Üroloji Yoğun Bakım Ünitesi, kritik durumdaki ürolojik hastaların hayatta kalması ve iyileşmesi için hayati öneme sahiptir. Bu yazıda ele alınan durumlar, üroloji YBÜ'lerinde en sık karşılaşılan ve yönetilmesi gereken durumlardır. Erken tanı, hızlı ve etkili tedavi, multidisipliner yaklaşım ve deneyimli sağlık profesyonellerinin varlığı, bu hastaların prognozu üzerinde önemli bir etkiye sahiptir.
İnsan Kalbinin Anatomisi ve Kardiyovasküler Hastalıklarla İlişkisi
06 11 2025 Devamını oku »
İntensive Care Unit (ICU): Inside the Critical Care Environment
06 11 2025 Devamını oku »
Uyku Kalitenizi Artırmanın Bilimsel Yolları: Fizyolojik Temeller ve Pratik İpuçları
06 11 2025 Devamını oku »
Klinik Nörofizyoloji ile Tanısı Konulan Sık Görülen Hastalıklar
06 11 2025 Devamını oku »
Doğum Sonrası Yoğun Bakım: Annenin Sağlığı İçin Kritik Önlemler
06 11 2025 Devamını oku »
Akciğer Kanserinde Yeni Nesil Tedaviler: Hedefe Yönelik Terapiler ve İmmünoterapi
06 11 2025 Devamını oku »
Güneşin Zararlı Etkilerinden Korunma Yolları: Cildinizi Yaz Aylarında Nasıl Güvende Tutarsınız?
06 11 2025 Devamını oku »
Kronik Ağrıyla Yaşamak: Algoloji Uzmanlarından Destek Almanın Önemi
06 11 2025 Devamını oku »
Nükleer Tıp ile Kanser Teşhisinde Erken Tanının Önemi ve Güncel Uygulamalar
06 11 2025 Devamını oku »